Başın öne eğilmesin

Abone Ol

Karışık duygular yaşıyoruz. Galatasaray’ın yıllar sonra tekrar dünya devi bir takımla böyle kapışmasının verdiği mutluluk ve turun ucu ucuna kaçmasının üzüntüsü beraber oldu. 18 Mart öncesi, Çanakkale kahramanlarımıza çok güzel bir selam gönderebilirdik, olmadı. Tüm şehit ve gazilerimizi saygıyla selamlıyoruz. Biz çok güzel maçlar yaşadık ama yeni nesil maalesef o duygulardan uzak. Onların da ilk kez göreceği büyük bir galibiyete çok az kalmıştı. Maçı görünce gerçekten düşünüyor insan. Yapabilirdik.

Karşılıklı gol pozisyonları ile başlayan maç, bizim ilk golü atmamızla güzel bir rüyaya dönüştü. İlk maçta da konuştuğumuz gibi, santrafor noktasında bir üst seviyeye çıkmamız gerekiyordu bu tur için. Gomis maalesef çok geriye gitmiş. Yapmak istediği şeyleri yapamıyor. Bu nedenle 1-0’dan sonra topu tutamadık, rakibin baskısını kıramadık. Zaten ne zaman Barcelona’ya atak devamlılığı verdik, gol oldu o ataklar. Genel anlamda başarılıydık. Bu kalite farkı ile anca bu kadar baş edebilirsiniz. İçeriye 1-1 girmek önemliydi. Yenik duruma düşmeden maalesef 45- 60 arasını geçiremedik. Taraftar desteği ile birlikte, final bölümüne skor olarak oyuna ortak giremedik. Çok farklı bir senaryo olabilirdi. 2-1’den sonra bile Kerem ile biri net, diğeri de net olmaya adam pozisyon bulduk. Barcelona’nın direkten dönen topları var ama birisi zaten kaybedecek bir şeyimiz hiç yokken oldu. Torrent Hoca’nın oyuna hamleleri de olabilecek en iyi şekildeydi. Morutan hamlesi işe de yaradı. Halil bu seviyeler için çok yetersiz kaldı. Barcelona’ya çok ters gelecek özellkleri var fakat oyunun içine girmekte çekingen kaldı Halil. Keşke maç başlangıç tercihi Gomis değil de Mohamed olsaydı. Sanıyorum Hoca, Mohamed’in üst üste iki maç oynamasından endişe etti ve Gomis’in fiziğine güvendi. ‘’ Başın öne eğilmesin’’ şarkısının tam oturduğu bir maçtı. Herkese helal olsun.

{ "vars": { "account": "UA-10790637-3" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }