İşte Taffarel'in röportajının tamamı;

- Taffarel, Brezilya'nın kaleci sorunu var mı?
"Hayır, niye?"

- Şu an Brezilya Milli Takımı'nın as kalecisi Julio Cesar Toronto FC'de oynuyor. Dünya Kupası'na hazırlanmak için güçlü bir lig değil sanki.
"Değişiklik onun için iyi oldu. Queens Park Rangers'ta yedek kaldığı için üzülüyordu ve ülkesinin milli kalecisi olarak maç yapmaya ihtiyacı vardı, ligin ne olduğu önemli değil çünkü Felipe Scolari onu oynatacak"

- Sen de 1994 Dünya Kupası öncesi transfer olmuştun, neden böyle bir karar verdin?
"1990'da Avrupa'ya transfer olan ilk Brezilyalı kaleciydim ve 1992'de Kupa Galipleri Kupası'nı kazandık. Ancak, ertesi sezon Nevio Scala benim yerime Marco Ballotta'yı oynatıyordu. Ayrıca kadroda Sensini, Brolin ve Asprilla gibi oyuncular vardı. Ben de Dünya Kupası'nda oynayabilmeyi garnati altına almak için transfer oldum"

- 1994 Dünya Kupası sırasında pek çok Brezilyalı başka bir kalecinin oynaması gerektiğini düşünüyordu.
"İtalya'da oynadığımda çok da ünlü bir kaleci değildim. Sonra Sao Paulo'da kaleci Zetti bir gol attı ve meşhur oldu. Brezilya'da herkes böyle bir kaleciyi kalede görmek istedi. Ancak Alberto Parreira bana güveniyordu"

"ÇÜNÜ ADIMIZ BREZİLYA'YDI"

- İlk kez Brezilya Milli Takım formasını 1988 Seul Olimpiyat Oyunları'nda giydin. Bu turnuvayla ilgili hatıralarında neler var?
"Seul oyunları çok önemliydi. 22 yaşımdaydım daha ama iyi bir turnuva çıkardık, çünkü adımız Brezilya'ydı. Ne yazık ki finalde Sovyetler'e 2-1 kaybettik ama o turnuvadaki her şeyi hatırlıyorum. Özellikle Almanya yarı final maçında yaşananları"

- Anlatır mısın?
"Normal süre 1-1 bitti. Romario beraberliği sağlamıştı ve maç penaltılara gitti. 5 Alman oyuncunun 3'ünün penaltısını kurtardım. Bugüne kadar oynadığım en iyi maçlardan biriydi"

- O gün Olaf Janssen, Wolfram Wuttke ve Jürgen Klinsmann'ın penaltılarını kurtardın. Daha önce nasıl atacaklarıyla ilgili bilgin var mıydı?
"Hayır, yoktu, rakip oyuncuların isimlerini bile bilmiyordum. Bugün, Jens Lehmann 2006 Dünya Kupası'ndaki kurtarışlarını internet ve çeşitli istatistiklere borçlu. O zamanlar böyle değildi"

"SU ŞİŞELERİNDE BİR ŞEY VARDI"

"Harika bir takıma sahiptik ve şampiyon olabilirdik. Ancak bir anda Maradona ortaya çıktı ve verdiği pasta Canigia topu ağlara gönderdi. Arjantinlilerin su şişeleri üzerine manipülasyon yaptığını düşünüyorum. Maça verilen mola sırasında Maradona oyuncumuz Branco'ya su şişesi verdi. Branco o dakikadan sonra sahada hareket edemedi. Sahada sadece dümdüz yürüyordu ve her şeye bulanık bakıyordu. Arjantinliler muhtemelen su şişelerinin içine sakinleştirici karıştırdı"

- Penaltılarda nasıl böyle başarılıydın?"
"Çocukken çok uzun süre voleybol oynadım, bunun biraz yardımı olabilir ama öyle düşünüyorum ki penaltı çalışılarak geliştirilmez. İçsel bir durum ve iyi hissedip, odaklanırsanız gizemli bir şekilde kurtarırsınız. Penaltı olayının tam olarak nasıl olduğunu anlatamam"

"BAGGIO, İSTEYEBİLECEĞİMDEN KÖTÜ VURDU"

- 1994 Dünya Kupası finali, tarihte ilk kez penaltılarla sonucu belirlenen bir maça tanıklık etti. Bu maçla ilgili neler hissediyorsun?
"Gergin değildim. Bu yanlış sözcük olur. Sadece formumu arıyordum ama penaltılar başlayınca her şey geçti. Tanrıya şükrediyorum ki bana yardım etti"

- Roberto Baggio'nun penaltısı. O an nasıl kaldı aklında?
"Her zaman son penaltı için öyle bir yıldız görmek istemezsiniz ama Baggio'nun şutu çok kötüydü, isteyebileceğimden bile kötü vurdu"

- 1994 takımı sahaya her zaman elele girerdi. Bu ritüel nereden geldi?
"Dürüst olmak gerekiyorsa, hiçbir fikrim yok. Rusya ile oynayacağımız ilk maçta önceydi. Kaptan Dunga bana seslendi; "Taffa, elini verdi, eli tut" dedi. Öte yandan, biz sahada da birliktelik gösterdik ve başarılı olduk"

"RONALDO, SPONSOR İDDİALARI TAMAMIYLA YALAN"

"Ronaldo'nun final maçından önce bir baş dönmesi yaşadığı doğru. Ancak sponsor iddiaları tamamıyla yalan. Koç Zagallo onun uygun olduğunu düşündü ve oynattı. Kötü olan kaybetti, iyi olan kazandı. Hikayenin sonu

Türkiye hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Birkaç gün geçirdikten sonra burasının bir cennet olduğunu düşündüm. 2000 yılındaki UEFA Kupası ve Real Madrid’e karşı Süper Kupa zaferini de eklersek inanılmazdı. İstanbul benim ikinci evim haline geldi"

Sporx