Aurelien Chedjou'nun birçok konuya açıklık getirdiği o röportajda verdiği çok ilginç cevaplar...

Devre arası kamp çalışmaları nasıl gidiyor? Talihsiz bir sakatlık yaşadınız. 2. Yarıya nasıl hazırlanıyorsunuz?
''Takımla birlikte çalışamamak ilk başlarda biraz zordu. Fiziksel olarak yavaş yavaş kendime geliyorum. Sağlık ekibine buradan çok teşekkür etmek istiyorum. Daha iyi olmam için onlarla beraber iyi çalışıyorum. Her şey yavaş yavaş düzeliyor.''

Dünyaca ünlü kulüplerde forma giydin.  Lille’de forma giyerken bir dönem isminiz Galatasaray’da anılmıştı. Sonrasında transferin gerçekleşti. Bu süreç nasıl oldu?
''Aralık 2012 gibi Galatasaray benle temasa geçmişti. O dönem Lille benim transferime izin vermedi. Sezonu bitirmemi istediler. Daha sonra Lille’de iken bir sakatlık yaşadım. Bu sakatlığı yaşamama rağmen Galatasaray Kulübü yetkilileri beni aradılar. Sakatlığımın nasıl olduğunu sordular. İyi olup olmadığını sordular. Açıkçası bu beni çok etkiledi. Çünkü bu kendimi aileden gibi hissetmeme sebebiyet verdi. Bundan dolayı da Galatasaray’ı tercih ettim.''

Kamerun’da Galatasaray hakkında neler biliniyor?
''Burada oynayan ilk Kamerunlu oyuncu değilim. Dany var. Daha önce Rigobert Song oynamıştı. O yüzden Kamerun’da Galatasaray ismi elbette biliniyor. Ne kadar büyük bir dünya kulübü olduğu ne kadar popüler olduğunu, medyanın ne kadar ilgili olduğunu herkes biliyor. Elbette Kamerun’da Fransa ligi daha çok takip ediliyor ama Kamerun’da herkes Galatasaray’ı gayet iyi biliyor.''

Büyük bir  kulüpte forma giymek ve Türkiye’nin en pahalı defans oyuncusu olmak sana karşı olan beklentileri yükseltiyor mu?
''Transferime  ücretimin dışında bakalım. Onunla ben ilgilenmiyorum. Galatasaray formasını giyen herkes zaten o sorumluluğu ilk baştan hissetmelidir. Transferimin, en pahalı olmamın bir önemi yok açıkçası. Çünkü taraftarımıza karşı bir sorumluluk hissediyorum. Her zaman bizi cesaretlendiriyorlar. Her zaman bizim yanımızdalar. Nasıl oynamamız gerektiğini, nasıl onlara karşı borcumuzu ödememizin gerektiğinin farkındayız. Örnek vermem gerekirse Juventus maçı o soğukta ertelendikten sonra o soğukta ertesi gün stat aynı şekilde doluydu. O insanlar işlerine gidebilirlerdi. Okullarına gidebilirlerdi. Ama orada Galatasaray’la olmak istediler. Bizim yanımızda oldular. Bu zaten başlı başına bir sorumluluk.''

Mancini’nin gelmesiyle performansında gözle görülür bir artış oldu. Defansta en güven veren isimlerden birisin. Hocan için neler söylemek istersin?
''Çok büyük bir antrenör. Zor anlardaki taktiksel hamleleriyle bize birçok maçta yardımcı oluyor. Taktikten bahsetmişken, o da her İtalyan teknik direktör gibi taktik konusunun üstünde çok fazla duruyor. M. City ile kazandığı şampiyonluğu biliyoruz. Onun dışında kariyeri başarılarla dolu bir teknik adam. Savunmada yavaş gelişiyoruz ama tam istediğimiz seviyede değiliz. Aynı zamanda bende kendim olarak, kişisel olarak performansım olarak bende en iyi şekilde değilim ama hocamızın bana vermiş olduğu güvenle ve aynı zamanda diğer arkadaşlarımla beraber savunmayı hem takım anlamında hem bireysel olarak geliştireceğiz. Umut ediyorum Galatasaray’da kariyerimin en iyi futbol yıllarını geçiririm.''

