Galatasaray Dergisi'nin ocak ayı sayısına röportaj veren Hamzaoğlu,  çocukluk döneminde Fenerbahçeli olduğunu belirterek, şunları kaydetti: 

"Aslında ben çocukluğumda Fenerbahçeliydim. Ama profesyonel yaşantı  başlayınca o duygu azalıyor, kendi takımınızla oynadığınız maçlara  odaklanıyorsunuz. Nerede oynuyorsanız, kalbiniz orası için atıyor. Buraya  transfer olacağım zaman da Yunanistan'daki Akdeniz Oyunları'ndan dönüşte Yurdeşen  (Karahasan) Ağabey marinada bir yata götürdü bizi, kaleci Altay'la beraber. Orada  hangi takımlı olduğumuzu sordu, 'Ben Fenerbahçeliyim' dedim. Kaleci Altay da  Galatasaraylı olduğunu söyledi. Uçakla dönüyoruz, Altay'a 'Sen gidersin ama benim  işim olmaz, ben gelemem' dedim. Ben buraya geldim, kaleci Altay da Fenerbahçe'ye  gitti bir sene sonra." 

Galatasaray'dan ayrıldığı dönemde Fenerbahçe'den transfer teklifi  aldığını belirten Hamzaoğlu, şu ifadeleri kullandı: 

"Sayın Ali Şen anlaşamadığımız günün gecesinde aradı beni, 'Hamza gel  hemen ben sana iki katını vereyim' dedi ama ben Galatasaray'da Hamza olduğumu,  şartlarımı son ana kadar burada zorlamak istediğimi söyledim ve teşekkür ettim. O  da anlaşamazsam aramamı istedi. Bu süreç transferin son gününe kadar sürdü. O  arada İstanbulspor çok istiyordu, onlar haber gönderdi. Leo Beenhakker gelmişti  İstanbul'a. Sol bek ihtiyacı oluşmuş, bütün Türkiye'deki sol kanat oyuncularını  izlemiş kasetlerden, beni istemiş. Onun gibi bir hocayla çalışmak da benim için  önemliydi. Ama yine de ben son gün, son dakikaya kadar bekledim, hiç kimse bana  'Hamza gel, anlaşalım, şuraya bir imza atalım sen bu durumda kalma' demedi. Son  gün de gittim ben." 

"Avrupa'da Galatasaray'ın imajı çok olumlu yönde ilerleyecek" 

Hamza Hamzaoğlu, Galatasaray'da neleri değiştirmek istediğiyle ilgili  bir soru üzerine, şunları aktardı: 

"İmaj anlamında, Galatasaray dediğiniz zaman bir görüntü çıkacak  ortaya. Nasıl ki şimdi Akhisar Belediyespor sadece futbol oynamaya ve futbolu  güzelleştirmeye çalışan, taraftarı, oyuncusu ve teknik ekibiyle centilmenliği ön  planda tutan, yönetimiyle belli bir çizgiyi koruyan, oyuncularının saha içi ve  saha dışı davranışlarında belli bir ölçü olan, iş disiplinine bağlı bir yapı ise Galatasaray'ın da inşallah bu yapıya kavuşması çok kısa süre alacak ve inşallah  biz bu sesi Avrupa'ya taşıyacağız. Yani Avrupa'da artık Türk takımlarının, Türk  futbolcularının ve Galatasaray'ın imajı bence çok olumlu yönde ilerleyecek. Ümit  ediyorum bunları gerçekleştireceğiz." 

Galatasaray'ın başına geçtikten sonra sarı-kırmızılı ekibin  performansını artırmasını nasıl başardığının sorulması üzerine ise Hamzaoğlu,  şunları söyledi: 

"Araba aynı araba aslında baktığınızda, otobana çıkmış, gidecek ama el  freni çekili unutulmuş. Biz ona müdahale ettik sadece. Çocuklar üzerlerindeki  yükten, baskıdan kurtuldular. İlk geldiğimde de söyledim, ben sadece onların  burada mutlu olmaları için çalışacağım. Maç kaybedebiliriz, hiç önemli değil  benim için, hep söylüyorum onlara. Biz yine kazanırız. Biz Galatasarayız. Önemli  olan, biz bu işi yaparken keyif alalım. Keyif verelim taraftarımıza. Yeri  gelmişken, taraftarımıza büyük bir teşekkür borcumuz var. Arsenal maçında bize  verdikleri destek çok önemli bir dönüm noktasıydı bizim için. Biz orada 3-0  gerideyken sahada mücadele eden oyuncularımıza destek olmaları, onları alkışlamaları, bana burada bir şeylerin çok hızlı bir şekilde değişebileceğini  gösterdi. 

Biz bu camiada, bu bakış açısıyla çok daha güzel şeyler yapabiliriz.  Oyuncularımızı, bizim kazançlarımıza birer alet gibi görmeyelim. Onlar, saygın  insanlar, saygıyı hak eden insanlar; onlar bizi eğlendirmek için orada değiller,  bir iş yapıyorlar, insanlara güzel bir şey sunuyorlar, bizim de onlara destek  olmamız gerekiyor. Ancak acıyı, kötü günleri hep beraber paylaştığımızda  mutluluğu da birlikte yaşayabiliriz. Paylaşıldıkça da mutluluk daha da büyür." 

