Şeyda İpek Baykal’ın sorularını yanıtlayan Öztürk, “Ünal Aysa Galatasaray için vakit kaybıdır” derken, Sabri’den Hajrovic’e ödenecek tazminata kadar birçok önemli konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu.


Yoğun bir iş temponuz var. Futbola biraz uzak kaldınız. Sizin tarafınızda nasıl gidiyor? Galatasaray’da ki gelişmeleri takip edebiliyor musunuz?

Yoğun iş tempomuzun içinde de ben her zaman onu söylüyorum. Galatasaray benim için 3 tane direk 1 toptan ibaret değil. Dolayısıyla onu futbola değil de sanki Galatasaray’a biraz uzak kaldınız mı diye. Yok Galatasaray’a uzak kalınmaz. Galatasaray bizim günlük hayatımızın çok önemli bir parçası. Biraz daha sessizce ilgileniyoruz. Medyada görünmüyoruz. Öyle olması gerekiyor zaten. Sizi kırmak mümkün değil. Bu röportajı yapmakta belki de fayda var zamanlama açısından da. Onun için iş hayatının yanında Galatasaray tabi ki her zaman.

Bazı kişilerin kibirleri gencecik bir kişinin canına mal oldu

Geçtiğimiz hafta içinde çok üzücü bir olay yaşandı Florya tesislerinde. Gazeteci abimiz, değerli sabah gazetesi foto muhabiri Erkan Koyuncu feci bir kaza sonucu yaşamını yitirdi. Bunun arkasından çok şey konuşuldu. Kulübün hataları var denildi. Bir çok şey söylendi. İnceleme başlatıldı olayla ilgili. Sizin öngörünüz nedir? Sizin zamanınızda da kapıyla ilgili böyle problemler yaşanıyor muydu? Burada ihmal var mı? Eksiklik nerede?

Ben değişik düşünüyorum. Allah gani gani rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Erkan kardeşimizi yöneticilik döneminden tanıyorum. Son derece beyefendi, saygılı. Allah rahmet eylesin. Gerçekten çok üzüldüm. Ben olaya biraz daha değişik bakıyorum. Erkan kardeşimizin görevi Galatasaray’ın görsel anlamda, bilgisel anlamda Galatasaraylılarla ve Türk kamuoyuyla bilgilerini paylaşmak. Galatasaray’ı halk ile buluşturmak. Görevi bu. Şimdi siz başkan dahil röportaja sert başlamış olacağız ama bazı konular sertlik gerektiriyor. Başkan dahil bütün yönetim kurulu üyeleri, ben çok iyi biliyorum ki; gazeteci mensubu arkadaşlarımızla, medya mensubu arkadaşlarımızla herhalde uykuları hariç bütün gün telefondadırlar. Çünkü Türkiye’de yöneticilik böyledir. Herkes medyada boy göstermek ister. Herkes kendi reklamını yapmak ister. İstisnalar olabilir bunun içinde ama şimdi istisna konuşacak hayreti ruhiyede değiliz.

Takip etmelerini, gerektiği şekilde işlerini yapmalarını sağlayacak vasıtalarını ortadan kaldırıyorsunuz. Bununda en ilkel yöntemi, buna da son derece karşıyım, başkan ya da yöneticiler bir gazeteciye ters yazı yaz diye kızarlar, tesislere giremezsin diye yasak koyarlar. Bu kadar ilkel yaklaşımların sonucunda, o kapıları kime kapatıyorsunuz? İçeriye kimi sokmuyorsunuz? Reklamınızı yapsın istiyorsunuz. Gün oluyor kabahatlarınızı örtsün istiyorsunuz. Onun karşılığında insanları böyle 200 yıl öncesinin gibi demir kapıların dışında bekletecek bir garip garip kaprisler, tavırlar içine giriyorsunuz. Kişilerin kibirlerin neticesinde yaptığınız bu tür hareketler işte bir kişinin canına mal oluyor.

