Galatasaray çok enteresan bir takım. Rodrigues oyuna girene kadar anadolu takımından farksız bir görüntü vardı sahada. Ne kadar eksik oyuncu olursa olsun sadece bir cılız kafa vuruşı dışında koca ilk yarı geçti. Çok büyük eleştirilerin gündeme gelmesi beklenirken üç gün önce takıma katılan Rodrigues’in Sabri’yi topla buluşturması 3 puanı getirdi. Şu ana kadar şanslı bir sezon geçiyor diye önceki zamanlarda yine düşünmüştük.  Kazanırken daha dikkatli olmak çok önemli. İşi şansa bırakmak her zaman tehlikeli.
 
 
Rakiplerin Galatasaray’a karşı yaptıkları analiz ve uygulamalar hiç değişmiyor. Sağ ve sol beklerin arkasına sarkarak yapılan ortalalar banko gol pozisyonu. Daha ilginci bu organizasyonu herkesin çok rahat yapması. Osmanlıspor maçında sağ bek Vrsajevic vardı dün ise Konyaspor’un sağ beki Skubic çıktı. Dönüyorsunuz Fenerbahçe maçına hayatının futbolunu Alper Potuk oynamıştı sağ açıktan.  Josue’nin zayıf kafa vuruşu bir kez daha Galatasaray futbolcusu olmadığını gösterdi. Başka atak yok zaten ilk yarıda. Konyaspor baskılı oyununu üretime çevirebilseydi şu anda bambaşka konuşmalar, yazışmalar yapılıyor olacaktı. Burak Yılmaz ve Umut Bulut varken en büyük sıkıntımız ileride topun kalmamasıydı. Eren bu sorunu çözemedi ve çözecek tip oyuncu olmadığını gösteriyor. Orta sahada bütün yük De Jonk’a binince maçı kontrol etmek çok güç. Linnes’in sağ bek önünde Sabri’nin oynaması olumlu bir gelişme. Gol attığı için söylemiyorum. Hem Sabri’nin savunma zaafı gözükmemiş oluyor hemde enerjisinden yararlanma şansı oluyor.
 
 
Rodrigues ilaç gibi geldi takıma. Harry Kewell’ı anımsattı. Girer girmez gol atmıştı Kewell gol attı, Rodrigues assist yaptı. Biri Harry, diğeri Garry. İlk topu kaleci kurtarınca asist yazılmadı ama o pası verdi sonuçta. Skor avantajını yakaladıktan sonra Carole’un çok kötü oyunu sebebiyle Hakan Balta’yı sol beke çekmesini bekledik Riekerink Bey’den ancak aynı kadro devam etti. Bir kanatta Rodrigıes bir kanatta Bruma olacağı zaman Galatasaray’ın öne geçince farkı bir anda 3’e 4’e çıkardığını görürsek şaşırmayalım. Konyaspor’un bir kişi eksik kalması açıkçası hakemin maç boyu gösterdiği tutumun sonucu oldu. Her pozisyona faul düdüğü çaldığınız zaman maçın dengesini sağlamak mümkün olmuyor. Galatasaray aleyhine çaldığı çok saçma düdükler de var. Özellikle De Jong aleyhine bir faul çaldı. Orada çaldığı faul kırmızı kart öncesi De Jong lehine çaldığı faul kadar saçmaydı. Başka örnekler de bolca var. Podolski’nin kondisyon durumunu bilmiyoruz. Son dakikalarda girdi ancak daha erken girebilirdi. Fire vermeden bu maçı geçmek piyango gibi oldu.
 
 
Muslera’ya ayrı paragraf açmak lazım. Kırık parmakla ve 4 parmaklı eldivenle sahaya çıktı.  Sezon sonunda tarihe geçecek bir görüntü ortaya çıkabilir. Galatasaray’ı gerçekten çok seviyor. Başka pozisyonlarda oynayan bir oyuncu için elindeki kırık parmakla oynamak belki çok sorun olmaz ama kalecinin bu fedakarlığı yapması takdir edilesi. Herkese örnek olmasını dileriz.