Taffarel, sadece Türklerin ya da Brezilyalıların değil, bütün dünyanın sevdiği bir isim. İşinde iyi, sıcakkanlı, esprili. “İyi insan” tabirinin sözlük karşılığı. Ama oyun hamuru gibi eğilip bükülen bir adam değil. Köşeleri var, tavrı net.

Geçen sezon 11’inci haftadaki Antep deplasmanında Prandelli-Hamzaoğlu arası 1 maç görev yaptığında köşeleri olduğunu ilk kez göstermişti: Önceki haftanın yedekleri Sneijder ve Semih’i direkt 11’e koymuştu. Bu kez de 12’nci haftada bir geçici görev için sahadaydı ve yine tavrı netti: Formayı hak ettiğini düşündüğü Denayer ve Rodriguez’i doğrudan 11’e yerleştirdi. Evlatçılık-grupçuluk oynamadı. İnandığını sürdü sahaya.
 
Galatasaray’ın zaten başarısız geçen transfer dönemi ve Grosskreutz beceriksizliği nedeniyle geniş bir kadrosu yok. Görevli teknik adamın bu kısıtlı kadrodan maksimum faydalanması, ekipte herkese eşit olması, bazılarının daha eşit olmaması gerek. Birkaç günde teknik-taktik-kondisyon vs. detayları değiştiremeyeceğinize göre, yapabileceğiniz tek şey Taffarel türü bir dokunuştu zaten: Eşitlik dokunuşu. Oda bir puana yetti ancak.
 
Dünün şanssızı Rodriguez, yetenekli bir oyuncu ama galiba defansif orta saha olamayacak. Hep dikine arıyor, araya atmak istiyor. Ama o pozisyon, bu niyetle çok riskli. Geçen sene Deportivo’da 16’ncı haftadan sonra bir daha ön liberoya dönmemesinin, sezonun son 5 ayını sağ açıkta geçirmesinin nedeni de buydu zaten. Galatasaray da artık Rodriguez’i kenar hücumcusu olarak düşünmeli.
 
Gelecek hocanın halletmesi gereken bir başka detay da 37’deki Burak pozisyonunda gizliydi: Burak, Fornezzi ile karşı karşıya kaldığında kafasındaki tek hareket, ayak içi sağ köşeye vurmaktı. 3-4 adım attı, Fornezzi’nin sağı kapadığını gördü ama kararı değişmedi. Berbat bir vuruş yaptı. Çünkü Türk milli santrforun başka bir seçenek yoktu kafasında.
 
Galatasaray’ın yeni hocası kim olursa olsun, ekibinde iyi bir forvet hocası bulundurmalı. Umut ve Burak başta olmak üzere sarı-kırmızılı forvetlere idman harici son vuruş çalıştırmalı. Evet farkındayım bu isimler 30’u devirmişler ama öğrenmenin yaşı yok. Üstelik bu hazırcı anlayış sürerse, Sinan da 30’una geldiğinde ezbere vuracak belki de.