Uzun zamandır futbol konusunda uzun bir yazı yazma düşüncesine giremez olmuştum. Hep aynı şeyleri papağan gibi tekrarlamak zorunda kaldık son zamanlarda. Orhan Hoca sonrası teklif götürülen hiçbir efsanenin teknik direktörlük teklifini kabul etmemesi yönetimin nasıl bir durumda olduğunun maalesef kanıtı gibiydi. Bülent Ünder gibi, Bülent Korkmaz gibi, Hasan Şaş gibi, Ergün Penbe gibi değerlerimiz bile bu görevi almak istemedi. Galatasaray hakkında iki kelime bile konuşunca mutlu olan insanlar bu koltuğa oturmuyorlarsa çok iyi bir durum tespiti yapılmalıdır. Riekerink önemli bir futbol adamı ama uzmanlık alanı alt yapı. İlerleyen yıllarda faydasını göreceğiz diye düşünüyorum. Orada da Ahmet Akcan konusu var da neyse daha fazla uzatmayalım.

 



Fenerbahçe’nin 2.Başkan ile katıldığı toplantıya bizzat kendisi katıldı Dursun Başkan maçın yeni tarihinin açıklandığı gün. ‘’ 28 Nisan olmazsa olmazımız’’ olmasına rağmen maçı 13 Nisan’da yani dün oynadık. Aziz Yıldırım’ın tüm Türkiye’ye sızan sohbeti olmasaydı bu maç kesin Mayıs’ta oynanacaktı. Daha da komiği maç günü stat otoparkları kapalı, Seyrantepe’ye metro seferleri kapalı. Nasıl maça gidiecek? Uçarak mı gidilecek? Stadın zaten 2 tane giriş ve çıkışı var. Bu güvenlik bir tek Galatasaray için mi var diye niye kimse sormuyor? 40. 000 kişi iki tane yolu kullanmak zorunda kaldı. Galatasaray seyircisini maça getirmeme operasyona bile tepki gelmedi çok ilginç. Buna rağmen stat tamamen doldu neredeyse.

 

 Galatasaray- Fenerbahçe rekabetinde çoğu kez maç öncesi krizde olan taraf ve o maçı kazanarak kendini kurtaran taraf Fenerbahçe olmuştur. 2011’de bu roller değişmiş, Fenerbahçe maçı 2-1 kazanınca o yolun sonu Polat- Aysal değişikliğine kadar gitmişti. Bu sefer 2 takımın da kaybetmesi halinde tehlike çanları çok fazla kendileri için çalmaktaydı. Saha içine bakacak olursak maalesef Fenerbahçe’nin bütün sorunlarını unutturacak kadar kötü bir görüntü verdik ancak net golü verilmeyen tarafında biz olduğumuz gerçeğini de unutmamak lazım. Eğer o gol geçerli olsaydı belkide 2000’deki Johnson’un frikik golüyle kaybedilen maçın rovanşı gibi bir galibiyet olabilirdi. Fenerbahçe ise ilk yarıda kaçırdığı fırsatlarla özellilke Volkan Şen’in boş kaleye atamadığı pozisyonla maçı farka götürme şansını kullanamadı. Muslera geçen seneki günlerine dönerek bizi maçta tutu. Umut’u sene başından beri çok eleştirdik ama bu maç tam Umut’a ihtiyaç olan maçtı. İlk yarının ilk bölümünün zor geçmesinin en önemli nedenlerinden birisi rakip bir baskı görmeden topu 2.bölgeye taşıdı. Maç boyu böyle geçti ama Fenerbahçe de devre sonuna doğru bize uyum sağladı.

 

 

İkinci yarı maçı kazanma ikramını sundu Pereira değişikliklerle fakat tehlikeli atak organizasyonları gelmedi. Donk ve Emre sahada yoklardı adeta. Fenerbahçe’nin orta sahada bulduğu boşlukları Galatasaray’da buldu aslında. Çok moda cümle olan  hani şu bloklar arası kopukluk dün 2 tarafta da çok bariz görüldü. Galatasaray’ın 2.bir şutunun olmamış olması niye bu durumda takım sorusunun cevaplarından biri sadece.

 

 

Golsüz berabere bitmesi mucize olan maç bu şekilde bitti. Sonuçtan, puandan öte Galatasaray’a yakışmayan bir derbi görüntüsü vardı.  Kendi sahasında Galatasaray her zaman bir oyun direnci koymuştur ve koymalıdır. Galatasaray’a futbolda önümüzdeki sezon geniş çaplı bir değişim şart. Maç kazanılsaydı bile tahminen yönetim istifa sesleri yükselecekti. 

-