Bazen Fatih Terim’in maç sonrası basın toplantılarını izlerken sanki maçı beraber izlemişiz gibi hissediyorum. Fatih Terim’in de dediği gibi maçta çok net bir kırılma anı var. 1-0 sonrası Emre Akbaba’nın üçe bir iken iyi veremediği pas. İkili averaj için gol lazım olan maçta bile Galatasaray, farka gitme şansını bir derbide daha tepti. Açıkçası böyle bir maç beklemiyordum. Hatta maç başlar başlamaz ofsaytten gol olunca yine sinir, stres yaşanacak diye düşündüm ama Babel’in golüyle işler yoluna girdi. Beşiktaş gibi orta sahasının gücüyle fark yaratan bir takıma karşı hep ayakta kalmak ve oyun üstünlüğü olarak sürekli bir adım önde olmak günün özelinde ciddi bir başarıydı. Kazanılan toplarda isabetli hareketlerin olmaması dolayısıyla pozisyon olma ihtimali olan ataklar başlamadan bitti. Başlamadan biten ataklardaki büyük etkenlerden birisi de Josef De Souza’ydı. Beşiktaş’ı ayakta tutu gerçekten. Devre bitmeden gelen üst üste penaltılar ilk yarıdaki heyecanı arttırdı.

İkinci yarı Galatasaray 3-1’i yeterli gördü. Açıkçası buna şaşırdım. Halbuki 3.gol çok güzel bir dakikada gelmişti. Genel olarak ikinci yarıda da Beşiktaş’ın, Ghezzal’ın sağ ayağıyla attığı şut dışında net bir pozisyonu yok. Santraforsuz oynayınca topu ileride tutmakta zorlanan bir Beşiktaş vardı. Sergen Hoca’nın elindeki imkanlardan da fazla bir şey çıkmıyordu. Arda Turan’ın golünden sonra oyuncular topu alıp santraya götürür diye beklerken, Golden sonraki büyük sevinç, Galatasaray’ın iki farkı yeterli gördüğünün göstergesi oldu. Elimizdekini kaybetmeyelim düşüncesi ağır bastı. Skor daha da farklı olabilirdi. Son saniyelerde bir faul kazanıldı, orada bile çoğu oyuncu ileri gitmedi. Ortada kolay bir matematik olmasa bile yarışı sürdürmek güzel Galatasaray için. Bugün bir kez daha görüldü ki çok büyük bir şampiyonluk fırsatının buralara gelmesi gerçekten inanılmaz. Bütün annelerin anneler gününü kutlayarak herkese sevgiler, selamlar.