Galatasaray Dergisi'ne açıklamalarda bulunan Hollandalı yıldızın röportajından satır başları ise şöyle;

Galatasaray’a transfer olduktan sonra, verdiğin bir röportajda, “Bir hedefi gerçekleştirdikten sonra her zaman bir sonraki adımı düşünmeye başlarım ben” demiştin. Şu ana kadar Galatasaray’daki hedeflerine ulaştın mı?

Buraya gelmeden önce Galatasaray’ın sadece Türkiye’de değil, dünyada tanınan bir ekip olduğunu biliyordum. O yüzden Galatasaray’ı seçtim. Burada olmaktan ve bu kulübü temsil etmekten dolayı çok mutluyum. Taraftarların bana verdikleri desteği görünce anlıyorum ki, doğru yerdeyim ve doğru bir karar vermişim. Yeni hedef konusunda şunu söyleyebilirim, şu an hedefi me ulaşmış durumdayım. Çünkü doğru bir yerde olmayı hedeflemiştim ve bunu başardım.

Bir yıldır Türkiye’desin. Türkiye’deki futbol ortamı için neler söylersin, seni en çok ne şaşırttı?

Açıkçası o kadar harika bir sene geçirdim ki bu ülkede, beni rahatsız eden hiçbir şey yok diyebilirim. Şampiyon olduk, Avrupa’da başarılı sonuçlar aldık. Zaten buraya gelmeden önce beklentilerim yüksekti. İyi bir stadımız ve muhteşem bir taraftarımız var. Tutkulu ve duygusal bir şekilde bu takım için yasayan bu insanların arasında olmaktan, yani bu ülkede yaşamaktan mutluyum. Arkanızdaki bu taraftar desteğiyle oynamak gerçekten büyük bir itici güç… Bu aynı zamanda bir futbolcu için çok keyif verici.

İstanbul’daki günlerin nasıl geçiyor. Trafikle aran nasıl?

Ben 16 milyonluk bir ülkeden geliyorum ki, bu rakam İstanbul’un nüfusu ile aynı… Trafikte olmaktan nefret ediyorum. Siz bununla yasamaya, günün her anı 40-45 dakika trafikte olmaya alışmışsınız. Açıkçası ben buna hiçbir zaman alışamam.

Futbola dönelim. Milli takımdan teknik direktörün Louis Van Gaal’in sana İngiltere’ye transfer olman yönünde tavsiyeleri olduğu haberleri çıktı. Bu haberler ne kadar doğru? Özellikle Manchester United’ın seninle ilgilendiği yönünde haberler çıkıyor, nasıl yorumluyorsun bu durumu?

Bu kesinlikle doğru değil. Van Gaal’in bana böyle bir tavsiyesi olmadı. Van Gaal’e “Galatasaray’a gidiyorum” dediğimde, bana aksi bir görüş belirtmemişti. Çünkü o da benimle aynı şeyi düşünüyordu. Şampiyonlar Ligi seviyesinde, iyi bir ekip olduğumuzu biliyor. O, bu kararı vermemde bana destek olan insanlardan bir tanesi.

Juventus’a attığın gol inanılmazdı. Vuruşu bir saniye önce ya da bir saniye sonra yapsan büyük ihtimalle gol olmayacaktı. Tam zamanında kaleye bakmadan yaptığı harika bir vuruş var. Pozisyonda gol atacağını hissetmiş miydin?

Maçtan önce gol atacağımı hissetmedim ancak maçı alacağımızı, onları yeneceğimizi hissettim. Zaten maç sırasında ben gol atar mıyım, atmaz mıyım diye düşünmem. Zaferi ve takımı düşünürüm. Kısacası, kişisel konuları geride bırakırım. Pozisyonlar ise çok ani gelişiyor, bir şeyleri düşünmeye fırsat yok. Elbette gol atmak önemli ama takıma ve galibiyetlere odaklanmak daha önemli...

Peki golü attığında ne hissettin?

Juventus'a attığım gol benim için çok özel.İnanılmaz bir deneyim ve heyecandı. Kulüp tarihi, takım arkadaşlarım, taraftarlar için unutulmaz bir an ve gündü. Doğrusunu söylemem gerekirse, Şampiyonlar Ligi’nde bir üst turu getiren golü atmayı tarif etmek çok kolay değil.

"Umarım kar yağmaz"

Jose Mourinho'nun başında olduğu Chelsea ile karşılaşacaksınız. Öncelikle eski hocan Jose ile rakip olmak ister  neler düşündürüyor?

