Barcelona'daki temsilcimiz Arda Turan,  Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Arman'a verdiği röportajda ilginç ifadeler kullandı. Milli futbolcunun söylediklerinden satırbaşları şöyle...
"Neyin hayalini kurduysam gerçek oldu. Ama tabii bu başarı gökten zembille inmedi. Çalıştım, emek verdim. Şu anda dünyanın en iyi takımlarından birinde oynamanın keyfini sürüyorum. Üzerinde Arda formasıyla top oynayan bir küçüğü görmenin verdiği manevi tatmin, anlatılır gibi değil. Doğru bir rol model olmak istiyorum.

Benim açımdan kalması en zor yer Atletico Madrid’di. Bugün daha az baskı var. Yarın öbür gün Barcelona’dan ayrılsam, kariyerimi en üst seviyede bırakmış olacağım. Başardım yani. Artık kimseye bir şey ispatlamak zorunda değilim. 

"Galatasaray'da bana yapmadıklarını bırakmadılar"

Türk insanı bu yetenekte ama doğru yönlendirmek gerekiyor. Mesela Galatasaray’da oynarken bana yapmadıklarını bırakmadılar. İzin günümde istediğim yerde, istediğim kişiyle gezemeyecek miyim? Türkiye’de böyle saçma kısıtlamalar var. 21 yaşında bazı fikirlerini söylediğinde, “Çok konuşuyor! Her şeyi biliyor! Ukala!” oluyor. Başarmanı istemiyor, saygı duymuyorlar. Avrupa’da doğru bir şey söylüyorsan, insanlar sana saygı duyuyor.

18 yaşında cebinde 500 bin doları olan, evini, Porsche’sini almış, bir anda şöhretin tepesine çıkmış bir çocuktan ne bekleyebilirsiniz? Tabii ki hata yapacak. Ben de yaptım. Ama kötü niyetli değildim. Heyecanlıydım, çömezdim ve sonradan görmeydim. 

Futbolcuların çoğu fazla maç izlemez. Ben izlerim. Mesela 30 metreden kaleye şut atmam. Çünkü iyi şut atamadığımı biliyorum. Hiçbir zaman rakibin sağından atıp, solundan geçmeye çalışmam. Çünkü süratime o kadar güvenmiyorum. Hep topu kaybetmemek üzere kısa çalımlar ve paslar atarım.

"Beckham'ı örnek aldım"

Bazı komplekslerini de yenmeli insan. Bu dünyada en iyi giyinen futbolcu kim mesela? David Beckham mı? Nasıl giyiniyor, n’apıyor, hangi saati takıyor, açıp bakarım abi! Evet aynı giyinemem belki, fiziksel farklılıklarım da var ama ona yakın giyinirim. Taklit etme ama örnek al! Bunda çekinecek bir şey yok. 

Sanatçılıkta bile torpil olabilir ama futbolculukta olmaz. Her şeyi yeteneğe bağlamak da doğru değil. Çalışacaksın. Sürekli kendimi çalışıyorum ben. Haddimi bilerek buralara geldim. 

Burada Messi’yi bile kimse çekmez. Madrid’de Ronaldo’yu Irina’yla çekmiyorlardı, düşün. Türkiye’de delirdiğim başka şey de köşe yazarlarının hâkim olmadıkları konular hakkında yorum yapıp, yazı yazmaları, bilmedikleri şey hakkında sekiz tane yazı yazıyorlar.

"İyi ki gitmişim"

22-23 yaşında genç bir adam, yurtdışına gidince hayatıyla ilgili risk alıyor. Ki ben, Galatasaray’da ne olursa olsun, konuştuğumuz bütün olumsuzluklara rağmen prens gibiydim. Ama hayallerim büyüktü, 'Bir gün Barcelona’da oynar mıyım? Yapabilir miyim?' diyordum. O yüzden gittim. Şimdi dönüp bakıyorum da iyi ki hayallerimin peşinden gitmişim. 

Hayalim futbolu üst seviyedeyken bırakmak. Fiziken tam düşmeden. O da 35’ler filan. Sonrasında ne yapacağımı zaman gösterecek. Belki federasyon başkanlığı, belki kulüp başkanlığı, belki de Galatasaray’a sportif direktörlük. Türk futbol tarihinin özel oyuncularından biri olarak algılanıyorsam, o zaman bu işin yöneticilik kısmında da genç oyuncuların yetişmesi için uğraşmalıyım diye düşünüyorum. 

"Kılıçdaroğlu'nu da karşılarım"

Hiçbir büyüğüme saygıda kusur etmem. Bu arada, ben sporcuyum. Herkese eşit mesafede duruyorum. Eğer bir gün Kemal Kılıçdaroğlu, bu ülkenin başbakanı olur ve soyunma odasına gelirse, Erdoğan’a gösterdiğim saygıyı ona da gösteririm. Benim için herkes aynı. Ben hayatta kimseye biat etmedim.

Kendimi saat alarak ödüllendiriyorum. 36 tane saatim var. Onlar benim oyuncaklarım. Eve gelip pijamalarımı giyince Bayrampaşalı Arda’yım!"