İyi bir kalecinin öncelikle takım arkadaşlarıyla uyum sağlaması gerektiğini belirterek, "defansımız önümüzde bir blok olarak oynuyorlar, dolayısıyla maç içinde sürekli onlarla konuşmamız gerekiyor; ama artık günün şartlarında bunu yapabilmek pek kolay değil. Ben Galatasaray'da oynuyorum. Ve stadımızda taraftarın oluşturduğu atmosferden dolayı birbirimizi duymamız hayli zor oluyor. Yine de, 'geldi' veya 'serbest' gibi bilindik kelimeler kullanarak arkadaşlarımı uyarabiliyorum. Oyunu daha geriden izleyebildiğim için savunma oyuncularının nerede, nasıl kademeye girmeleri gerektiğini söylüyorum. Duran toplarda, örneğin köşe vuruşu pozisyonlarında onları doğru yere yönlendirebiliyorum. İyi bir kaleci için iletişim önemli. Savunmada aynı dili konuşabilmek büyük avantaj. Ani bir pozisyon geliştiğinde daha çabuk reaksiyon gösterebiliyorsunuz. Türkiye'ye transfer olduktan sonra da ilk olarak, 'geldi' ve 'serbest' kelimelerini öğrendim; ama futbolun da kendi dili var." diye konuştu.

İyi bir kalecinin yaptığı hataya takılmadan konsantrasyonunu bozmaması gerektiğini vurgulayan Fernando Muslera: "Kaleci, takım arkadaşlarına sürekli pozitif enerji vermeli. Oyun içinde her oyuncu hata yapabilir, hepsinin telafisi var; ama kalecinin hatasının telafisi yok. Zira onun arkasında sadece ağlar var. Dolayısıyla bir hata yaptıktan sonra moralinizi kaybeder, gardınızı da düşürürseniz, rakibinizi motive etmiş olursunuz. Evet, belki bir kalecinin hatası rakipler tarafından çok ağır şekilde cezalandırılmış oluyor; ama herkes hata yapabilir, sonuçta güçlü olmalısınız. Bunu yapabildiğinizde; hem takım arkadaşlarınıza ayakta durduğunuzu gösterebilirsiniz, hem de rakibinize yeniden korku salabilirsiniz." ifadelerini kullandı.

Duran toplarda iki direğe birden savunma oyuncusu koymak istemeyen Muslera, "İki direğe de adam yerleştirmeyi sevmiyorum. Takım arkadaşlarımdan birini yakın direğe koyuyorum. Ayrıca bir de altıpasa bir oyuncu gönderiyorum. Bizde o isim Melo oluyor; çünkü o bölgede rakiplerine göre avantajlı, hava toplarında başarılı, kararlı. Duran toplarda sert bir vuruş yapıldığı zaman ön direğe yetişme şansımız daha düşük; ama uzak direğe bir kafa vuruşu veya ani bir şut geldiğinde reaksiyon göstererek oraya ulaşma ihtimalimiz var" guncelbonus.org dedi.

Oyunu elle ve ayakla başlattığı zaman farklı oyuncuları tercih ettiğinin altını çizen Fernando Muslera, "oyunu elle başlattığım zaman Selçuk İnan, Emmanuel Eboue gibi biraz daha teknik ve çabuk oyuncuları kullanmayı tercih ediyorum. Ayakla başlattığınızda ise doğal olarak topu koruyacak, takım arkadaşlarını rahatlatacak oyuncuları bulmanız gerekiyor. Burada da fiziksel anlamda güçlü Didier Drogba, Hamit Altıntop, Nordin Amrabat veya Albert Riera olabilir. İlk sezonda Kazım Kazım da bu isimler arasında vardı. Sonuç olarak; ayakla başlandığında fizik gücü, elle başlandığında ise teknik güç ayırt edici özellik oluyor." diye konuştu.

Lig TV