Daha önce verdiği bütün kırgınlıkları ve saygısızlıkları saymasanız bile bir gencecik çocuğun canına mal olduğu zaman işte kapının sensörü yoktu, güvenlik kapıyı kapattı, kafasını soktu. Bu insanların emeklerine saygı duyacaksınız. Bu insanların orada mekanı olacak. Bu insanlar gerektiği şekilde saygı görecekler. Gerektiği şekilde iş birliğini sağlayacaksınız. Onlar işlerini düzgün yapacaklar. Öbür tarafta da ben reklamımı yaparken can ciğer kuzu sarması, hakkınızda çok küçücük bir negatif haber çıktığı zaman yok tesise giremezsin, o cezalı bu cezalı. Bunlar çok gayri ciddi işler. Galatasaray’a tabi ki hiçbir Türk’e yakışmıyor gayri ciddi işler. Ama Galatasaray’a hiç mi hiç yakıştıramıyorum, camianın üyesi olduğum için. Allah gani gani rahmet eylesin

 

Başkan kamuoyunu çilek müptelası yaptı

Liglerin açılmasına çok az bir zaman kaldı. Taraftarlar transfer bekliyor. Biz alışkınız Galatasaray’ın geçmiş sezonlardan yıldız transfer, oyuncu getirmesine. Bu sezon daha çok iç transfere önem verdi. Mevcut futbolcuların sözleşmelerini uzattı. Daha böyle sessiz sedasız gidiyor. Bunun sebebi ne olabilir? UEFA kriterleri mi? Yabancı sınırlaması mı?

Başkan kamuoyunu çilek müptelası yaptı. Çilekler, frambuazlar. Şimdi çilek zamanı değil, şimdi böğürtlen zamanı. Çilekle olmuyor bu işler. Gelen para belli. Borçlarımız belli. Borçlar siz zarar etmediğiniz sürece çok mesele değildir. Belli bir limite kadar olmak kaydıyla. Sürekli zarar ettirerek yapıyı güzel işte çilekler, şovlar. Her yerde biz atlarız, koşarız, zıplarız. Su topunda havuza dalarız, basketbol potasının üstünden atlarız. Para mühim değil, para bulunur. Şöyle yapılır, böyle yapılır mantığıyla Galatasaray’ın geldiği nokta bugün mali açıdan tıkanmış noktasıdır. Bu çok kamuoyunda konuşulmuyor. Mali açıdan tıkanmışlık noktasında, bunlar tabi medyaya yansımadığı için pekte taraftar bu konularla ilgilenmiyor. Galatasaray için duvarın önüne gelinmiştir. Galatasaray’ın çok ciddi bir şekilde böyle işte çileklerle, onlarla, bunlarla, uçtuk kaçtık, Fenerbahçe’ye sataşayım, gündem değiştireyim. bunlarla bu işler olmaz. Galatasaray’ın önünde gerçekler vardır. Galatasaray’ın önünde bu bahsettiğim rakamlar katlanarak durmaktadır. Özellikle son 1 senedir. Yapılan hataları göz boyamak için yaptığınız transferlerle kapatmaya çalışmanın bedelleri vardır.

Kendi kişisel hırslarınız ve kibriniz dolayısıyla almış olduğunuz, hala kimsenin ben dahi anlayamadığı bir seçim kararıyla ki bence o seçim kararın Galatasaray spor kulübüne maliyeti 150 milyon dolardır. Bugün itibariyle. Manevi tarafını saymıyorum. Bu gerçekler bir şekilde itiraf edilmek zorunda kalınacak ama bir herhalde bir skandallar çıksın diye bekleniyor. Bekleniyorsa da yönetenlerin tercihidir. Bazen bazı kurumlarda kötünün olması beklenir. Gerçekleri anlamak için. Galatasaray oraya ne yazık ki geldi.

UEFA mali kriterleri bu sene devreye girdi. Kulüplerde büyük bir hükümlülük altında. Sayın Aysal da buna çözüm aramaya çalışıyor. Nasıl bir mali tablo içinde Galatasaray? Ne kadar nakit paraya ihtiyacı var Galatasaray’ın?

