Çok şey yazmak istiyorum ama kendimi frenliyorum. Galatasaray tarihinde görülmemiş bir dönem yaşıyoruz. O konulara gelmeden önce saha dışındaki üzücü konuları konuşmadan geçmek istemem. Çok kısa süre içerisinde üçüncü başkanınını ve bir eski genç oyuncusunu sonsuzluğa uğurlayan bir Galatasaray var. Selahattin Beyazıt gibi değerli insanlar Galatasaray’ı bugünlere getirdiler. Böyle kıymetlerden yaşarken daha fazla faydalanmak gerekir. Maalesef bizim ülkemizde bu büyük bir sorun. Kalplerde her zaman yaşamaya devam edecekler. Ahmet Çalık’ı da unutursam üzülürüm. Oynadığı her maçta yüreğini ortaya koyan bir futbolcuydu. Haberi aldığım anda aklıma pandemi öncesi oynanan Fenerbahçe maçı geldi. 2-1 olduktan sonra Falcao’nun yerine oyuna girmişti. Ruhları şad olsun. Mekanları cennet olsun inşallah.
Dedim ya çok şey söylemek istiyorum. Bir günlük yazar gibi içimi dökesim var ama burası günlük değil. Trabzonspor maçı, rezilliğin son perdesi oldu. Takım arkadaşını saha içinde döven oyuncunun takımda tutulmasıyla açılan perde, bugün son gösterimini sanıyorum yaptı. Sanıyorum diyorum çünkü bunun devamı olacaksa, şimdi bile unutulmayacak olan bu sezon, bambaşka boyutlara gidecek. Burak Elmas seçildiğinde sevinenlerden birisiydim. Maalesef düşündüklerimizin bir tanesi bile olmadı. Bir Burak Elmas daha olsa ve yönetimin dışında olsa, acaba nasıl tweetler atardı? Merak ediyorum. Hadi ilk gol oldu, Marcao’nun vuruşunda top kısa düştü diye düşünelim. İkinci golün gerçekten izahı yok. Televizyonları karartsak, bu golü yiyen takımın Galatasaray olduğuna kimse inanmaz. İşte Galatasaray’ı bu duruma getirdiniz. Şu son dakikadaki akıl almaz anlar bile size yapılması gereken tek bir şey olduğunu düşündürmüyorsa, eyvah ki ne eyvah!