Önemli günlere Galatasaray maçlarının denk gelmesi devam etti. Ata’mızın 80.senesiydi. 80 değil 180.senesinde bile düşünüyorum ki ülkemiz ve ülke insanlarımız Mustafa Kemal Atatürk’ü unutmayacak. İzmir’in dağlarında açan çiçeklere selam olsun. Kalbimizde olan Mustafa Kemal Paşa’nın ruhu şad olsun. Böyle bir güne Hakkari’den gelen haberler de eklenince tat vermeyen bir maç öncesi oldu. Başımız sağolsun.

Fırat Aydınus operasyonundan sonra bu maç ya tamam ya devam maçı haline gelmişti. Oyunculara verilen cezalar da öyle cezalar ki en ince ayrıntısına kadar kimi ayıklayalım, kimi tutalım cezaları. Sahaya bir 11 çıktı ama Galatasaray’ın nasıl oynayacağı konusunda herkesin farklı görüşü vardı. Açıkçası ben Ozan’ın orta sahada maça başlaması gerektiğini çünkü çok yumuşak bir orta saha oyuncu tiplemelerinin olduğunu düşünüyordum. Belhanda- Selçuk- Feghouli üçlüsü savunma anlamında riskli bir üçlüydü. Halen aynı fikirde olduğumu da belirteyim. Orta sahadaki bu 3 tecrübeli oyuncu topu rakibe vermeyerek bu zaaflarını kapattılar. Golü de bulunca Kayserispor’un direnci tamamen kırıldı. Bu dirençsizlik sert faullere dönüştü Kayserispor’da. Bu sertlik yeterli hakem kararları ile cevap bulmadı. Sinan’ın pozisyonu karışık pozisyon tamam ama ikinci yarıdaki Onyekuru pozisyonu çok açık penaltı. İzlemeye gitmedi hakem herhalde vermek zorunda kalır diye artık bilemeyeceğim.

Kayserispor’un kalesine uzak şut dışında yaklaştırmayınca Galatasaray bu maç için üçlü defansı iyi götürdü. Geçen haftaki hatayı yapmayarak Galatasaray kendini garantiye alacak golü buldu. Derbide de 2-0’dan sonra 3.golü araması gerekirdi. Dün aakşam maçta tek kırmızı kartın çıkması inanılmaz bir durum. Ciddi bir mesaj verdi Galatasaray. ‘’ Ben buradayım’’ dedi. Son dakikalarda İsmail, Ozan, Yunus, Celil dörtlüsü sahadaydı. Selçuk İnan- Celil Yüksel değişikliği bayrak devir teslim töreni gibiydi. Milli Takım arası bu sefer Galatasaray'a iyi gelecek.