Aslında maçın özeti de bu dakikada gizliydi biraz. Sneijder, mahalle maçında işler kötü gidince kalecisinden topu alıp rakip kaleye kadar gitmeye çalışan bıçkın abiler gibiydi o an. Verecek-alacak, verecek-alacak, sonunda golü de o atacaktı. Yani öyle sanıyordu aslında. Umutsuzdu. Çaresizdi.
Prandelli değerli bir teknik adam... Ama hiç formda değil son bir aydır. Arsenal’in üstünlükleri de zafiyeti de aşağı yukarı belli: Orta sahalarının ideal üçlüsü eksik, Flamini-Cazorla ikilisinin kaybedebileceği toplardan da açıkça ürküyorlar. Orta sahada böyle ürkek bir ekibe karşı önde presle başlanabilirdi pekala. Londra ekibinin bir diğer zafiyeti de kötü kullandıkları kornerler. Tottenham’a karşı Özil’in attığı 9 korner, duvara çarpmışçasına geri dönmüştü Arsenal’in kalesine. Böyle kontra atak fırsatları için Olcan gibi çabuk düşünen/çabuk hareket eden bir adam koz olabilirdi.
Olmadı. Prandelli, İtalya Milli Takımı’nda De Rossi’yi libero, Pirlo’yu önlibero kullandığında iyi sonuç alıyordu ama Galatasaray’ın imkanları farklı. Normal pozisyonlarından daha geride kullandığı Melo ve Sneijder, zaten bu takımın az sayıdaki yetenekli oyuncusundan ikisi. Hatta Sneijder en yeteneklisi. Sizin en yetenekli oyuncunuz kaleciden topu alacaksa, ileride golü kim atacak, asisti kim yapacak ki Allah aşkına? Zaten çok az yetenekli oyuncunuz varken, bunları da geride kullanmak biraz garip değil mi?
Evet, dünkü kötü tabloda Prandelli’nin tercihlerinin payı var. Ama bence en küçük pay o... Son 12 aya 3 hoca sığdıran, ilk 18’e giremeyen Emre’nin maaşını artıran, 2016’da görevi bırakacağı halde Selçuk ve Burak’ın banka hesaplarına 2019’a kadar musluğu bağlayan bir yönetim var Galatasaray’da. Üstelik takımdaki istikrar ve adalet duygusunu yerle bir ettikten sonra istifa eden... Ama istifa ederken bile yeni yönetimin oluşmasına imkan vermeyecek bir kongre tarihi belirleyen... Anlaşılmaz bir yönetim.
Bence Prandelli masum. İlla bir suçlu arıyorsanız kulübeye değil, biraz daha yukarıya bakmanız gerek.
Milliyet
