Bir senedir İstanbul’dasınız. Nasıl gidiyor burada hayat? 

- Wesley’nin işi yüzünden pek çok yerde yaşadık, gittiğimiz her yerin kültürünü öğrendim. Şimdi de aynı şeyi İstabul’da yapıyorum. Burada olduğum zamanlarda her gün en az bir saat Türkçe dersi alıyorum. Pek çok iş teklifi alıyorum. Hayalim, kocamın yanında olabileceğim bir işimin olması ve akşamları kocama yemek yapabilmek.

Türkiye’de oyunculuğunuzdan çok ‘futbolcu eşi’ olarak tanınıyorsunuz. Bundan rahatsız mısınız?

- 15 yaşımdan beri oyunculuk yapıyorum ve insanların benim hakkımda ne düşündüklerine de çok takılmıyorum.

Victoria-David Beckham çiftiyle benzer yollar izleyebilirsiniz. Hollywood’a gitmek, dünyanın tanıdığı biri olmak ister misiniz?

Victoria’yı tanıyorum ve başarılı buluyorum. Ama ben evlenerek başka bir karar verdim. İstediğim yerde çalışabilirim, kocam beni destekler ama iki hafta sonra eve gelip ona bakmam, yemek yapmam da gerekir.

Neden bir futbolcuyla evlendiniz?

- Bir futbolcuyla evlenmeyi hiç planlamıyordum. Aslında ünlü olan biriyleevlenmeyi planlamıyordum. Çünkü ben zaten ünlüydüm. 13 yaşımda oyuncu olmak için evden ayrıldım ve 16 yaşıma geldiğimde Hollanda’da çok ünlü oldum. Yani hayatımda tanınmadığım bir dönemi hatırlamıyorum.

Futbolcuyla evlenmenize ‘kader’ mi diyorsunuz?

- 23 yaşında ‘sadece çalışacağım, aşk olmaz’ diyordum. Fakat bir gün ‘Ben Wesley Sneijder, beni tanıyor musun?’ mesajı geldi telefonuma. Ben de ‘Milli takımda oynuyorsun, tanıyorum. Telefonumu nereden buldun?’ dedim. Cevabı ‘Paparazzi’den aldım’ oldu.

Yani şikayet ettiğiniz paparazziler size yardım mı etti?

- Wesley paparazzi ile sohbet ederken 17 yaşından beri bana hayran olduğunu söylemiş. Paparazzi de ona benim numaramı vereceğini, eğer benimle çıkmayı başarırsa Wesley’nin de ilk fotoğrafları ona çektireceği konusunda anlaşmışlar.

Ve o da sizinle çıkmayı başardı…

- Her gün telefonuma mesaj atıyordu, ‘Yolanthe Yolanthe Yolanthe’ diye uydurma şarkı yazıp yolluyordu. İspanyolca bilmemesine rağmen İspanyolca aşk mesajları gönderiyordu. Her gün beni gülümsetecek bir şey yapıyordu. Buna rağmen üç ay boyunca hiç cevap vermedim. Sonra bir gün mesaj gelmedi, kaygılandım. Arkadaşlarıma yakınmaya başlayınca, benim de ona karşı hislerim olduğunu anladım ve yemeğe çıkmayı kabul ettim.

Yemekte tavlamayı nasıl başardı?

- Bana çok âşıktı. Hiç kimsenin olmadığı kadar… Evet bir futbolcuyla evlenmeyi hiç düşünmüyordum ama Wesley benim başıma gelen en güzel şey oldu. Aradan beş sene geçti, şimdi ‘Wesley benim kalbim. Ona birşey olursa, yaşayamam’ gibi hissediyorum.

Wesley kalçalarımı çok beğeniyor

Modayla yakınlığınız ne durumda? 

-Model olmak için biraz kısa boyluyum. Ama New York ve Milano’da defilelere çıktım. Çok moda çekimi yaptım. İki sezondur adL markası için podyuma çıkıyorum. Şimdi de onların yüzüyüm.

Bir Türk markasıyla çalışmak, dünya markalarıyla çalışmaktan farklı mı?

- Türk markaları da dünyadaki akranları kadar şık kıyafetler hazırlıyorlar. adL’nin kış koleksiyonuna bayıldım. Renkler, modeller tam benim zevkim için hazırlanmış gibi. Bu yüzden de koleksiyonun büyük bölümünü satın aldım.

İnceliğiniz genetik mi yoksa yediklerinize mi dikkat ediyorsunuz?

- Ben İspanyolum, o yüzden dikkat etmezsem hemen kalçalarıma gider. Gerçi Wesley kalçalarımı seviyor ama ben yine de doğru beslenmeye ve spor yapmaya dikkat ediyorum.

Ünlü diye kendini üstün gören insan aptaldır

12 kardeşiniz var, hayatta başka kimseye ihtiyacınız yoktur değil mi?

- Evet, bu konuda çok şanslıyım. Bir de sekiz yaşımdan beri arkadaş olduğum üç tane en yakın dostum var. Hep beraberiz, ben nereye gidersem oraya gelirler. Ama şimdi İstanbul’dayım ve onlar yanımda değil. Bu yüzden yeni arkadaşlıklara açığım.

Şimdi de Kıvanç Tatlıtuğ ile arkadaş oldunuz. Birtakım fotoğraf krizleri yaşandı. İşin gerçeği nedir?

- Kıvanç kalbi tertemiz, iyi bir arkadaşım. Hayatını kapalı kapılar ardında yaşamayı seçmiş, buna sonsuz saygı gösteriyorum. Sonunda bunları kendisini ve ailesini korumak için yapıyor. Ben başka bir ülkeden, başka bir kültürden geliyorum. Benim geldiğim yerde özelini saklarsan insanlar bunun cevabını çok sert verir.

Yani özeli paylaşmak da işinizin bir parçası öyle mi?

- Benim ülkemde televizyonda çalışıyorsan bununla yaşamayı öğrenmelisin. Sırları olan bir insan değilim, o yüzden bir şeyimi saklama ihtiyacı da hissetmiyorum. Tabii etrafımda paparazziler olmadan yaşamak istediğim dönemler oldu.

Mesela ne zaman en çok özelinizi yaşamak istediniz?

- Babamın cenazesinde dünyanın dört bir yanından gelen 300′den fazla paparazzi vardı. Ve sadece benim değil annemin, kardeşlerimin de yas tutmasına, babalarını sakince gömmelerine engel oldular. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Onlara orada kötü davransam, ‘Gidin’ desem biliyordum ki, ertesi gün tüm gazete ve dergilerin kapağında bu çirkin hareketim yer alacaktı.

Kıvanç Tatlıtuğ ile huzursuzluk yaşadınız mı?

- Hayır yaşamadık. Sadece Kıvanç’la değil başka ünlü arkadaşlarımla da böyle konularda sıkıntı yaşamıyorum. Çünkü ben paylaştığım şeyleri içeride ünlü biri var diye paylaşmıyorum. Kendimi paylaşıyorum.

İşin içine ün girince yanlış anlamalar çok oluyor değil mi?

Ün benim için hiçbir şey değil. Birinin ünlü olması onun özel veya daha önemli olduğu anlamına gelmiyor.

Türkiye’de böyle düşünen pek çok kişi var? 

- Bunlar bana çok komik ve çirkin geliyor. Biri sadece televizyona çıkıyor diye kendini başkalarından daha önemli görüyorsa buna söyleyecek hiçbir lafım yok. Ancak ‘Bu insanlar aptal’ diyebilirim.