İŞTE O YAZI:

Fatih Terim bir hocadan çok daha fazlası... Sıradan bir teknik direktör değil... “Antrenmanımı yaptırırım, maçımı oynarım, keyfime bakarım” anlayışında değil... Çalıştığı yere hakim, taraftara hakim, medyaya hakim bir teknik direktör, hatta önemli ve yürekli bir lider... Cesur, gözükara ve sınır tanımayan bir öfkeye sahip... Galatasaray’a devre arasında gelişi ile birlikte o kadar çok şey değişti ki...  İlk aklıma gelenleri sıralayayım:

  • Her maç “istifa” diye bağıran, ikiye-üçe ayrılan Galatasaray seyircisini “tam destek, full destek” anlayışında birleştirip coşkuya ve desteğe tavan yaptırdı. İlk icraatlarından biri olarak kaleci antrenörü Taffarel’i getirip, ligin ilk maçlarında dökülen Muslera’yı, ikinci yarının en iyilerinden birisi yaptı.
  • Futbolcuların alacağı tavan yapmıştı. Ya Ndiaye gibi çok önemli bir futbolcu satılacak ya da takımın bütün futbolcuları gözden çıkarılacaktı. Fatih Terim bir takımı kurtarmak uğruna, bir futbolcusunu feda etti. Her hocanın kolay kolay feda edemeyeceği bir futbolcusunu feda etti.
  • Ndiaye’nin gidişi, Fernando’nun uzun süreli sakatlığı ile orta sahanın “savunma timi” iflas etmişti. Dertlenmedi. Satılacak kulüp bulunamadığı için bir köşede bekletilen ve akla hayale gelmeyen Donk’tan yeni bir orta saha yarattı. Girerken ıslıklanan, çıkarken yuhalanan kaptan Selçuk İnan’ın prestijini, özgüvenini, apoletlerini geri verdi, yeniden kazandırdı. Nitekim Selçuk “yokluk” döneminde önemli işler yaptı.
  • Rodrigues, ligin ilk yarısının “bir görünen, bir kaybolan”, çok da ciddiye alınmayan oyuncusuydu. Ligin ikinci yarısında aynı Rodrigues’i rakiplerin korkulu rüyası kıvamına getirdi. Galatasaray’ın en fazla sıkıntı çektiği stoper bölgesi için Serdar Aziz’di, Maicon’du, Denayer’di derken, ciddi sıkıntılara rağmen iyi idare etti. Galatasaray’ı “duran toptan gol yeme kabusundan” kurtardı.
  • Arka arkaya son üç maçta penaltı kaçıran golcüsüne şampiyonluk maçında dördüncü penaltıyı attırmaktan çekinmedi. Galatasaray çok uzun süredir derbi galibiyetlerini unutmuştu. Fatih Terim geldi, Galatasaray bu kez derbi mağlubiyetlerini unuttu.
  • Fatih Terim’i “tapınma” noktasında sevenler de var, “nefret” noktasında kızanlar da... Zaten Fatih Terim hep “hedef” oldu, buna rağmen kendi “hedeflerinden” hiç vazgeçmedi. Hep söyledim, söylemeye devam ediyorum: Fatih Terim bir hocadan çok daha fazlası... Sevseniz de, sevmeseniz de gerçek bu...
  • Galatasaray’ın 21 lig şampiyonluğunun 7’si Fatih Terim’e ait... Yani üçte biri... Müthiş bir rekor... Geride kalan 14 şampiyonluğu paylaşan tam 10 hoca var. 9 sezon çalışıp, 7 sezonunda şampiyon olacaksınız. Dünyada eşi, benzeri var mı bilemiyorum.
  • Fatih Terim, şampiyonluk sonrası yaptığı konuşmada bir vefa örneği gösterdi, eski başkan ve yönetime teşekkür etti. Doğru yaptı. Bu takım, Dursun Özbek döneminde kuruldu, Fatih Hoca’yı takımın başına Özbek getirdi. Tudor, bütün büyük maçları deplasmanda oynamasına rağmen 1 puan geride bir takım teslim etti. Dönemin Sportif Direktörü Cenk Ergün, biri hariç istenen bütün futbolcuların transferini bitirdi. Emre Utkucan yönetimindeki scout ekibi hatasız bir transfer dönemini geride bıraktı. Gidenlerin arkasından sallamak tamam da, haklarını da teslim etmek gerekiyor.