Astana beraberliği sonrası çalkantılı 3 gün daha geçirdik. Yönetimin Hamza Hamzaoğlu'ndan rapor istediğinin anında duyulması, ortaya atılan 3-4 yeni Hoca ismi derken apar topar kulübümüzün televizyonuna yapılan açıklamayla maç saati beklenmeye başlandı. 


''Hoca'nın arkasındayız'' cümlesinin geçmiş yıllarda nasıl sonuçlandığını geçmişten bildiğimiz için bu maçın puan kaybıyla bitmesi durumunda geçen seneyi 3 kupayla bitirmiş bir takımın nelerle karşılaşabileceği endişesi herkeste hakimdi. Bizim ülkemizde bu asla geçmemiş bir hastalık. Hamza Hamzaoğlu bu sezon başarlı demiyor kimse veya kimse demiyor ki müthiş antrenörlük yapıyor. Bazı gerçekler var. Yapboz gibi her seferinde antrenör değiştirmek Galatasaray'a zararın en büyüğünü verir. Mourinho bu sene Chelsea'de başladığı gibi Galatasaray'da başlasaydı şu anda kesin kovulmuştu. 


Maça başlarken Sinan Gümüş'ü ilk defa 11'de görmek mutluluk vericiydi. Bu şansı sonuna kadar haketti. Chedjou'nun savunmaya tekrar dahil olmasıyla en azından savunma dörtlüsü daha düzenli gözüktü. Birçok defa riskli hareketleriyle taraftarına kalp krizi geçirme tehlikesi yaşatan Afrikalı oyuncunun yokluğunda önemli bir oyuncu olduğu meydana çıktı. Takımda Muslera dahil arka beşliden sonraki 6 oyuncu topa son derece hakim, teknik oyuncular fakat Galatasaray maçın başında anlamsız yere uzun top denemelerinde bulundu. Uzun topla çıkınca Podolski'yi en uçta tamamen 2 uzun stoper Bekir ve Yalçın'ın arasında kaybetmiş oluyorsunuz. Ne zaman topu yere indirdi Galatasaray ve özellikle Sneijder'i topla buluşturdu o zaman ataklar hız ve biraz olgunluk kazandı. Herşeyi Sneijder'den bekleyince zaten kalabalık Başakşehir orta sahası istediği düşük tempoya maçı getirdi. Podolski'nin bitiremediği pozisyon ve Sneijder'in denemesi sonuç getirmedi. Pdolski'nin ofsayt golünde Sinan'ın topuk pası çok başarılıydı. Mehmet Batdal'ın kaçırdığı gol maçın kader anı oldu. Muslera geçen seneyi hatırlattı.


Maçın 2. yarısı Başakşehir hakimiyetinde başladı. Son saniyelerde gole yaklaşmanın moraliyle Başakşehir takımı Galatasaray yarı alanına kalabalık geldi. Astana maçı gibi pozisyon vermedi Galatasaray çünkü Hakan- Chedjou ikilisi tecrübeleriyle hata yapmadılar. İki takımda birbirine oyun üstünlüğü sağlamakta zorlandı. Sakatlık sebebiyle de ara ara oyun durdu. Başakşehir'in 25 numaralı oyuncusunun 2 ayrı sakatlık tedavisi zaten toplam 5 dakika sürdü. Sonradan oyuna girdiğinde daha fazla katkı veren Umut Bulut oyuna girince yine görevini yaptı. Galatasaray baskıyı kurdu. Hakemler her maç birilerinin canını yakıyorlar. Bu sefer de Podolski'nin attığı golde kolla müdahaleyi göremediler. Deniz Çoban'ın özür dilemesi büyük bir cesaretti ama özür ile sorunlar çözülmüyor. 


Gençlerbirliği-Kayserispor maçında görülmemiş hakem skandalı yaşandı. Taçtan gelen topa ofsayt bayrağı çekiyor yardımcı. Güler misiniz? Ağlar mısınız? Devamında hakem yaptığı felaketi anlayıp orta sahaya koşmaya çalışıyor, o sırada gol oluyor, golü atan El Kebir 53 santim ofsaytte ve görmüyor aynı hakem. 5 değil, 10 değil, 20 değil, 53 santim. Komedi filmi gibi. Hamza Hazmaoğlu'nu tebrik ediyorum. ''Bu el golünü biz yeseydik canımız acırdı''dedi. Gerçekten öyle. 1-0'dan sonra Galatasaray uzun zaman sonra ilk defa maçı koparacak 2.golü Umut ile buldu ve maçı bitirdi.


Milli maç arasına galibiyetle girerek şu an için günü kurtardı Galatasaray. 3 kupalı bir takımın günü kurtarma derdi olmaması gerekiyordu. Maalesef yeni yönetim geldiğinden beri bu süreci yönetemedi. Fazla beklenti içine sokulup bu beklentiler boşa çıkınca tepkiler de fazla oldu. Bugün Sneijder'in sözleşme yenilemesi yüzleri güldürdü. Daha uzun bir süre bu büyük dünya yıldızını parçalı formayla izleyeceğiz inşallah. Ekim ayının 1.günü geldiği zaman Galatasaray Spor Kulübü'nün kuruluş yıldönümü kutlanır. Ali Sami Yen ve arkadaşlarının açtığı 110 sene önce açtığı bu yol Galatasaray'a ve kurucularına yakışan şekilde sonsuza kadar sürecektir.