Çakır yazısında Mustafa Denizli'nin bazı kararlarını eleştirdi ve tecrübeli hocanın şu ana kadar beklentilerin altında kaldığını ifade etti.

''Hamza Hamzaoğlu'nun gönderilmesi saçmalığının ardından yapılabilecek en doğru iş gibi görünmüştü Mustafa Denizli'nin bu göreve getirilmesi.

Ancak hocanın şu ana kadarki performansı, onu seven ve inananları ne kadar tatmin etti, bilemiyorum. ‘Onunla da olmayacak galiba' sözünü her geçen gün daha fazla duyuyorum. Teknik adam değişikliğini çare sanmanın bir açmazı da bu. ‘O gitsin bu gelsin' sarmalında boğuluyorsunuz.

Akhisar Belediye maçında Mustafa hocanın takıma elinin değdiğini görür gibi olmuştuk. Bu sezonun en parlak takımlarından biri olan rakip karşısında Sarı Kırmızılı takımın önde basarak oynamaya çalışması bu sezon hemen pek yapılamayan bir işti. Ancak Kastamonuspor maçı ve bu karşılaşmadaki perişanlık bütün umutları ortadan kaldıracak nitelikteydi. Bununla ilgili mazeretler, yorucu oluyor. Yarışta olabilmek için mazeret değil başarı gerek.

Kayserispor gibi mütevazı bir rakip karşısında 1 saatlik dilimde Cim Bom son yılların en pasif futbolunu oynadı. İlk 10 dakikada geliyorum diye bağıran gol çok gecikmedi. Mabiala bir önceki kornerde bu golü atabileceğini göstermişti. Chedjou'nun yetersiz hamlesi golde temel etkendi. Tabii iki bekin kısa oluşu ve stoperlerin de kafaya çıkma konusundaki yetersizlikleri Galatasaray'ın bu sezon yediği gollerin çokluğunda temel bir etken.

Bu söyleyeceğimi başka türlü ifade etmek daha doğru olabilir ama şöyle diyeyim: Tolunay Kafkas takımını maça daha iyi hazırlamıştı. Denizli ise 7 oyuncuyla bu maçı kazanabileceğini düşünüyor olmalıydı. Galatasaray oyunun büyük bölümünü önde oynamıyorsa 3 forveti hiç yokmuş gibi bir durum ortaya çıkıyor. Umut'u ayıralım -çünkü o her durumda görevini en iyi biçimde yapma çabası içinde-, Podolski ve Yasin oyunda yoktu. Rodriguez bu kez korkunç olmanın da ötesine geçti. Tarık ise aynı derecede dehşet verici bir vak'a olmaktan kurtulamıyor. Şu haliyle herhangi bir PTT 1. Lig takımında oynaması mümkün olmayan bu oyuncunun hangi nedenle Galatasaray formasını giyebildiği ve 90 dakika oyunda kalabildiğini merak etmemek mümkün değil.

Karşısında Galatasaray filan olmadığını gören Kayserispor, Biseswar'ın yönlendirdiği ataklarla bu sezon belki başka hiçbir maçta bulamadığı pozisyonlara girdi ama bunlardan sadece 1'ini değerlendirebildi. Maçın devrearasında Denizli'nin hamle yapacağını düşündük, Podolski sakatlanana kadar bekledi. Sinan'ın ve Rodriguez'in yerine de Bilal'in girişiyle oyun dengelendi, gol geldi. Sadece bu bile neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterir gibiydi. Tarık'tan yüz kat daha yararlı olan Sabri'nin son 10 dakikada oyuna girebilmesi kadar, aynı anda yapılan bir yığın anlamsız değişiklik de dikkat çekti (Tarık'ın solbeke alınıp Olcan'ın öne çıkarılması). Bunun getirdiği dağınıklık rakibin yeniden gollük pozisyonlar bulmasını sağladı.

Uzatmanın bir yararı yok, Galatasaray için hemen unutulması gereken bir maç oldu. Yenilmemesi ise rakibin gol becerisinin yüksek olmayışından doğan bir şanstı; başka bir rakip Cim Bom'u darmadağın edebilirdi… Aradaki puan farkının bu kadar arttığı bir ortamda şampiyonluk dışındaki başka işlerin peşine düşmek gerek. O noktada yönetimden zaten umut yok, Denizli'nin söyledikleri de pek içaçıcı sayılmaz. Neyse bunları devrearasında daha geniş biçimde konuşuruz.''