Sezonun şu ana kadar olan süreç içerisinde en önemli maçı için Portekiz’deydik. Maçı bu kadar önemli hale getiren yine bizdik. Ali Sami Yen’de sağlam bir geri dönüş yaşamış ve şansımızı Benfica deplasmanına güçlü bir şekilde taşımıştık. Benfica’nın içinde bulunduğu durum ve yaşadığı pskoloji itibariyle kağıt üzerinde zor görünen maçı lehimize çevirebileceğimizi düşünüyorduk ama Galatasaraylılar basketbolda yaşadıkları derbi zaferinin ertesi günü futbolda maalesef hedefe ulaşamadı.
Hamza Hamzaoğlu’nun geldiğinden beri önemli deplasman maçlarında sürpriz kadro tercihleri yaptığını görüyoruz. Geçen sene bu Umut Bulut’u sağ açık oynatmak oluyordu. Salı günü ise Denayer Sağ bek, önünde Sabri ile başladık. Bu sürpriz tercihler çoğu zaman aldatıcı oluyor çünkü bizim ülke futbolumuzda(Lucescu’nun Galatasaray’ı hariç) önce savunmayı düşünerek başarı gelmedi ve gelmeyecek gibi görünüyor. Sadece Denayer- Sabri kararıyla bile Hamza Hoca hepimize önce maçı tutma algısını yerleştirmiş oldu. Bu deplasman mantığına gore doğru ama bize ters geliyor. Rakibin klasik ev sahibi hakimiyeti dışında maçın gidişatını belirleyen biz olduk. Uzun topla Burak’a atılan toplar nedeniyle maç bizim yarı sahamızda geçti. Biz ne zaman topu yere indirsek, pas yapsak Benfica’nın direncini kırdık ve o iç saha avantajlarını ortadan kaldırdık. Böyle maçlarda üst üste 10 yan pas yapmak bile çok faydalı olabilir. Kendi sahamızda çok kalınca Sneijder ve Podolski’den de beklediğimizi alamadık. İlk yarının sonunda Burak Yılmaz’ın sorumsuzluğu kabul edilemez. Hakem doğru kararı verseydi 45 dakika 10 kişi oynayacaktık.
İkinci yarıya Benfica direk sonuç alma odaklı başladı. Türk futbolu olarak duran top golü yemekten sıkılmanın ötesi bir hal aldık. Rakipler hiçbir şekilde hata affetmiyor fakat biz bu imkanlardan yararlanamıyoruz. İlk yarı Luisao hata yaptı mesela biz Burak’la bu fırsatı teptik. Gole çabuk reaksiyon gösterdik. 1-1’den sonra maçı kazanma düşüncesi hakimken Hamza Hamzaoğlu’nın oyuna müdahalede gecikmemesi çok önemliydi. Podolski’nin son vuruşları yine ortaya çıktı. Elle oynadıktan sonra tamamen oyundan kopan Burak Yılmaz’ın yerine bir Yasin takviyesiyle Yasin sola, Podolski en uca geçerek güzel bir hücum takımı olabilirdik. Yine duran top golü yiyince plan bozuldu. Benfica’da duran top olduğunda en etkili oyuncunun Luisao olduğunu hepimiz biliriz ama yine duran toptan golü yedik. Golden sonra tüm hücum risklerini adlı Hamza Hoca. Hücum edince daha çok pozisyon verdik ama neler yapabildiğimizi de gördük. Muslera’nın çabaları sonuç verseydi iyi olacaktı. Selçuk’un şutunun gol olmaması şansızlıktı ama son saniyede Umut ve Yasin zoru başararak bizleri üzdüler. Kendilerine yakışmadı. Özellikle Yasin’e hiç yakışmadı.
Sadece Gaitan’a top gelince tehlike yaratan Benfica anca biz hatalar yaparsak bizi yenebilirdi ve maalesef öyle oldu. Basketboldaki mutluluğu futbolda da yaşayabilirdik ama olmadı. Kendi kendimize büyük bir şansı teperek yolumuzu Avrupa Ligi’ne çevirdik gibi oldu. Bu şartlarda kolay gözükmese bile iyi bir santrafor transferi bizim Avrupa Ligi’nde yolumuzu uzatabilir. Şampiyonlar Ligi mucizesi olursa tabiki hayır demeyiz.