Sizi en çok zorlayan oyuncu forvet oyuncusu kim?
''Burak Yılmaz,  ben Lille’deyken o Trabzonspor forması giyiyordu. Ona karşı oynamıştım. İlk baktığınız zaman çok güçlü bir oyuncu gibi görünmüyor ama boşluk bulduğu zaman sizle birebir kaldığı zaman çok zorlu anlar yaşatabilecek bir oyuncu. O yüzden benim Türk oyuncular arasında en çok zorlandığım isim Burak.''

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki şansını nasıl görüyorsun? Hedefiniz nedir? Rakip Chelsea?
''İki ayaklı bir maç hepimiz biliyoruz bunu. Evimizde zaten on ikinci adamımızla beraber taraftarımızla zaten  güçlüyüz. Orada topun bizde kalması ve oyunu bizim yönlendirmemiz gerekiyor. Rövanşın belirleyici olacağını söyleyebilirim. Rövanşta bizim kapasitemiz ve onları nasıl durduracağımız ya da onlara karşı ne yapacağımız çok belirgin olacaktır.''

Lille’de forma giyerken PSG maçında Ibrahimovic’e yaptığın çok güzel bir çalım var. Bacak arasından geçirmiştin topu. Ibrahimovic bile güldü.
''Biz o maçı kaybetmiştik. Ama benim o hareketim Lille taraftarlarının kalbine kazındı. Hiç unutmadım onlar da unutmadılar. Sosyal medyada en çok konuşulan olaylardan biri oldu. Aslında öyle bir hareket yapmak defans oyuncuları için risk taşır. Ama ben zaman zaman böyle riskler yapıyorum ve o hareketimle risk aldım. Hareketim başarılı oldu. Uzun yıllar kimsenin unutamayacağı bir olay oldu. Aslında maçı kazanmayı tercih ederdim o hareketi yapmaktansa. Ama Lille taraftarlarının hiç unutamayacağı bir anının kahramanı oldum.''

Türkiye’de ki derbiler hakkında ne düşünüyorsun? Özellikle Fenerbahçe – Galatasaray maçları taraftarın heyecanla beklediği maçlar. İkinci yarıda kendi evinizde oynayacaksınız Fenerbahçe’ye karşı.
''Televizyonda bir belgesel izlemiştim Fransa’da. Cantona sunmuştu. Fenerbahçe – Galatasaray  derbisine ilişkin bir belgeseldi o. Televizyonda gördüğümde çok fazla bir şey ifade etmedi. İnanmıyordum bazı şeylere orada gördüğüm. Ama stada çıktığım zaman o atmosferi görünce hayatımda hiç böyle bir şeyi daha önce görmediğimi, fark etmediğimi anladım. Onun dışında Fenerbahçe ile içeride oynadık şimdi dışarıda oynayacağız. İlk maç 2-0 kaybettiğimizde başta ben olmak üzere iyi değildik. Hepimiz şimdi bu derbiyi bekliyoruz. Çünkü Galatasaray’a ilk imzayı attığınız andan itibaren sezonun en önemli maçının bu olduğunu herkes size zaten hissettiriyor. Aynı zamanda biz Fenerbahçe’yi yenersek onları yakalama şansımız oluşacak. Ve ligin yeniden bir şey ifade etmesi için bunu da yapmak zorundayız. Ne zaman televizyon da Arjantin’de İngiltere’de bu görüntüleri derbi, fantastik görüntüleri gördüğünüz zaman bir şey ifade etmiyor ama dediğim gibi statta bunu gördüğüm zaman çok etkilendim. Bende bizim içerideki stadımızda bunların aktörlerinden bir tanesi  olacağım.''

Aradaki farktan bahsetti Fenerbahçe ile. İlk devreye o aradaki puan farkıyla girmek senin ve takım arkadaşların üzerinde her hangi bir baskı yarattı mı?
''Futbolda her şey mümkün. Üç puanlık sistemde her şey mümkün. Futbolda zaten bu tip sürprizlere, başarılara inanmıyorsanız, sporu bırakın, spor izlemeyi bırakın. Ben şahsen inanıyorum. Çünkü biz birlikteliğini sağlamış, grup halinde hareket eden iyi bir takımız. Umut ediyorum ki sezon sonunda kafamızı kaldırıp dik bir şekilde bunu başardık diyeceğiz. Buna ben inanıyorum.''

