Avrupa futbolunun en büyük kulüpler arası organizasyonunda Galatasaray 100.defa ülkemizi Kazakistan takımı Astana karşısında temsil etti. Şampiyonlar Ligi ismiyle 93-94 yılında 8 takımla oynanmaya başlayan turnuvaya Galatasaray Manchester United'ı eleyerek katılmış ve Şampiyonlar Ligi logosundaki yıldızların birine Galatasaray sahip olmuştur çünkü oradaki 8 yıldız o sene turnuvaya katılan 8 ülke şampiyonunu temsil etmektedir. Geçmiş 100 maç içinde büyük zaferler oldukça fazla. Barcelola, Real Madrid, Manchester United, Lazio, Milan, Juventus, Paris Saint Germain. Bu listeyi uzatmak mümkün. Galatasaray Emirates Cup'a çağrılıyorsa, Bernebeu Kupası'na çağrılıyorsa boşuna değil. Bu saygıyı kolay kazanmadı Galatasaray.





Astana deplasmanının bu tarihsel önemi dışında günümüz şartlarındaki önemi de ortadaydı. Açıkçası çok büyük bir gariplik olmadıkça kazanacağımızı düşünüyorduk. Astana Şampiyonlar Ligi'ne kalarak büyük bir başarı elde etmiş olsa bile bizim buradan bize gereken skoru almamız gerekiyordu. Selçuk'un dönmesiyle Rodrigues- Bilal arasındaki Bilal tercihi haricinde son Antep maçındaki aynı kadro ve dizilişle sahadaydık.  Sneijder'in başlangıçta kaleye denediği 2 şut bizi heyecanlandırdı ama sonra o baskının devamı gelmedi. Bu baskının devamı gelmedi çünkü topu ileride tutacak bir forvete sahip değiliz. Sneijder'in attığı ilk şutta bile bu çok net belli oluyor. Podolski Umut ile duvar pasına girmeye çalışıyor, Umut'un Podolski'ye pas iadesi çok sıkıntılı olmasına rağmen top bir şekilde Sneijder'e gitti. Umut çok iyi niyetli, çok özverili ancak bu sene ne yazıkki en formsuz dönemini yaşıyor. Oyunun iki taraf adına da kontrollü geçtiği dönemde çok önemli bir zamanda Bilal ile golü bulduk. Uzaktan şutların önemi yine karşımzaa çıktı. Ülkemizde bu alışkanlık pek yok. Skoru bulduktan sonra Podolski'yle maçı koparma fırsatı devre sonunda geldi. Bu fırsatı kullanamadık.





İkinci yarıyı doğruyu söylemek gerekirse yazmak çok zor. Uzun zamandır bu kadar problemli bir 2.yarı geçirmedik herhalde diye düşünüyorum. 2.yarının başında yine Umut ile şans yakaladık ama yine maçı koparamadık. Hakan Balta'nın hatasından sonra da zaten olanlar oldu. Maçın 15.dakikasından 60.dakikasına kadar olan kısmı maçı izlemeye gittiğim yerdeki yayın kurulum arızası nedeniyle gece tekrarında izlemek zorunda kaldım. Maçı izlemeye başladıktan sonra gördüklerime inanamamaya başladım. Maçı izlemeye başladık diye sevindik ama kalemizde yaşanan pozisyonlarla, akın akın gelen Astana ataklarıyla karşılaştık. Podolski- Rodrigues değişikliği ile Sneijder sola, Bilal forvet arkasına geçti. Bu teknik müdahale de hiçbir işe yaramadı. Rakibin yapamadığını biz kendi kendimize yaptık. Semih gibi artık tecrübeli olmuş bir oyuncuya bu hata yakışmadı. 1-1'den sonra da net pozisyonu yine Semih'in büyük hatasıyla rakip buldu. Sinan'ın oyuna girmesi sonrasında şans bize güldü ve 2.kez öne geçtik ama bu sefer de ceza sahası dışından kafayla gol yemek gibi saçma sapan bir gol yedik. Yani inanılır gibi değil! 90. dakikada maç 2-2 iken biz oyuncu değiştirdik. Niye değiştirdik?  Beraberliğe razıyız zaman mı geçiriyoruz?





Ben Galatasaray'ın 6-1 yenildiği Real Madrid, 5-0 yenildiği Chelsea maçı dahil bu kadar sıkıntılı bir 30 dakika geçirdiğini hatırlamıyorum bu maçtaki 60-90 arası gibi. Daha önce dediğim gibi Galatasaray herkesten gördüğü saygıyı boşuna kazanmadı. Galatasaray'ı bugün tanımakta zorlandık. Kabus gibi bir geceydi. Büyük hayal kırıklığı oldu. Benfica'nın galibiyet haberiyle ilk 2 şansımız neredeyse kalmadı. İnşallah avrupa kupalarına devam edecek neticeleri alırız.