Avrupa sahnesi Galatasaray’ın sahnesi olarak bilindi hep. Türkiye Ligi’nde şampiyonluk yarışında olmadığı sezonlarda da akıllarda kalan çok avrupa başarısı Galatasaray Tarihinde vardır. 89 senesinde yarı final oynarken Şampiyon Kulüpler Kupasında ligde çok iyi gitmediği gibi. Belki 92’de o çizgide kalan top gol olsa Kupa Galipleri Kupası gelecekti. 2003- 2004 sezonunu hepimiz 6.lık derecesiyle hatırlarız ama bir Juventus galibiyeti sıkışmıştır araya tıpkı liderden bayağı puan farkla geride kalınan 2013- 2014 sezonundaki gibi. Gruptan çıktığımız Juventus maçı zaten ayrıca bir efsanedir. Bizim kötü gidişimize rağmen bu geçmiş seneler hemde Lazio’nun durumunun çok parlak olmaması gerçekten ümitlenmek için gerekçeli nedenlerdi. Galatasaray’ın alışık olduğu reaksiyonu göreceğimiz düşüncesi maalesef sahaya yansımadı. Şu Lazio’ya elenmek içimize oturmadı değil.

 

 

İlk maça göre daha dengeli bir kadro düzeniyle sahaya çıktık. En azından Yasin hamlesi hücuma dönük bir hamleydi kağıt üzerinde. Maçta gördüklerimiz aklımızdan geçenleri yansıtmadı. İlk yarıda düşündüğümüz senaryo istediğimiz gibi gitti ama birçok defa Sabri’yi en ilerdeki hücum oyuncu olması şaka mı, rüya mı gitgellerini yaşamamıza neden oldu. Denayer çizgiye inmiş top kesiyor, içeride kafa vuracak oyuncumuz Sabri Sarıoğlu. Playstation değil ki bu Roberto Carlos’u forvete koyasın! Selçuk- Donk- Smeijder bağlantısını kuramadığımızdan dolayı tehlikeli bölgede Podolski’yi de kullanamadık. Lazio’nun duran toplar dışında kalemize gelmemesi devreyi golsüz bitirdi.

 

 

 

İkinci yarının başı takım isteksiz halini belli etti. Çok eleştirdik ama iyiyken de söyleyelim. Son zamanların en iyisi Sabri’nin 2 harika ortasına kimse arka direğe koşmadı.  O 10 dakikadan gol çıkmadı ve sonra aynı baskıyı rakip kurunca hatalarımızı geri çevirmedi. İlk maçta o kadar stoper niye oynadı sorusunu ben şimdi daha yüksek sesle soruyorum. Neden mi? Çünkü 5 stoper varken duran top golü nasıl yediysek bugünde yedik. Oyuncu isimlerinin değişmesinden çok futbol anlayışını oturtmak lazım. Rakibin 1 tane duran top seti var. Top düştü penaltı noktasına tamam, bugün sahanın bana göre en kötüsü olmasından bağımsız olarak Selçuk İnan’ın niye orada eğildiği cevapsız bir soru. Futbol anlayışı oturmak lazım dedik. 2013’ten beri 4 teknik direktor değişirse nasıl futbol anlayışı oturabilir? Böyle bir olay elbette mümkün değil. 2-0’dan sonra gelen golden daha iyi bir geri dönüş belirtisi olamazdı. Bu belirti bile hareket getirmedi çünkü takım kopmuş artık. En ufak saha içindeki bir kötü gidiş  tamamen olumsuz etki yapıyor. Kıvılcım bile işe yaramıyor. Golü kim attı? Yasin. Asisti kim yaptı? Sabri. Kimler çıktı? Sabri ve Yasin. Hava yağmurluyken ve uzaktan şutların önemi büyükken Bilal oyuna ne zaman giridi? Son 10 dakika maç 3-1 iken. Mustafa Denizli’nin de bizi şaşırttığını söylemek lazım. Muslera direndi yine. Karşı karşıya kaldığı atakta görüntüde 1 tane kırmızı formalı futbolcu yoktu.

 

 

 

Dün beni en çok üzen anlardan birisi yenen 2.golden sonra UEFA Finalini anlatan spiker olan Levent Özçelik’in ‘’ Galatasaray’ı 2 dakikada bitirdiler’’ cümlesi oldu. O kadar yetersiz bir kadro konumuna gelmişiz ki daha doğrusu o kadar idari hatalar yapıldı ki böyle talihsiz bir cümleyi ülkemizin kanalının spikeri kurabiliyor. Durum ne kadar kötü olursa olsun böyle bir cümleyi kurmaması lazım tabi.  Gerçekten ümitli olduğumuz bir geceydi ama Avrupa macerasını bu sene bitirerek bu sene Galatasaray için ümitler tükendi.

- - - -