Galatasaray'ın UEFA Kupası ve Süper Kupa'yı kaldırdığı kadronun önemli isimlerinden biri olan Gheorghe Hagi, Habertürk'e verdiği röportajda Sarı-Kırmızılı takımla ilgili değerlendirmeler yaptı.

Galatasaray'ın UEFA ile yaşadığı sıkıntıyla ilgili konuşan teknik adam, "Benzer durumu Barcelona da yaşadı. Bana göre bu sıkıntı geçici. Çünkü G.Saray çok büyük bir kulüptür. Sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da bu şekildedir. İsmi yeter. Uzun vadede kulübü etkileyeceğini kesinlikle düşünmüyorum. Önemli olan kulübün stratejisi, gücü, teknik projeleri ve hedefleridir. G.Saray’ın ismi o kadar büyük ki böyle bir olaydan asla yaralanmaz ve etkilenmez" ifadelerini kullandı.

"Artık değiştim"

Daha önce sarfettiği "G.Saray ne zaman zorda olsa beni beni çağırıyor. İşler iyi iken çağırmıyor" sözleri hatırlatılan ve tekrar teklif gelmesi halinde Galatasaray'ın başına geçmek isteyip istemeyeceği sorulan Hagi şu yanıtı verdi:

"Bu durum artık eskide kaldı. Ben de daha gençtim. Şu anda ise çok daha büyük tecrübeye sahibim. Artık değiştim. Geçmişte o dönemlerde sadece gönlümden geçene göre hareket ediyordum. Sadece duygusal düşünüyordum. Şu anda ise durum öyle değil. Bir proje inşa ediyorum. Artık sadece yüreğimle hareket etmiyorum. Sadece duygusal düşünmüyorum. Ben de belli bir yaşa geldim ve belli bir tecrübeye sahip oldum. Kendimi iyi ve güçlü hissediyorum. Yapabileceklerimin farkındayım. Kim bilir önümüzdeki sezonlarda G.Saray ile Avrupa kupalarında karşılaşabiliriz."

"Belki bir Türkiye Milli Takımı'nın başına geçerim"

Bir gün Galatasaray'da teknik adam olarak şampiyonluk yaşama hayali olup olmadığı sorulan tecrübeli çalıştırıcı, "Bu hayal sadece bende değil başkalarında da olmalı. Yine mi burada gönlümüzü dinleyip mi konuşacağız? (gülüyor) Son 5 yılda kendimi çok geliştirdim. Artık kulübün nasıl yönetileceğini, maçların nasıl kazanılacağını daha iyi biliyorum. Kazanmayı artık çok iyi biliyorum. Benim de rüyalarım, hayallerim var ama tabi ki şampiyon olacaksın. Eğer böyle bir hedef olmazsa bu işe hiç başlama. Belki gün gelir Türk Milli Takımı’nın başına geçerim. Belli olmaz. Neden olmasın. Ben teknik direktör olarak iyi olursam, başarılı olursam beni de arayabilirler belki. Ama ben kapılara çalmam. Başkaları gelip benim kapımı çalsın."

"Fatih Hoca tarih yazdı"

Futbolculuk döneminde birlikte çalıştığı Fatih Terim'in o dönemiyle şu andaki dönemini karşılaştıran Hagi şu ifadeleri kullandı:

"Fatih Hoca, hep olağanüstü işler yaptı. Belki benim dönemime göre insan olarak değişti ama bana göre Türkiye’nin en iyisi. 2000’deki performansın başlangıcında bulunan, adımı atan isim Fatih Hoca’dır. Tarih yazdı. Bize olağanüstü davrandı. Yabancıları yakınlaştırdı kendine. İçimizdeki olan en iyiyi ortaya çıkardı. Futbolcuyu görür ve onu en verimli hale getirir. Mantalitesi hep kazanmaktır."

"Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında bir yarış olur"

Spor Toto Süper Lig'de şampiyonluk yarışıyla ilgili düşünceleri de sorulan Rumen teknik adam, "Şampiyonluk hakkında çok fazla yorum yapamıyorum. Çünkü daha uzun haftalar var. Beşiktaş’ın kadrosunu gördüm, çok iyi bir kadroya sahipler. Fenerbahçe her zaman şampiyonluk mücadelesi veren bir takım. Galatasaray biraz uzak kaldı. Sezon sonuna kadar Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında bir yarış olur gibi görünüyor" dedi.

"Ben hiçbir zaman saha dışında konuşmadım"

Türkiye'den ayrıldıktan sonra birçok futbolcuyla kıyaslandığı hatırlatılan Hagi, "Benim en önemli özelliğim hırsımdı. En güçlü tarafım buydu. Çünkü futbolda her zaman sahada konuşursun. Ben hiçbir zaman saha dışında konuşmadım. Türk halkı bunu çok iyi biliyor. Hep sahadaki işlerimi gördüler. Dünyada her zaman 10 numaralar olacaktır. Benim takımımda 3 tane var. Ama 9 numaram yok. Ve en fazla gol atan takım olduk bu şekilde" yorumunu yaptı.

"Arda'yla birlikte çok acılar çektik"

Barcelona forması giyen Arda Turan'la ilgili de düşüncelerini açıklayan Hagi, özellikle 2010-11 sezonunda teknik direktör olarak Galatasaray'ın başında olduğu döneme atıfta bulunarak şöyle konuştu:

"Arda için o kadar mutluyum ki inanılmaz. Futbolu seven bir oyuncu. İyi çalışan, hem saygılı hem saygı duyulan bir çocuk. Ben onu ilk 17-18 yaşında gördüğümde futbol vizyonu çok iyiydi. Çok akıllıydı ve antrenman yapmayı çok severdi. Kişiliği gerçekten çok büyüktü. Çalışmayı çok sevdiği için bu noktaya geldi. Zaten akıllı ve yetenekli bir oyuncuydu. Sahaya girdiğinde her zaman kendini belli eder. Onun için kendini yurt dışında bu kadar gösterebildi. Gerçekten çok seviniyorum onun için, o dönemde birlikte çok acılar çektik!"