Hem zorlu Mersin deplasmanından çıkarılan 3 puan hemde rakiplerin puan kaybı Galatasaray'ın avantajını arttırmıştı. Artık 9 puan zorunlu değil, 7 puan şampiyonluk için yeterliydi Sarı Kırmızı tarafında. Bu pozisyona rağmen raahatladığımız söylenemezdi çünkü hala tek maça bakan bir puan farkı söz konusuydu. Bu hafta oynanan Gençlerbirliği maçı sadece bu haftayı değil gelecek haftaki derbiyi de etkileyecek bir mücadele olarak gözükmekteydi. Maç kaybı kredisi kesinlikle yoktu tabiki ama beraberlik halinde mesela tamamen Beşiktaş Derbisi stratejisi değişecekti. Bu koşullar altında yine çıkan ilk 11'in tartışması uzun oldu. Emre Çolak Mersin'deki davranışı sebebiyle kadro dışıydı. Onun dışında sağ açıkta Hamit, Bruma ve Olcan alternatifleri varken yine Umut piyangodan çıktı.


Maç başı dizilişi Hamza Hamzaoğlu'nun ilk geldiği gibiydi. En önde Umut, solda Sneijder ve forvet arkasında Burak. Burada ortaya büyük bir problem çıktı. Şöyle ki; Yasin'in olduğu kanat dışında orjini kanat olan oyuncu yoktu dolayısıyla Yasin hangi kanada geçerse diğer taraf aksadığı için tek kanat oynar gibi oldu Galatasaray. Sene başından beri bu sorunu giderebildiğimizi söylemek mümkün değil. Gençlerbirliği takımı ise tamamen başa baş oynama isteğinde olmasının yanında El Kabir gibi, Hleb gibi, Gosso gibi bu düşünceyi doğrulayacak oyunculara da sahip. Hatta Peetrovic bile kaleyi görünce tehlikeli oluyor dün olduğu şekilde. Hemen Umut sağa, Sneijder ortaya Yasin sola düzeni gelince rus ruleti gibi başlayan maç Galatasaray ağırlıklı oynanmaya başladı. Tamamen büyük bir oyun üstünlüğü olmasa bile ilk yarı 3 net pozisyonla bitti. Yasin, Burak ve Umut. Selçuk'un sakatlığı can sıkıcı ancak Hamit bu eksiği bize açıkçası çıkana kadar yaşatmadı.


Son 45 dakikaya da tam beklenen baskıyla giremesek bile geçen maçlardaki sabretme tecrübesi çok işe yaradı. Zaman geçtikçe pozisyonlar zaten yakalandı fakat özellikle Umut'un kaçırdığı gol aynı Stancu pozisyonu gibi adeta şaka gibiydi. Bu arada Umut'a yapılan net penaltı ve rakibine çıkmayan kırmızı kart maçın seyrini direk etkiledi. Gol kokusu geliyordu ama Sneijder'in bir sahne alan sonra bir anda durgun hali ilginçti. Çok rahat gol yapabileceği 2 pozisyonu yapamaması sonrasında yine ustaca gibi gol attı. O golde bile kalecide bir şey arıyorlar. Rakibinin bacak arasından geçirilmiş ve kaleciyi ters ayakta yakalanmış bir gol kalitesi görülmek istenmiyor sanıyorum. Orada Sabri'nin ortasının yanında Burak'ın üstlendiği pivot santrafor görevi çok başarılı. Galibiyet golü devamında tabiki koruma düşüncesi yerleşiyor kafaya. Buna rağmen 2.gol şansları geldi. Yasin hangi kanada geçse etkili oldu ama Umut hiç gününde değildi. Arka direkte boş kaldığı pozisyonda o kadar özgüven kaybı yaşadı ki ortaya indirmeyi tercih etti. Gençlerbirliği ise 2 oyuncu birden değiştirerek tüm kozlarını oynadı. Maç bitti diye bakarken Sinan ile Semih anlaşması pahalıya mal olabilirdi. Sinan bu kadar strese rağmen süper oynadığı maçta iyiki o şansızlığı yaşamadı. Stancu tıpkı Kadıköy'de Erciyes oyuncusu Vleminckx'in yaptığı gibi, tıpkı Ankara'da Gaziantep oyuncusu Erdem gibi topu ağlarla buluşturamadı. O günlerde bu pozisyonları konuşmayanlar yine bugünkü pozisyonu malzeme yaptılar! Nihayetinde haklı bir 3 puanı aldı Galatasaray.


''1 0 olsun bizim olsun''klişesi ne kadar kalp sağlığını zorlasa da şampiyonluk yolunda artık bu klişe çok önemli ve son 2 haftaya bizi taşıdı. 17 Mayıs UEFA Kupası Destanının 15.senesine bu galibiyetle girmek ayrıca sevindirici. Bu mutluluğun sene sonunda mutlu sonla sürmesi dileğiyle.