Bildiğimiz bir şey UEFA kriterleri. Geldi dedi ki buraya çeki düzen verin. Ne yaptı sayın Aysal? Galatasaray pazarlama AŞ’yi mağazacılık AŞ’yi genel kurul kararı olmadan ki genel kurul kararı olmadan böyle bir hareketi yapamazsınız. Gitti Galatasaray spor kulübü derneğine sattı. 90 milyon TL bedelle. Bunlar kamuoyunda pek konuşulmuyor. Mağazacılık AŞ’nin 90 milyon ettiğine kim karar verdi? Galatasaray spor kulübü derneğinin bu şirketi 90 milyon TL’ye satın almasına kim izin verdi? Siz bunu gelip genel kurula sordunuz mu? Genel kuruldan izin aldınız mı? Bu hareketinizle kulübün ve futbolun mali dengelerini ne şekilde etkilediniz, negatif anlamda. Bunların hiçbir tanesini söylemeden, ben yaptım oldu. Hesabınızı kitabınızı yapıp, paylaşmanız gereken insanlarla paylaşmazsanız, yalan yalanı doğurur, yalan yalanı doğurur. Bunların hepsi bir yerde birikir bir gün çıkar. Galatasaray’da bunlar fazla birikmeye başladı. Umarım olmaz ama biraz kötü bir şekilde çıkacağını düşünüyorum.

GALATASARAY’IN ÇİLEK ALACAK MALİ GÜCÜ YOK ARTIK

Taraftarın beklediği sportif başarı. 4. Yıldızın takılmasını istiyor. Galatasaray’ın. Son 3 sezonda 3 tane hoca değişikliği. Fatih Terim, Mancini ve şu anda da Prandelli. Bu hoca üçgenine baktığınız zaman Galatasaray en iyi sezonunu ne zaman geçirdi? Prandelli yeni sezona başlamadı ama.

En iyi sezonunu Prandelli ile geçiriyor. Gazetelerden gördüğüm o. Hoca oruç tutuyor falan bir şeyler oluyor. Garip bir sempatiler yaratılıyor. Benim kişilerle problemim yok. Prandelli, Mancini. İki sene üst üste şampiyon olmuş hocayı gönderiyorsunuz. Mesaj, sms. Mahkemelere gidiyorsunuz, sms’imi kim verdi, kim aldı. Onlara girmek istemiyorum. Onlar eskidi. Onlar bir yere not alındı. Onlar eskidi. Galatasaray’ın Fatih hoca ile yollarını ayırırken bir stratejisi var mıydı? Hayır yoktu. Mancini bir stratejik hamle ürünü müdür? Hayır, değildir. Mancini geldi.

Geçen sene yapılan transferlerden ben isimlerini karıştırıyorum. Bir tane oğlan var gayette genç, Ontivero muydu? Baya da para verdik ona. Hajrovic geldi gitti. Stratejiniz yok. Hamle yapıyorsunuz, o gün aklınıza esiyor. Bu hoca iel gitmiyorum, yeni hoca getireceğim. Fellik fellik arıyorsunuz. Mancini’yi buluyorsunuz. Mancini geliyor, ben transfer istiyorum. Takım olacağız. Bu lafa da artık ciddi anlamda sinirlenmeye başladım. Her gelen teknik direktör daha takım olmamız için biraz daha vakit gerekir diyor. Otobüs durağından otobüse binmediniz. Burası koskoca Galatasaray takımı. Siz gelmeden öncede takımdı burası. Mancini geldi biraz takımı yapmaya çalıştı. Garip garip isimli, 50 60 milyon euroya yakın bir transferler yapıldı. O çocuklar neredeler, ne yaparlar, nereye gittiler pek bilmiyorum. O zarar hanesine yazıldı. Onu da geçtik.

Prandelli, Sinyor Prandelli bir stratejinin ürünü müdür? Benim izlediğim kadarıyla bizim sevgili başkanımızın iki tane hedefi vardı. Biri Klinsmann biri Löw’dü. Löw dünya şampiyonu oldu. Klismann, Türkiye’ye geliyormuş gibi burada bir hava yaratıldı. Klinsmann’a sordular, dalga mı geçiyorsunuz dedi. Demek ki Prandelli’de bir stretajinin ürünü değil. Şu anda yapılmak istenilen transferler bir stratejinin ürünü mü? Hayır o da stretajinin ürünü değil. Bir çilek getirip, kendi tabirleriyle egzotik meyve isimleriyle gündem oluşturayım da yeniden taraftarı havaya sokayım diye hareket yapacak bir mali güçte yok artık.

