Meleke'nin tespitleri şöyle:

"ZİRYEYE GİDEN KUPADAN FAYDALANIR"

Türkiye'de son 30 yılda düşülen meşhur yanılgılardan biri, bir büyük takımın tek cephede savaşmasının avantaj olduğu düşüncesi. Oysa bir büyük takımın 25-30 kişilik geniş kadrosunun her bir üyesinden maksimum verimi alması ve rekabet yaratabilmesi için birden fazla cepheye ihtiyacı vardır. Örneğin bu ülkede geçmişte bazı büyük takım yöneticileri Türkiye Kupası’nı gereksiz bulmuş, istememişlerdir. Ancak lig tarihinde zirveye giden birçok takımın Türkiye Kupası’ndan olağanüstü faydalandığı örnekler mevcuttur.

"DÖNÜM MAÇI KASTAMONU"

G.Saray için de bu sezonun kırılma maçının 19 Ekim’deki Kastamonu müsabakasının olduğunu düşünüyorum ben. O gün bu köşede bu fikrimi dile getirdiğimde bir reaksiyon görmüş, üçüncü küme takımına 7 gol atılan bir maçın nasıl bir fayda sağladığını anlamadıklarını söylemişlerdi kamuoyunun bir bölümü. G.Saray’ın son 25 günlük performansına bakıldığında o maçın etkisi seziliyor net bir biçimde.

"FORMA GARANTİSİ ÇOK ZARAR VERDİ"

Sarı kırmızılı takımın sezon başı yaptığı planlama, Kerem-Yunus’a adeta koşulsuz forma garantisi anlamına geliyordu. Okan Buruk ilk iki ay boyunca 11’e koyacağı farklı yerli oyuncu bulamıyor, Kerem-Yunus kötü de oynasalar forma garantisiyle sahaya çıkmaya devam ediyorlardı. Hayatta alternatifin kadar iyisin. Messi ya da Ronaldinho değilsen, forma rekabetine ihtiyaç var.

"OTOMATİK FORMALAR İYİ GELMEDİ"

Galatasaray ve 4 kulüp Mahmut Özgener'e sıcak bakmadı Galatasaray ve 4 kulüp Mahmut Özgener'e sıcak bakmadı

Bu otomatik formalar iki oyuncuya iyi gelmedi. Geçen sezonki performanslarını yakalayamadılar ve birkaç hafta boyunca katkıdan çok zarar verdiler takımlarına. Ancak Türkiye Kupası’nın da katkısıyla Okan Hoca, Rashica ve Barış’ı kattı rotasyona sırayla. Onları Rezerv Lig’de ciddiyetiyle dikkat çeken Emre Taşdemir izledi. Ve Galatasaray son 25 günde Kastamonu, Karagümrük, Beşiktaş, Ofspor maçları ve Alanyaspor ilk yarısında oynadığı iyi futbolla bir ritim yakaladı. Başakşehir önüne de bu ritmin ve Beşiktaş karşısında oynanan üstün oyunun moraliyle çıkıyorlar.

"GALATASARAY YİNE HIZLI BAŞLAR"

G.Saray, Beşiktaş maçına yüksek viteste başlamış, ilk 20 dakikada topla %68 oynamış, 5 korner atmıştı. Muhtemelen Başakşehir deplasmanında da bunu deneyecekler. G.Saray, ligin rakip yarı sahada en fazla isabetli pas yapan 20 oyuncusundan üçüne (Nelsson, Torreira ve Oliveira) sahip. Oliveira attığı 29 şut pası ile bu kategoride lig ikincisi. Mertens de derbide takımının en etkili oyuncusuydu; Cenk ve Rosier’den kazandığı toplarla iki hücum yarattı. G.Saray’ın yine hızlı başlayıp, orta sahada fark yaratıp erken gol bulma çabası içinde olması beklenebilir.

"İLK YARILARDA SADECE 2 GOL YEDİ"

Başakşehir, maçlara iyi başlayan, ilk 45’lerde kolay gol yemeyen, üstelik ilk sayıyı bulursa da geri dönüşe izin vermeyen bir ekip. 12 maçta ilk yarılarda toplam 540 dakikada kalelerinde yalnızca 2 gol görmüşler. 12 müsabakanın 7’sinde 1-0 öne geçmişler. Ve hepsini kazanmışlar. Yani Başakşehir’e karşı galip gelmek isteyen takımın ilk golü bulması gerekiyor gibi.

"EN YÜKSEK İSABETLE PAS YAPAN TAKIM"

Emre Belözoğlu’nun talebeleri ligin en yüksek pas isabetine sahip ekibi. Bunu da genelde geriden pasla çıkarak başarıyorlar. Ndayishimiye stoper oynadığında da, ön libero oynadığında da pas operasyonunun merkezi. Yalnız Emre Hoca orta sahada sadece ondan değil, Aleksic, Berkay, Biglia ve Mahmut’tan da iyi verim aldı. Onların yokluğunda Ömer Ali’yi de merkezde değerlendirdi.

"G.SARAY DERBİDEKİ TAKTİĞİ UYGULAYABİLİR"

Ve geriden çoğunlukla kısa pasla çıkma oyunundan taviz vermemeye gayret etti. Ancak belki de sezon başından beri ilk kez bu oyunun bedelini Hatay’a karşı ödediler; Ömer Ali ve Volkan Babacan’ın birer hatasıyla iki gol buldu ev sahibi ekip. Beşiktaş’a karşı önde kalabalık pres yapan G.Saray, bunu Başakşehir’e karşı da deneyebilir.

(Hürriyet)