Mourinho benim için çok özel biri. Aramızda oyuncu-antrenör ilişkisinden öte bir ilişki var. Onunla tüm kupaları kazandım. Ama sahaya çıktığımda onu yenebilmek için elimden geleni yapacağım. Aynı şekilde o da beni yenmek için elinden geleni yapacaktır. Bu normal… Yine de eski anıları konuşmak, birbirimizi kısa süre de olsa görmek çok güzel olacak. Ama tekrar edeyim, onu yenmek istiyorum. Onu yenmem aramızdaki dostluğu etkilemez zaten.(gülüyor)

Daha önce haftada bir iki kere konuştuğunuzu söylemiştin Jose Mourinho ile... Kura çekimi sonrası konuştunuz mu?

Evet, konuştuk, “umarım İstanbul’daki maçta kar yağmaz” dedi. (Gülüyor)

Sen rakip olarak kimi isterdin ve sence Chelsea karşısında şansınız ne kadar?

Kurada istediğim bir takım olmadı. Son 16’ya kalmışsanız ve en üst seviyedeki bu organizasyonda yer alıyorsanız, kimin çektiğiniz önemli değildir. Bu seviyedeki takımlar, Avrupa’nın en iyi takımları… Haliyle Chelsea’de kolay bir takim değil. Bizim yapmamız gereken, turu geçeceğimize inanmak ve son 8 takım arasına kalmak için çok çalışmak. Bu saatten sonra sadece “onları nasıl yeneriz” diye düşünmeliyiz.

Ligin geri kalanı hakkında ne düşünüyorsun? Sence ikinci yarıda puan farkı kapanacak mı?

Öncelikle ikinci yarıda iyi oynamalıyız ve puan farkını kapamalıyız. Kafamızdaki bu olmalı; iyi oynamak… Daha fazla puan kaybedemeyeceğimizin farkındayız ve hala şampiyon olmak istiyoruz. Aynı zamanda Şampiyonlar Ligi’nde de ilerlemek istiyoruz. Yüzde yüzümüzü verip, konsantre olursak bu hedefleri gerçekleştiririz. Ancak beklentim şudur diyemem. Bekleyip, neler olacağını göreceğiz.

Galatasaray’da duran toplara vurabilecek çok iyi oyuncular var. Sen, Selçuk, Burak ve Drogba… Maç öncesinde kimin nereden vuracağı üzerine bir kararınız oluyor mu, yoksa kendini o anda iyi hisseden mi vuruyor?

Elbette serbest vuruşları kullanmak isterim. Bu benim oyunumun güçlü yanlarından biri. Ajax, Inter, Real Madrid ve milli takımda serbest atışları hep ben kullandım. Ama Galatasaray’da serbest vuruşları en az benim kadar iyi kullanan isimler var. Gol oldu mu tartışma biter ve herkes sevinir. Bazen taraftarlarımız serbest vuruş için isimlere özel tezahürat yapıyor ve o arkadaşımız kullanıyor. Bu konuda hiç ısrarcı olmadım, olmam da. Bir gün, bir maçta bakmışsınız, “ben atacağım” derim ve topu alırım, arkadaşlarım da bana bırakır. Bu konuda aramızda bir sorun olmaz.

Sahada birbiri ile iyi anlaşan oyuncular vardır. Senin sahadayken en iyi anlaştığın takım arkadaşın hangisi?

Elbette Didier. İlk olarak aynı dili konuşuyoruz, bu önemli. Uluslararası tecrübesi olan oyuncularız. Sahada da mevki olarak birbirimize yakınız.

Mancini ile birlikte bir çıkış yakaladığını söyleyebiliriz. Mancini yönetiminde çıktığın 9 maçta 6 gol attın… Bunu nasıl yorumluyorsun?

Hocanızın size güvenmesi önemli bir şey… Buraya geldiği günden bu yana kendisiyle çok konuştuk. Hala da konuşmaya devam ediyoruz. Benim yeteneklerimi biliyor ve sahada benden verim alabileceği bir yerde oynatıyor. Daha önce oynadığım yerden farklı bir yerdeyim ve daha özgürüm, istediklerimi daha rahat yapıyorum. Bu da benim kalitemi öne çıkarıyor. Benim gibi oyuncular için en doğru yerde oynamak çok önemli. Bu güvenin karşılığını Mancini’ye ve çok sevdiğim teknik ekibe verdiğim için memnunum.

Takım zaman zaman üçlü savunma ile oynadı. Bu sistemde forvetin arkasında oynadın, daha verimli olduğunu söyleyebilir miyiz?

Forvetlerin arkasında oynamak elbette favori pozisyonum. Ancak Mancini’nin sevdiğim yani taktik değişince, sağa ve sola kaysam da bana belirli bir özgürlük vermesi. Boş alanda serbestlik yaratabileceğim bir pozisyon olunca, oraya geçebiliyorum. Oyun içinde esnek olabiliyoruz. Onun yönetiminde etkili olmamın sebebi de bu.