ARTIK TELEFONUM ÇALMIYOR

Onun için gerçeklerle yüzleşme zamanı. Ben şunu bakarım. 52.000 kişilik stadım var. Kaç tane kombine satmışım? 26.000 tane kombine satabilmişim. İki sene üst üste şampiyon olmuşsunuz. Avrupa şampiyonlar liginde çok ciddi başarılar elde etmişsiniz. Güzel bir takım kurmuşsunuz. Her maç 52.000 kişiye oynuyorsunuz. Avrupa maçlarınıza bilet bulmak mümkün değil. Mali açıdan da bunun çok ciddi bir getirisi var. Bugün 52.000 kişi 26.000 kişi dediğiniz zaman 26.000 kişiyi 1000 dolarda çarpsak 26 milyon dolar eder ki daha fazla eder. Bunların hepsini bir kalemde silip atmışısınız sms msm diye bütün camianın morali düşmüş.

Stadınızda şimdi 26.000 kişi. Samimi söylüyorum eskiden Galatasaray maçlarından önce asistanımın telefonu durmazdı. Bilet, kart diye. Hiç kimse aramıyor artık. Hatta kendi yeğenlerim bile sormuyorlar. Bunu yapmaya hakkınız yok. Bunların hepsi geçmişte oldu. Onlar bir yere not alınacak ama süratle ve süratle Galatasaray spor kulübü derneğinin dernek olarak, bütün aktivitelerin sahibi olan derneğin derhal ve derhal akıl üretmeye başlaması lazım. Gelinen yer hoş bir yer değildir. Sponsorluk tehlikesini hala konuşmuyoruz. Bugün basketbolda, futbolda çok ciddi sponsorluklar kaybediyorsunuz. Göğüs reklamı bulamıyorsunuz, basketbola sponsor bulamıyorsunuz. Bunlarında etkileri bakmayın sene bir 20-25 milyon dolarda onlar vardır. 25 milyon oradan gitti, 50 milyon olan dolarınız gitti. Ben bu ikazları yaparken olan 50 milyon dolar bugün yok. Dolayısıyla denizin bittiği yerdeyiz.

GALATASARAY ŞAMPİYONLUĞA OYNAR


Eldeki mevcut kadroyla ve Prandelli hocayla ligde şampiyonluk yaşar mı? Şampiyonlar Ligindeki şansı ne olur Galatasaray’ın bu sene?


Sezon başladığı zaman göreceğiz. Prandelli hocamızda takım olmak için çalışmamız lazım diyor. O da Mancini gibi. Galatasaray futbol takımına teknik direktör oluyorsunuz ondan sonrada takım yapmaya çalışıyorsunuz. O da bir takım yapsın, Galatasaray’ın kadrosu fena değil. Galatasaray tabi ki de şampiyonluğa bence diğer kulüpler kadar şansı var. Bir de Prandelli hocanın geçmiş başarılarına baktığınız zaman pek bir şey göremiyor olsanız bile bu futbol. Bazı kriterler doğrusunu bulabilir. Onun için bu sene çok kötüyüz, 4. Yıldızı takamayız diye içimde bir düşünce yok. Bu takım Türkiye’de şampiyonluğa direk oynar.

Trabzonspor’a da karşı her zaman çok ciddi bir sempatim olmuştur


Galatasaray taraftarı yıldız transfer beklerken Fenerbahçe Diego Ribas ve Trabzon Cardozo’yu renklerine bağladı. Bu transferleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizde mutlaka yakından izlemişsinizdir bu futbolcuları.


