Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilen  kongrede, 2014 yılı için Ünal Aysal ile Duygun Yarsuvat'ın başkanlık dönemleri  ayrı ayrı ibraya sunuldu. Üyeler, yılın ilk 10 aylık bölümünü kapsayan Aysal ve  son 2 ayını kapsayan Yarsuvat dönemlerini hem mali hem de idari yönden ayrı ayrı  ibra etti. 

Ünal Aysal döneminin ibra oylaması sırasında genel kurulun divan  heyeti oldukça zorlandı. Olumlu ve olumsuz yönde oy kullananların sayılarının  belirlenmesinde sıkıntı yaşanınca, salonun bir tarafına olumlu yönde oy  kullanacakların, diğer tarafına ise olumsuz oy kullanacakların geçmesi istendi.  Daha sonra oylamayı kontrol eden divan başkanlığı, Aysal yönetiminin hem mali hem  de idari yönden ibra edildiğini açıkladı. 

Yarsuvat döneminin oylamasında ise büyük bir çoğunlukla olumlu oy  kullanıldı ve sıkıntısız bir ibra süreci gerçekleşti. Genel kurulda son oylama ise Denetleme Kurulu için yapıldı ve bundan  da ibra çıktı. İbra oylamalarının ardından sırayla kürsüye gelen Ünal Aysal ve Duygun  Yarsuvat, üyelere teşekkür etti. 

ÜNAL AYSAL'IN TÜM AÇIKLAMALARI

Galatasaray Kulübü'nün eski başkanı Ünal Aysal, 2015  yılı olağan mali genel kurulunda üyelere hitap ederek, kendi dönemiyle ilgili  yöneltilen eleştirileri yanıt verdi. 

Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilen  kongrede kürsüye gelen Aysal, 2011 yılında göreve ilk başladığında ve 5 ay önce  görevini bırakırken bağımsız denetim raporları hazırlattığını aktararak,  şeffaflığa hep önem verdiğini vurguladı. 

Kendisinin göreve geldiğinde ilk olarak marka değerine yatırım  yapılmasını istediğini anlatan Aysal, "Marka değerinden kaynaklanan artı kıymetle  bugün Avrupa'nın 17 büyük takımından biri olma durumuna geldik. 2011 de  devraldığımızda böyle bir konseptten dahi bahsedilmiyordu. Rakamları büyüterek  başarı kazanabilirsiniz. Küçülerek hiçbir kulüp istikbalini bulamaz. Rakamlara  farklı açılardan bakıldığında, değişik şeyler ifade edebildiğin göreceksiniz"  dedi. 

"Vereceğim rakamlar, sizi bu akşam huzurlu bir şekilde evinize  götürecek" ifadelerini kullanan Aysal, şunları söyledi: 

"Galatasaray'ın durumu, bugün bize anlatıldığı gibi değil. Hisse  senetlerinin değerini düşmesi, bizden önce yapılan ve çok faydalı bir operasyon  olan şirket birleşmesinden kaynaklıdır. Önceden temettü alan hissedarlar, iki  şirketin birleşmesinin ardından bekledikleri geliri elde edemeyecekleri için  satış yoluna gittiler. Biz de değeri yüksekken sattık. Yönetim ve idari olarak en  doğru kararlardan bir tanesidir. Sonrasında fiyatlar düştü. Elimizdeki bir malın  değerini kendimiz düşürmedik. Şirket birleşmesi kararını aldığımız günü  düşürdük." 

Borç alacak farkının 2014 yılı için 358 milyon dolar olduğunu  hatırlatan Aysal, "Bunun bir başarı hikayesi olduğunu söylersem herhalde  güleceksiniz ama öyle. Çünkü Alp Yalman döneminin ardından katlanarak gelen  borçlar, bizim dönemimizde belli bir seviyede kalmıştır. Biz aldığımızda da 328  milyon dolardı. Bir masa bir de boş kasa aldım. Kimse bana servet vermedi göreve  geldiğimde. Arkadaşlar, battığımızı söyledi ama böyle bir şey yok. Aksine  iyileşme var. Çünkü büyüyorsunuz ve geliri de artırıyorsunuz. Kasada 5 kuruş  olmayan sisteme 1,5 milyar lira oluşturdum. Bunun mal satarak yapmadım" şeklinde  konuştu. 

Galatasaray'ın transfere büyük paralar harcadığından şikayet  edildiğine dikkati çeken Aysal, "Galatasaray başarıya susamış bir camiaydı  2011'de. Herkes sadece başarıyı düşünüyordu. Bütün branşlarda rakiplerimizin  gerisindeydik. Ezik ve başımız yere bakar durumdaydık. Tarihin üzerine çizgi  çizemezsiniz. Bizden önceki son sezonlarda sıralamadaki yerlerimiz belli. Ondan  sonraki senelerde sadece şampiyonluğa oynayan bir Galatasaray gördünüz. Bu sene  de olmak üzere yine şampiyonluğa oynuyoruz. Bunu bir bedeli var. Kazandığımız tüm  parayı günlük ihtiyaçlara, marka değerine ve başarıya yatırdım"  değerlendirmesinde bulundu. 

Yapılan transferlerin tamamının teknik heyetlerin isteği doğrultusunda  yapıldığını belirten sarı-kırmızılı kulübün eski başkan, "Bu kararları alırken  her zaman yüzde 100 başarılı olamazsınız. Kaynaklarımızı boşa harcadığımızdan  bahsediliyor. Senelik bütçemiz 200 milyon dolardır ve aşağısı bir bütçeyle bu  gemi dönmez. Onun için gelen para kullanıldı. Sermaye artışından ve hisse senedi  para da bunun içindedir. Bu arada 237 milyon lira da vergi ödemişiz 3,5 yılda"  diye konuştu. 

"Başarı için gelmiştik" 

Ünal Aysal, yönetimleri döneminde elde edilen başarıların saymaya dahi  gerek olmadığını, zaten başarı hedefiyle yönetime geldiklerini dile getirdi. 

Yönetimi bırakmamaları halinde de aynı iddialı pozisyonlarını  koruyacaklarını aktaran Aysal, "Bunların bir bedeli vardı ve bu bedel ödendi.  Hayatta bedelsiz hiçbir şey yok. Ben de Galatasaray'a hizmetimin bedelini,  yaşadıklarımı anlatarak ödüyorum" dedi. 

Kendilerinin yönetime geldikleri dönemi, rüzgara karşı yelken açmış  bir gemiye benzeten sarı-kırmızılı başkan, "Bunu tüm Galatasaray camiası gördü.  En iyi siz gördünüz. Ligde play-off uygulaması, yabancı oyuncu uygulaması, teknik  direktörümüzün caydırılması, basketboldaki haksızlıklar,  Spor Genel  Müdürlüğü'nün stat baskıları ve SPK'nın haklı sermaye artışımıza, karar değiştirerek mani olması. Bunlar kasıt değil de nedir" ifadelerini kullandı. 

Kendisinin korkup kaçtığı yönünde iddialar bulunduğunu anlatan Aysal,  "Kimseden de korkum olmadığını biliyorsunuz. Korkum olsaydı, 2011'de de çok kötü  şartlarda kulübü alıp, 3,5 sene sırtımda taşımazdım" diye konuştu.