2013 yılı Galatasaray adına birçok başarının yaşandığı yıllardan biri oldu. Bunları hepiniz hatırlayacaksınız. Ancak ben 2013 - 2014 sezonunun ilk devresini naçizane değerlendirmeye çalışacağım. 

Lig'e istenilen başlangıcı yapamayan Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde de pek farklı sayılmazdı. Son iki sezonun şampiyonu olarak sezona başlayan Fatih Terim yönetimindeki sarı - kırmızılılar, her ne olursa olsun şampiyonluktan başka bir şey hedefleyemezdi.

TERİM - MANCINI DEĞİŞİKLİĞİ

O veya bu nedenden dolayı günlerce tartıştığımız Fatih Terim'in Galatasaray'dan ayrılmasından sonra Galatasaray'da ciddi bir kaos baş göstermişti. Yaşananları hepiniz iyi hatırlayacaksınız yeniden oraları kurcalamanın bir manası yok..

Roberto Mancini, ülkeye ve takıma tamamen yabancı biri olarak Türkiye'ye geldi. Terim döneminde olduğu gibi Mancini'de ligdeki galibiyet serisini bir türlü yakalayamadı. İtalyan hoca en çok savunma hatalarından dert yandı ve sürekli defansif anlamda çalışmaları gerektiğini söyledi.

Devler Ligi'nde tur şansını son maça taşıyan Galatasaray, Juventus'u 1-0 mağlup ederek tarihi zaferlerden birisini daha aldı. Özellikle bu maç sonrası camiadaki olumsuz hava ortadan kalkmaya başladı. Zira birçok futbol otoritesi, Mancini'nin takımı gruptan çıkaramaması durumunda başarısız olarak sayacaktı. Juventus, galibiyeti  belki gelecek adına önemli bir dönüm noktası olabilir. Bunu sezon sonunda göreceğiz. Ancak bu maçtan sonra Galatasaray ligde de yavaş yavaş ritmini bulmaya başladı. Sakat oyuncuların dönmesiyle tam kadro maçlara hazırlanan Galatasaray, önceki maçlara nazaran kalelerinde daha az gol gördü.

Liderin 8 puan gerisinde ilk devreyi kapatan Galatasaray, 3 Kupa'da da yoluna öyle veya böyle devam ediyor. Özellikle devre arasında yapılacak takviyeler ve Mancini'nin takımı daha yakından tanıyacak olmasından dolayı 2014 yılı taraftarlara yine umut aşılıyor. 

2014 yılında Galatasaray yönetiminin bazı sorunların çözülmesine öncelik vermesi gerektiği kanaatindeyim. Bunlardan bazılarını şöyle sıraladım;

- Muslera'nın sakatlığında alternatif 3 kaleci olmasına rağmen kalecilerin güven vermemesi.
- Takıma yeni katılan isimlerden Chedjou'nun istikrarsız performansı. 
- Sol ve sağ bek istikrarının olmaması ve sürekli farklı bir ismin oynaması savunma hattının birbirine yabancılaşmasını da beraberinde getiriyor. Nitekim stoperler de sürekli değişiyor.
- Büyük bir yatırım olarak kadroya katılan Bruma'nın düzenli oynayamamasından dolayı oluşan handikaplar can sıkıyor. Taraftar, böylesi bir yeteneği sadece kupa maçlarında izlemek istemiyor.
- Umut ediyoruz Hamit Altıntop'un ikinci devrede dönmesi takıma büyük fayda sağlayacaktır.
- Kulübedeki yerli alternatifinin yetersiz olması. Çıkan oyuncu ile oyuna giren oyuncu arasında ciddi bir kalite farkının olması.
- Küçük görünen bir sorun da frikikleri kullanan oyuncunun belirsiz olması. Geldiği günden bu yana (Bu sezon hariç) etkili kesme vuruşlarıyla kalecileri terse dahi yatırabilen Selçuk İnan'ın duran topları kullanmaması büyük bir sorun haline geliyor. İnsiyatifin her zaman Selçuk İnan'da olması gerekiyor.
- Drogba'nın sözleşme belirsizliği. Kısa süre içerisinde çözüme kavuşması gereken bir konu.

Gözlemlediğim memnun edici durumlar ise şöyle;

- Sneijder ve Burak Yılmaz'ın yükselen performansı.
- Hemen herkesin hem fikir olduğu bir konu ise ilk yarının en iyi futbolcusunun Felipe Melo olması.
- Kritik maçlarda görev alan ancak birçok maçı alnının akıyla tamamlayan Gökhan Zan'ın bu performansına ikinci devrede de devam etmesini umut ediyorum.
- Taraftarın tanımıyla nam-ı diğer "Ciğersiz". Umut Bulut, önceki sezon olduğu gibi yine Galatasaray'ın umudu olmaya devam ediyor.

Şampiyonlar Ligi'nde son 16'ya kalan ve ligde şampiyonluk şansını sürdüren Galatasaray, her ne olursa olsun sezon sonunda MAYISLAR BİZİMDİR diyecek gururda ve mutlulukta olacaktır.