Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Çeşme'de yaşanan kavgaya ilişkin basın toplantısı düzenliyor.

İstanbul Levent'te bulunan bir otelde basının karşısına çıkan Terim, şu ifadeleri kullandı:

"Neden hemen konuşmadım. 15-16 Temmuz gündemi bildiğiniz gibi çok özel. Böyle önemli bir gündemi işgal etmek istemedim. Arkasından da hiç konuşmama kararı aldı. Ancak ben konuşmadıkça dedikodular, yalanlar artmaya başlayınca kararımı değiştirdim. Benim için vatanım, bayrağım, Galatasaray önemli bir değerdir. Son olarak da ailem, vazgeçilmezimdir. Laf söyletmem. Burada da ailesini savunan bir baba olduğumu düşünüyorum. Ahmet'in ablasına yapılan bir taciz vardı. Bu durum birkaç aydır devam ediyormuş, keşke daha önce haberim olsaydı. O gün de sofrada bu konu açıldı. Olayı öğrenince ben de dedim ki 'Ben bu insanı atnıyorum bir arayayım.' Demek ki tanıdığımı zannediyormuşum. Telefonu açtım, karşımdam edepsiz bir teklif aldım. Ben de bu edepsiz teklife icabet ettim. İşim bitince de çıkıp gittim yaptığım bu."

"Türkiye Futbol Federasyonu'yla ne alakası var?"

"Bu benim aile babası olarak yaptığım hareket. Benim damadımın ablasına yapılmış bir tacize sessiz mi kalacaktım? Bu olayın Türkiye Futbol Federasyonu'yla ne alakası var? Siz de hepiniz her gün trafikte, sokakta kavga ediyorsunuz. Ailenizle gittiğinizde birisi rahatsız etti ve siz de karşılık verdiniz, böyle bir durum yaşadığınızda, 'Gazeteci insanlara saldırdı' mı oluyor? Ben bu toplantıyı neden federasyonun tesislerinde yapmıyorum? Çünkü konuyla bir alakası yok. Bu olayı, milli takım görevindeyken, sahada, antrenmanda, kampta yapmadım."

"Burnum kırılsa söylerim"

"Gelelim yalanlara. Biliyorsunuz ne yaşanırsa ben gelip sizinle konuşurum. 'Burnu kırıldı' diye bir haber çıktı. Çok şükür 63 senedir öyle bir durum olmadı. Bir diğer konu, ben orayı basmışım. Ali Dürüst'le konuştum, bana 'Sen oraya 20 kişiyle filan gittin zannettim' dedi. Ben telefonla konuştum, pantolonumu giyip tek başıma yola çıktım. O sırada iki evladım da benimle gelmek istedi. Bir de şöförüm vardı. 'Koruması' diyorlar. Yahu bu kadar senedir benim ne zaman korumam olduğunu gördünüz? Ben oraya bir ailenin reisi olarak 2 evladımla birlikte gittim, gitmeliydim yine giderim de. Ne basması? Sorun çözmeye gittim."

"Yine yaparım"

"Tekrar tekrar söylüyorum. Aileme, ailemin yakınlarına laf ettirmem. Böyle bir durum tekrar olursa yine yaparım. Babasını kaybetmiş, kaybedince bana emanet edilmiş bir kadın, damadımın ablası. Siz olsaydınız ne yapardınız? "

"Çok üzgünüm"

"Ancak işin bir tarafı da var ki, çok üzgünüm. Keşke böyle bir şey olmasaydı Memnun musun? Hayır. Adımın böyle biriyle anılmasından hiç memnun değilim. Bu fotoğrafta yer almaktan memnun değilim.  Ben her gün evden 'Allah'ım, ne olur beni şeytana uyduma' diye çıkarım. Ne yapalım, oldu. Çok üzgünüm. Yol süresince çok arayan eden, 'gitmene gerek yok' diyenler de oldu. Ben çözüm için tanıdığım birini aradım. Telefonda beklemediğim sözler olunca edepsizden, artık o noktadan sonra beni kimse ikna edemez."