Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim, Milliyet Gazetesi'nden Şansal Büyüka'ya konuştu. Süper Lig'in ne zaman başlayacağı belirsizliğini korurken Fatih Terim'den sürpriz öneri geldi.

6 haftalık hazırlık sürecinin gerektiğini belirten Terim, şu ifadeleri kullandı; ''Biz normal sezonlara başlarken, bu bütün takımlar için geçerli, 6 haftalık (1.5 ay) hazırlık süreci geçiririz. Güç, kuvvet, ağırlık, çabukluk, futbolun bütün bilimsel ve fiziksel değerlerini uygularız. Sonra da zayıf takımlardan başlayarak, güçlülere doğru giden hazırlık maçları oynarız. En az 25-28 gün lazım. Hadi biraz daha fedakârlık yapalım, 3 hafta kesin lazım... 5-10 gün asla olmaz. Çabuk dönme adına hızlandırılmış yöntemlerle bilimsel, fiziksel, teknik verileri harmanlayarak hazırlanacağız. Her şeyi çabuk düşünüp çabuk yapacağız. Her şeyi 3-4 haftaya sığdırmaya çalışacağız.

''Öyle evde koşu bandı falan olmaz''
Herkes kendini mevcut şartlara göre en iyi şekilde hazırlayacak. Buna rağmen garantisi yok. İstenmeyen, bizim dışımızda gelişen bir rötar bu. Öyle evde koşu bandı falan olmaz. Futbolcuya saha lazım, top lazım. En az kayıpla işi bitireceğiz. Mevcut şartlarda en idealini yapmaya çalışacağız. Her şeyi iyi yaptık diyelim, gene de psikolojik rahatsızlık var.

''Bahane üretmek yok, asla şikayet yok''
Bu zorunlu tatil süreci uzarsa, hazırlık dönemi de uzar. Bundan kaçış yok. Bilimsel, fiziksel veriler ve gerçekler bunu söylüyor. Hızlandırılmış yöntemlerle ne kadar iyi hazırlanırsanız hazırlanın, futbolcular için kas, kasık, adale, lif sakatlıkları gibi büyük bir tehlike, büyük bir risk yok mu?Elbette var. Zaten bunun garantisi yok. Şartlar böyle. Futbol ailesinin içinde kim varsa, itiraz yok, bahane üretmek yok, asla şikayet yok. Öyle -bi dakika, hop ne oluyor- deme zamanı değil. Çıkıp oynayacağız. Mevcut şartlarda en iyisini yapmaya çalışacağız. Hiç dilemem, hiç istemem ama sakatlanan da sakatlanacak. Yapacak bir şey yok.

''Benim önerim farklı''
Birkaç fikri hazırda tutmalıyız. Bu işin ideali yok. Mevcut şartlar en ideali. Hepimiz uyacağız. Devlet ne diyor, bakanlık ne diyor, Bilim Kurulu ne diyor, TFF ne düşünüyor? Bunlara uymak ve dikkate almak zorundayız. Çarşamba-pazar olabilir. Karşı değilim. Ama benim önerim farklı. Madem bir takım haftada iki maç oynayacak, ilk maçlar pazartesi-salı-çarşamba oynansın. İkinci maçlar cuma-cumartesi-pazar yapılsın. İlk maçını pazartesi oynayan takım, ikinci maçını cuma, salı günü oynayan takım cumartesi, çarşamba oynayan takım pazar günü ikinci maçlarını yapsınlar. Böylece her takım haftada iki maçını oynamış olur ve arada üç gün nefes alma ve yeni maçına mümkün olduğunca hazırlanma şansını bulur.

''Ben kampı kaldırmayı düşünüyorum''
Baştan beri söylüyorum. Asla şikayet etme şansımız yok. Şartlar böyle. İtiraz etmeden, “öf-pöf” demeden oynayacağız. Bu kısa sürelerde deplasmana gitme sıkıntı olur mu, elbette biraz olur, ona da katlanacağız. Ben kampı kaldırmayı düşünüyorum. Zaten son maçlarda takımı kampa almadım. Deplasmana da maç günü gitmek niyetindeyim. Mevsim yaz. Hava muhalefeti olmaz, uçakta rötar olmaz. Türkiye’nin en uzak yeri 1-1.5 saat. Gidersin, maçını oynarsın, dönersin. Bu size zaman da kazandırır.

''Maçlar bir merkezde oynanabilir''
Seyirci olmayacaksa, maçlar bir merkezde oynanabilir. Bu mantıklı. Oynayan her yerde kazanır. Aslında gelir kaybı çok fazla. Seyircisiz oynanmaz ama başka çare yoksa, yapacak bir şey de yok. Seyirci olmadığına göre tarafsız sahaya kimse bir şey demez. Maçlar bir merkezde oynanacaksa, o merkezde, o ilde birden fazla sahanın olması gerekiyor. Bu mutlaka dikkate alınmalı.''

MSN.com