Son zamanların en unutulmaz maçlarından birisi yaşandı Arena'da. Bu maçın unutulmaz olmasının nedeni keşke daha fazla futbolun güzelliği olsaydı diye düşünmeden edemiyor insan ama sonuçta hak edenin kazanması değerli ve önemliydi. Dün memleketim Eskişehir'den gelen beraberlik haberi büyük bir fırsatı Galatasaray'a getirmişti. İpleri tekrar eline almak ve şampiyonluk yolundaki küçük avantaja sahip olmak için Galatasaray'ın bir kez daha puan kaybına tahammülü yoktu. Bu ne kadar büyük bir motivasyon ise bir o kadar da stres demekti. Herkesin gerginliği çok belliydi.


Maç öncesi Hamza Hamzaoğlu'nun sahaya sürdüğü 11 elimize ulaşınca şaşırdım. Kazanmak zorunda olduğumuz ve kendi sahamızda oynadığımız bir müsabakada Sneijder cezalıyken takımın en hızlı kanat oyuncusu Yasin ve Bruma'nın maça yedek başlayacakları hiç aklımdan geçmemişti hafta boyunca. Hamza Hamzaoğlu'nun ilk geldiği dönemde gördüğümüz Burak'ın önünde Umut görüntüsüyle maça başlandı fakat buradan verim gelmeyince Emre Çolak serbest adam rolüne soyundu. Antep takımı zaten futbol adına çok nadir görüntüler sundu. 10.dakikada başladı kaleci Eray zaten zaman geçirmeye. Bu karışıklık içinde maça iyi başlayan Melo'nun devamında kopuk kopuk oynaması ve takım olarak pas temposunun yavaş olması kilidi çözmekte Galatasaray'ın zorlanması anlamına geldi. Ne zaman Emre Çolak oyunun yönünü değiştirse ataklar olgunlaştı ve sadece oyunu durdurabildiği kadar durdurup puan almaya gelmiş olan Gaziantepspor karşısında ilk yarı Emre, Selçuk, Burak üçlüüyle 3 net pozisyonun neticelenmemesiyle son buldu. Gol gelmemiş olmasına gidişat kötü değildi Galatasaray için.


2.yarıyı nasıl yorumlamam, nasıl bir değerlendirme yapmam gerektiğini çok samimi söylüyorum bilmiyorum. Sadece beraberlik için maça gelen takımları tabiki gördük dünyanın her yerinde. 11 kişi defans yapan takımları da gördük hatta bu tip takımların Avrupa şampiyonu olduklarını bile gördük( 2004 Yunanistan şampiyonluğu) fakat ben şahsen böyle bir şey ya az görmüşümdür hatırlamıyorumdur yada hiç görmemişimdir. 10.dakikada başlayan kalecinin zaman geçirme serüvenleri Hakem Mete Kalkavan tarafından karşılık görmeyince 2.yarı olay tamamen bir tiyatroya döndü. 1 değil,2 değil sürekli yerde Gaziantepspor takımı oyuncuları. Taçlar,autlar, fauller zahmet edilip atılırken vaziyet iyice çirkinleşmeye başladı. Gaziantep atayken ayakta olan Chibuile top bize geçince yerde. Galatasaray net pozisyona girmiş orada bile bir Antep oyuncusu yerde. Seyirci uğurlusu duyunca artık anlıyorduk ki bir oyuncu kesin yerde. Bu arada Galatasaray maç oynamaya çalışırken taraftar daha fazla dayanamadı, oyuna müdahale etti ve''Yasin''sesleri duyuldu tribünlerden. Hamza Hoca fazla beklemeden Yasin'i Olcan'ın yerine sahaya sürdü. Galatasaray taraftarı pek böyle sahaya müdahale eden bir görüntü çizmez ama insanlar bu kendini mecbur gördüler sanıyorum. Hamza Hamzaoğlu için kendi adına skor dışında güzel bir gece olmasa gerek! Hiçbir antrenörün ne olursa olsun taraftar baskısıyla oyuncu değiştirme noktasına gelmemesi gerekir.

Yasin'in girişiyle kurmuş olduğu baskıyı iyice arttıran takımımız anasının ak sütü gibi hakettiği golü o kadar gol kaçtıktan sonra nihayet 85'te bir duran top ile stoper Hakan Balta'nın kafa vuruşu sonucu buldu. Gerçekten çok önemli bir gol hem şampiyonluk yarışında Galatasaray kritik bir gol attı hemde bu garip futbol anlayışı amacına ulaşamadı. Adrenalin seviyesi çok yüksek olan bu maçta oyuncularla birlikte hem gösterdikleri sabır hemde Yasin'in oyuna girmesini sağlamasıyla taraftarın da bu galibiyette büyük payı olduğunu söylemeliyiz.