İbrahim başkan Trabzon’da yeni bir şey denemeye başladı. Biraz camiayı hareketlendirmek, heyecanlandırmak için Trabzon’da böyle hareketlere ihtiyaç var. Daha önceki deneylerinde sonuçlar pek iyi olmasa bile İbrahim başkan bu seneyi bir çıkış senesi olarak görüyor bence. Onun için böyle sansasyonel bir transferle Trabzon şehrini ve Trabzonluları ayaklandırmak istedi. Umarım iyi olur. Umarım hayırlı olur. Trabzonspor’a da karşı çok ciddi her zaman bir sempatim olmuştur. Fenerbahçe’de Diego Ribas aldı. çok karakterli, çok iyi ahlaka, çok ciddi şahsiyete sahip bir oyuncu. Onunda başarılı olacağına inanıyorum. Doğru bir transfer olduğunu düşünüyorum.
 

Galatasaray Kaptan Sabri’yi kapının önüne koyarsa kendi değerlerini kaybeder


Gelenler kadarda gidenlerde şaşkınlık yaratıyor. Özellikle Sabri Sarıoğlu. Taraftarın çok sevdiği bir oyuncuydu. Hatta Prandelli hocayı havaalanında karşılayan tek futbolcu o olmuştu. Ama döndüğünde kampa götürülmedi, kadro dışı kaldı. Sabri Sarıoğlu’na haksızlık yapıldığını düşünüyor musunuz?

Eğer yönetim futbolcu kadrosu da yapmaya başlamışsa ciddi problemimiz var demektir. Benim bildiğim yönetim kurulunda futbolla alakası olarak kimse yok. Dolayısıyla yönetim kadro falan yapamaz. Başkanda dahil. Bence soruya başka türlü bakmak lazım. Eğer futbol anlamında yıllık giderlerimde bir indirim öngörüyorsan ki öngörmem lazım. Sabri kardeşimin de yıllık ücretini yüksek buluyor isem. Bilmiyorum ne kadar aldığını. Sabri kardeşimi bu camianın bir çocuğu olarak ve takımında kaptanı olarak, Sabricim kardeş gel bak. Sana bu kadar verebileceğim dediysem. Sabri’de hayır ben bunu kabul etmiyorum. Ben daha yüksek dışarıda bulurum dediyse gidebilir. Sabri iyi futbolcu, kötü futbolcu, o futbolcu, bu futbolcu. Sabri, ahlakıyla, efendiliğiyle, sempatikliğiyle. Ben futbol kısmını eleştirebilecek kadar futbol bilgisine sahip değilim. Bu takımın kaptanlığına yükselmiş bir kardeşimizi bu şekilde. Dün Prandelli’de her halde bir gece rüyasında sarı kırmızı ışıkla inip de ben bu gece Galatasaraylı oldum, illa Galatasaray’a gelmek istiyorumm demedi. Prandelli’de profesyonel bir insan. Önüne gelen paraya baktı. İyi para, gideyim bari burayı çalıştırayım dedi. Siz para için buraya gelmiş, yarın ne yapacağı belli olmayan bir İtalyan hoca. Hoş gelmiş. Hoş gelmiş ama ben onun verdiği direktiflerle bazı değerlerimi elden çıkartıyorsam ben burada yokum. Kimse kusura bakmayacak. Ben geçen senede bunu söyledim. Fenerbahçe – Galatasaray, Galatasaray – Fenerbahçe maçında bizim stadımızda Mancini oyunun son dakikalarına doğru öyle bir şekilde Selçuk’u dışarı çıkarttı ki, Selçuk’u seyircinin önüne attı. Selçuk’ta o yorgunluğun üzerine formasını çıkarttı diye bir sürü spekülasyonlar yaşandı. Mancini iyi adam, Selçuk kötü adam oldu. Ben o zaman şunu söyledim. Selçuk benim evladım. Mancini yaptığın işe saygım var. Para kazanmak için Türkiye’ye bugün gelmiş, yarın gidecek bir adamdır. Ben kendi çocuklarıma bakarım. Yarın Pandelli gider ama Sabri’ye yapılan. Bu böyledir. Şirketlerde de böyledir. İş hayatında da böyledir.