Dünyaca ünlü yıldızların olduğu bir takımda forma giyiyorsun. Taraftar sizleri bir arada izlemekten çok keyif alıyor. Ama bu kadar yıldız isimle birlikte oynamanın, bir arada olmanın zorlukları var mı?
''Önemli olan yıldız olsun olmasın bir takım olabilmek. Mesela Drogba’ya bakın, savunmaya yardım eden isimlerin başında geliyor. İsminin büyüklüğünün, bu takımın en kariyerli oyuncusu olmasına rağmen her şeyi yapıyor. Sadece o değil diğer oyuncularımızda önemli. Bence isimle değil ruh önemli. Sahaya yansıttığınız önemli. Kaleci olmadan, savunma olmadan, hücum oyuncuları olmadan, takım olmadan bir şeyler başaramazsınız. Hepimizin önemli olan aynı yöne bakması. Başka büyük takımlara bakalım büyük isimlerden oluşmuş ama hiçbir şey kazanamayan takımlar var. Önemli olan hedefe yönelik, aynı şekilde grup halinde ilerlemek.''



Sarı-Kırmızılı formayla oynadığın ve unutamadığın maç hangisi?
''Juventus maçını seçerim. Çünkü iki gün üst üste oynadık. Hayatımda hiç böyle bir tecrübe yaşamadım. İki gün üst üste oynadık. Ertesi gün kara rağmen stat dolmuştu. Herkes oradaydı. Hala o maçı düşündüğüm zaman tüylerim diken diken oluyor.''

Galatasaray taraftarının yaptığı tezahürattan aklında kalan var mı?
''(Lalalalala aaa Cimbombombom) Kayseri’de ki Süper kupada ben taraftarlarla oturmuştum. Onlarla beraber yanlarında olduğum için bu tezahüratı duydum. Bu tezahüratı iyi biliyorum. (Şıııııı 1 2 3 Cimbombom cimbombom) Bu da çok sevdiğim bir tezahürat. Çok iyi bir tezahürat.''

Türkiye’de bildiğin gibi yabancı kısıtlaması var. Bir gün tribünde oturmanı isterse hoca bu sende fiziksel ya da psikolojik olarak her hangi bir olumsuzluk yaratır mı?
''Elbette üzülürüm ama ben mücadeleci bir oyuncuyum. Tribünde oturdum diye takım arkadaşlarımı desteklememezlik etmem. Mücadeleciyi bir oyuncuyunm. Tabi bu bir kural. Buna karar veren teknik direktörümüz. En başta da söylemişti. Hepimiz aynı yönde ilerliyoruz. O yüzden tribünde de otursam sahada da olsam tek isteğim şey var takımımın kazanması.''

Ballon D’or ödülleri sahiplerini buldu. En iyi futbolcu Ronaldo seçildi. Senin favorin kimdi?
''Ben açıkçası Ribery’ye verirdim. Takımının belirleyici oyuncularından bir tanesi oldu. Kazandığı kupalara baktığımız zaman onun daha fazla şeyler yaptığını görüyoruz. Ronaldo kendi liginde ve diğer liglerde çok gol attı ama kupalara baktığımız zaman Ribery önde. Aynı zamanda Ribery ekstra bir sezon geçirmişti kupa anlamında. Bir sonraki sezon zaten yine Messi – Ronaldo olacak. Ondan sonraki sene yine Messi – Ronaldo olarak ama bu sene Ribery’nin alması gerekiyordu.''

Türk yemekleri hakkında ne düşünüyorsun? Antrenman ve maç dışındaki vakitlerini nasıl değerlendiriyorsun?
''Evimden dışarı çok çıkmayı sevmiyorum. Eşimle vakit geçiriyorum. Sakince evde vakit geçiriyoruz. Vaktimiz olursa belki şehre inip bazı yerleri geziyoruz. Bence Türk mutfağı, Afrika mutfağına yakın. Özellikle et yemekleri konusunda. Genelde bütün her şeyden tatmaya çalışıyorum ki en güzel tat hangi yemekte onu öğrenmeye çalışıyorum. Yemek rejimine ve diyete dikkat etmem gerekiyor. Bir favorim yok her yemeği yiyorum. Masada ne varsa yerim.''

Türkçe olarak bildiğiniz kelimeler var mı?
''Merhaba, afiyet olsun, yemek, bende, sende, dikkat, sağ ol, teşekkür. Cümle kuramıyorum. Çeşitli kelimeler söyleyebiliyorum. Onlarda benim savunmada kullandığım kelimeler. Onun dışında yavaş yavaş alışıyorum. Bizim için çok kolay bir şey değil ama ufak tefek işimize yarayan kelimeleri biliyoruz.''

Webaslan