"Maliyeti yüksek transfer düşünmüyorum" 

Ara transfer döneminde takıma takviye yapıp yapmayacaklarının  sorulması üzerine ise Hamzaoğlu, şunları kaydetti: 

"Maliyeti yüksek transfer düşünmüyorum. Bizim kulübümüz özelinde  söylemiyorum, genel olarak futbolda hep 'biz kurtaracağız' diyenler zarar verip  gidiyor. Benim tek derdim var, ben zarar vermeyeyim. Ben zarar vermezsem zaten  Galatasaray büyük bir camia, bu zorluklardan zaman içinde bir şekilde kurtulur.  Dolaysıyla ben kulübe maliyetli transfer yapmayı düşünmüyorum. Öncelikle elimdeki  oyuncuları maksimum seviyede kullanmaya çalışacağım, gerekirse devre arasında  transfer yapmayabilirim. Kulübün menfaati bunu gerektirecekse, ben elimdeki  kadroyla bu işi yapabiliriz diye düşünüyorum. Çünkü elimde gerçekten birbirinden  çok farklı özelliklere sahip, değişik alanlarda kullanabileceğim oyunculardan  kurulu çok kaliteli bir kadro var. Hala oynatamadığım oyuncularım var. O yüzden  belki de hiç transfere bile ihtiyacımız olmayabilir." 

"Borca sokup şampiyon olacaksam, ben o şampiyonluğu istemem" 

Hamzaoğlu, Galatasaray'a sadece kendi başarısı için gelmediğini  vurgulayarak, "Galatasaray'a topyekün bakıyorum. Ben sadece kendi başarım için  gelmedim buraya. Kulübe ne verebileceğimi düşünüyorum" değerlendirmesinde  bulundu. 

Genç teknik adam, şöyle devam etti: 

"Beni bu göreve layık görenler, sağ olsunlar bir şeyler düşünerek  getirdiler. Ben de burada bilgimle, becerimle, icraatlarımla kulübe nasıl faydalı  olabilirim, bunun derdindeyim. Eğer kulübü milyonlarca dolar borca sokup şampiyon  olacaksam, ben o şampiyonluğu istemem, açık söylüyorum. Ben şampiyonluğun peşinde  değilim. Şampiyon olmayı çok arzuluyorum, çok istiyorum; ama bunu kulübüme zarar  vermeden başarmak zorundayım. Bunu yapabilirsem, o zaman kendimi başarılı addederim." 

Sneijder'le diyaloğu 

Hamzaoğlu, Galatasaray'daki ilk antrenmanında Hollandalı futbolcu  Wesley Sneijder'le ne konuştuklarının sorulması üzerine de şu ifadeleri kullandı: 

"Espriyle yaklaştım. 'Ben yönetimle konuştum, birazdan aşağıya  iniyorsun, bavulunu toplayıp gidiyorsun' dedim. Şöyle bir baktı, sonra güldük.  Şakalaştık yani. Aramızda bir sorun yoktu zaten. O an için onun da yaptığı  açıklama yanlıştı, ben de biraz ileri gittim. Benim amacım bir milli takım hocası  olarak onun söylediğine karşılık bizim oyuncularımızı korumaktı, ama ben zaten  onu tasdik ettim, 'Evet bizim oyuncularımız üç kere topu dürtmeden vermiyor ama  biz de onun için yabancı oyuncu getiriyoruz' diye. Ama bu sadece Sneijder ile  alakalı değil. Biz niye büyük paralar vererek transfer yapıyoruz yurt dışından?  İyi oldukları için. Bizim oyuncularımız o seviyeye gelemedikleri için. Yoksa aynı  seviyede olsak niye alalım dışarıdan? O anda Sneijder'in Dünya Kupası'na giderken  bu şekilde bir demeç vermesine kızmıştım aslında, ama orada ben de biraz ileriye  gittim tabi, bunu da daha önce söyledim. Çünkü benim düşüncem buraya gelen  yabancı oyuncularla ilgili genel bir söylemdi, bunu sadece Sneijder özelinde  söylemek istemedim." 

"Yabancı sınırlamasına karşıyım" 

Teknik direktör Hamzaoğlu, yabancı oyuncu sınırlamasına karşı olduğunu  vurgulayarak, şunları kaydetti: 

"Ben hep söylüyorum, sınırlamalara karşıyım. Siz ne kadar sınır  koyarsanız koyun, eğer insanlar bilinçli değilse o sınırları da mutlaka delecek  bir şeyler bulurlar. Bütün sınırları kaldıralım, insanlar bilinçliyse zaten  yanlış bir şey yapmazlar. Yabancı serbest kalsın ama ben takımıma ihtiyacım kadar yabancı alıyor ve kulübümün imkanlarını, takımımın dengelerini gözeterek bir  sınırda duruyorsam, ihtiyaçtan fazlasını almıyorsam sınırların hiçbir anlamı yok,  kalksın hepsi. Ama biz maalesef bu sınırlamaları kendimiz yaratıyoruz. İnsanlar  hak ettiği şekilde yönetiliyorlar. İlla bir sınır gerekiyor bize. Çünkü biz  sınırlarımızı bilemiyoruz."