Genç insanların kendinlerine örnek aldıkları insanlar vardır ki yollarını ona göre çizmek isterler. Sabri gibi. Geliyorsunuz. Şimdi her futbolcu Fatih Terim olmak ister. Fatih Terim’i 10 dakikada kapının önüne koyuyorsunuz. Çocukların kafası karışıyor. Mancini geliyor, tamam diyorlar. Mancini bakıyor, kendi egosu için bu çocukları hırpalıyor. Geliyorsunuz bu takımda kaptanlığa kadar çıkmış bir Sabri’yi kendinize örnek alacaksanız. Sabri sebebi bile belli değil, kapının önüne konuyor. Kurumlarda örnek alınacak olan insanları yok ederseniz kurumun kendi özünü yok edersiniz. Özü yok olan kurumda, ailede buna dahildir. Kendisi hoş yerlere gitmez.

Ünal Aysal 2016 yılında başkanlığı bırakacağını açıkladı.

Ben 2016 yılına kalacağını zannetmiyorum. Be 2016 değil 2015’te bırakacağını tahmin ediyorum.

Galatasaray’ın menfaatleri söz konusu olsa, Adnan Öztürk yönetimde olur mu tekrar?

Ben her zaman şunu söylüyorum. Birinci ailem gelir, ikinci ülkem gelir, üçüncü Galatasaray gelir. Bu kadarı yeter.

Ünal Aysal’ı görsem selam bile vermem

Ayrıldıktan sonra Ünal Aysal ile hiçbir araya geldiniz mi?

Hayır. Hiçbir yerde bir araya gelmedik. Bir araya geleceğimiz zamanda konuşacağımızı hiç zannetmiyorum. Ben biraz bu konularda politika yapmayı beceremiyorum. Kimseye saygısızlık etmem. Yaprağa bile saygısızlık etmem. Karıncaya bile saygısızlık etmem. Bana saygısızlık yapana er ya da geç cevabını veririm. Bu tür hareketi yapan insanlara selam vereceğimi bile zannetmiyorum.


Hajrovic transferi 2. Ribery vakası oldu


Geçtiğimiz sezon devre arasında Hajrovic transferi gerçekleşti. Transfer 5 ay takımda forma giydi, giymedi. Sonrasında kulübü alacakları ödenmediği koşulu ile Fifa’ya şikayet etti ve 5 ay forma giyen bir futbolcu eğer tazminatta alırsa Galatasaray’a 9 milyon TL gibi bir paraya mal olacak.


Yok eksik söyledin. O para 9 Milyon TL değil. 10 küsür milyon Euro. Siz medya olarak hep medyada geçen rakamları alıyorsunuz ama onun imza parası var aldığı komisyonu var. Bir sürü paralar var orada. Hajrovic – Ribery benzetmesi yapıldı. Bende o zaman öğrenmiştim. Bir futbolcunun ücretini 90 gün ödemezseniz serbest kalıyor diye. Galatasaray bence Hajrovic konusunda ikinci kez aynı hatayı yaptı. Hajrovic konusu bence kapandı. Bugün işte üst perdeden söylüyorlar. Biz gideriz, alırız, asarız, keseriz. Onu geçelim. Sizde gittiniz Drogba’yı o şekilde aldınız. O konu çoktan kapandı gitti. Bunlar bir yere Galatasaray’ın birikmiş zararlarına çok ciddi anlamlar ekliyor. Ama bu anlamların eşitliği 10 milyon Eurolar mertebesinde TL bile değil. Hajrovic’in oynadığı dakikalara bölersek herhalde bir dünya rekoru çıkar diye düşünüyorum.

Cas’a başvuracağını ifade etti yetkililer

Yok canım. Ortada kural var. Bu kamuoyunu oyalamak için. Şunu yapacaksınız, kurumsallık kurumsallık işte boyuna konuşuyorsunuz. Onların anladığı kurumsallığı ben anlamıyorum. Onu da söyleyeyim açık açık. Bu hatayı yapanlar kim? Bu hatayı yapanlar bedellerini ödedi mi? Hayır, ödemedi. Hatalı olan Hajrovic oldu. Gidersiniz Cas’a gidersiniz, oraya gidersiniz, buraya gidersiniz. Ben bir şey çıkacağını zannetmiyorum.


Kulübün önemli gelir kaynaklarından biride forma sponsoru. Az öncede Şu anda 3 büyük kulüpten sadece Beşiktaş’ın forma sponsoru var. Fenerbahçe bu sezon sponsor almak istemediğini ifade etti. Galatasaray’da bu arayışlar devam ediyor. Galatasaray bu arayışına devam etmeli mi? Yoksa Fenerbahçe gibi bir yöntem mi seçmeli? Çok büyük bir gelir kaynağı kulüpler için.

Bir kere Beşiktaş doğru yolda. Beşiktaş benim demin söylediğim statlarının açılışıyla ilgili yakalanmış olan fırsatı heba etmeyeceğe benziyorlar. Akıllı ve doğru işler yapıyorlar. Fenerbahçe’nin tarzı, hem stadın ismi için hem forma sponsorluk isim hakkı için kendi görüşlerine göre bunu bir minimumu var. Minimum meblağı var. O meblağ olmadıkça kabul etmiyor. O da bir tarzdır. Galatasaray’ın tarzı nedir samimi söylüyorum bilmiyorum. Galatasaray kimlerle görüşüyor, geçenlerde işte şu kadar milyon Euro teklif ettiler önemli bir şirket yabancı çok uluslu bir şirket. Biz kabul etmedik haberini o şirket derhal yalanladı. Haberi tekzip ettirdi şirket. Biz Galatasaray ile görüşmedik diye.

Süper kupa finalinde iki ezeli rakip

Galatasaray çıkıyor mu maça? Çıkıyor galiba.

Şu anda çıkıyor.

Basket maçına çıkmıyorsanız Süper Kupa finaline nasıl çıkacaksınız?

Fenerbahçe ile karşı karşıya gelecekler. Soma faciasında hayatını kaybeden ailelerin yararına geliri onlara bağışlanacak. Nasıl bir maç olur?

Etik kurallara uyulmuyor diye basketbola çıkmıyorsanız, futbola nasıl çıkıyorsunuz onu nasıl anlatacaksınız çok merak ediyorum. Fenerbahçe basketbolda etik kurallara uymuyor ama futbolda etik kurallara uyuyor mu demek istiyorsunuz? Onun için söyledim. Buradan tek temennim var. Bende hep kamuoyu tarafından sert söylemlerde bulunan, biraz sivri dilli diyorlar, şahin diyorlar. Bir yönetici profili çizmiş olsam da sataşılmadan ve saygısızlık yapılmadan konuşmamaya riayet eden. Bu kurala riayet eden bir insan olmaya çok dikkat ediyorum. Fenerbahçe ile Galatasaray’ın geldiği nokta artık tartışma ortamından çıktı. Benim tavsiyem iki kulübünde yönetim kurulu ve başkanlarının tam kadro olarak bu maçı seyretsinler. Gitsinler seyretsinler. Sene başında gerçi çokta bir anlamı olmayan gerçi Prandelli ve Mancini bu süper kupa finali için bir demeç vermişlerdi. Ona çok gülmüştüm. Fenerbahçe’yi yenip şampiyon olacağız diye. Bilmiyorlar, bu Türkiye şampiyonluğunu ilgilendiren bir maç değil. Böyle sembolikte olsa bir maçta bence sene başından ülke zaten gerginken, toplum gerginken üzerine gerginlik eklememek adına ben şahsen iki kulübünde tam kadro yöneticilerinin tribünde maçı beraber seyretmelerini tavsiye ederim. Çünkü gelinen nokta o noktadır. Olmuşa, birazcık geçmişe bir sünger çekmenin zamanı geldi. Bu tansiyonun gidişatı iyi değil.

Ünal Aysal ile Aziz Yıldırım maçı beraber izlsinler
Ünal Aysal ile Aziz Yıldırım yan yana otururlar mı?

İlla yan yana oturmaları gerekmiyor. Karşı tribünlerde otursunlar. Mühim olan aynı mekanda olmak. Maçtan çıktıktan sonra söylemlerine dikkat etmek. Bunu yapmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Bu gerginliğin sonu hayır değil.

Kaynak:Trtspor