G.Saray'ın şampiyonluğunun temelinde sezon başı yapılan transferler ve kadro mühendisliği yatıyordu. Tudor'un istediği oyuncuların işini tek tek bitiren şampiyon kadroyu kuran G.Saray'ın eski Sportif Direktörü Cenk Ergün, transfer detaylarını Takvim Spor Müdürü Tunç Özgen'e anlattı... İşte nefes nefese okuyacağınız transferlerin hikayesi...
Galatasaray'ın en önemli transferi Gomis'ti. Gomis'in transferini bize anlatır mısınız?
Tudor'la yeni sezon planlamasını yaparken ilk önümüze koyduğu isim Gomis oldu. Hatta Negredo'yu bize bedava vermek istediler. Ama biz kabul etmedik. Kafamızdaki golcü Gomis'ti ama onun da sağlık sorunları olduğunu biliyorduk. Daha önce yaşadığı bayılma atakları sağlık heyetimizi tedirgin ediyordu. Bonservis bedeli oyuncunun alacakları her şey tamamdı. Bu süreçte Gomis'le bire bir temaslarım oldu. Ona Galatasaray'ın ve büyüklüğünü tekrar tekrar anlattım. Zaten aynı dili konuşuyorduk. Gomis bu transfere ikna olmuş Türkiye'ye gelmek için yanıp tutuşuyordu. Önümüzdeki tek engel sağlık sorunuydu. Kulüp doktorumuz Yener İnce'yi de Paris'e çağırdım. Orada çok önemli tetkikler ve incelemeler yapıldı. Rahatsızlığının geçmişi incelendi. Sonuçta sağlık açısından önümüzde önemli bir engel oluşmadığına karar verildi. Paris'te saatlerce Amerikan Hastanesi'nde geçirdiğimiz o uzun saatlari ve beklememizi hiç unutmuyorum. Gomis, Türkiye'ye gelip, golleri atmaya başlayınca da bu yaşadıklarımızı unuttuk. Attığı goller kadar en büyük sevinçlerimden birisi de Gomis'in geldiğinin birinci ayında yanıma gelip "Beni iyi ki Galatasaray'a ve Türkiye'ye getirmişsin. Sana ben de çok şey borçluyum. Çok teşekkür ediyorum" sözleri oldu.
Belhanda da önemli bir isim. Fenerbahçe uzun süre peşinde koştu ama alamadı. Siz nasıl başardınız?
Belhanda çok istediğimiz bir oyuncudu. Kreatif özelikleri olan, oyunun içine yaratıcılığını katan, takımı öne taşıyan (Bu Tudor'un felsefesiydi) bir oyuncuydu. Tudor onu hücuma yönelik oyun tarzında kullanabileceğimiz önemli bir isim olarak görüyordu. Ancak daha önce Türkiye'den başka kulüpler de istemiş alamamıştı. Fas'a gittim. Belhanda, Fas Milli Takımı'nın Agadir'deki kampındaydı. Özel izin aldım ve kampa girip Belhanda ile görüştüm. Bu konuda bana Amrabat çok yardımcı oldu. Amrabat, Belhanda'ya "Galatasaray'dan gelen Cenk Ergün ise önüne ne koyarsa imzala… Ona sonuna kadar güvenebilirsin' demiş. Gerçekten de hiç sorun çıkarmadı. Ve zor geçeceğini düşündüğümüz bir transferi mutlu sonla bitiriyorduk.
Transferde yaşadığınız en zor an neydi?
Feghouli'nin transfer süreci uzayınca ligin ilk maçına çıkması da suya düştü. Oyuncuyu Galatasaraylı yapmıştık ama lisansını çıkarma vaktimiz yoktu. Takımımız da Kayseri ile ilk maçına çıkacaktı. Transferde taraflar ikna olmuş iş kağıt işlerinin yetişmesine kalmıştı. Şöyle düşündüm. Galatasaray ilk maçına çıkıyordu. Feghouli'yi oraya götürüp 40 bin kişi önüne çıkaracaktık ve seyirciyi selamlayacaktı. Bu da takımın havasına yansıyacak, lige iyi bir başlangıç yapacaktık. Bütün koşulları zorladık. Maç saatine kadar KAP bildirimini yapabilmek için tüm profesyonellerimiz oradan oraya koşturdu. Ama sonuçta bütün işlemleri yetiştirmeyi başardık. Feghouli gelip ellerini kaldırıp taraftarı selamlayınca taraftarlar kadar biz de sevinç içindeydik.
Bunun gibi son dakikaya yetiştirmek istediğiniz başka transferler var mıydı?
Valla doğru söylüyorsunuz. O kadar çok önemli transfere imza attık ki o kadar çok trafik yaşadık ki ben de zaman zaman unutuyorum. Bu konuda iki örnek verebilirim. Fernando ve Badou... Badou'nun transfer sürecini zaten bütün Türkiye öğrendi. Fernando'yu da bana direkt Manchester City'deki sportif direktör arkadaşım önermişti. "Bu oyuncu bu sene bizden çıkmak istiyor. Galatasaray olarak onu kaçırmayın. Size çok faydalı olur. Gerçek bir profesyonel" demişti. O süreç de uzun sürmüştü. Oyuncuya Galatasaray'ı anlattım. Menajeriyle koşulları görüştük. Östersunds'a elendikten sonra bu iki oyuncunun da transferi ve Avusturya kampına yetiştirmemiz çok daha önem kazanmıştı. Kampın son gününde bile olsa her iki oyuncuyu da yetiştirdim. Hertha Berlin ile yapılan hazırlık maçlarında forma giymelerini sağladım. Bu iki isim de son dakika transferlerine güzel bir örnek oluşturur.
Asamoah neden olmadı. Kalsanız Asamoah'ı yeni sezonda Galatasaray forması ile izleyebilecek miydik?
Juventus ile görüştüm. Israrcı olduğumuzu anlattım. Onlar 'Spinazzola'yı Atalanta'dan geri alırsak, olur ama alamazsak olmaz" dediler. Asamoah'la ve onun temsilcileri ile buluştuk. Asamoah Galatasaray'a gelmeye ikna oldu. Transferde son gün Spinazzola'nın menajerine ulaştım. 'Asamoah transferi size bağlı. Durum nedir' diye sordum. Onlar da bana "Biz Juve'ye dönmek istiyoruz, biz gidince Atalanta da Genoa'dan Laxalt'ı isteyecek' dedi. Bu bilgiyi alınca alınca Laxalt'ın menajerine ulaştım. Son gün inanılmaz bir trafik yaşadım. Ama Spinazzola dönemeyince plan suya düştü. Kışın buluşup sezon sonu Galatasaray'a gelmesi için prensip anlaşmasına varmıştım. Hatta sözleşmesi biteceği için bonservis de ödemeyecektik. Ama Galatasaray Yönetim benimle yollarını ayırınca benim bu transferdeki ilişkim doğal olarak kesildi.
PARİS'TE BİSİKLET TURU VARDI FEGHOULİ İÇİN TAKSİ İLE PARİS TURU YAPTIM!
Feghouli'nin transferi de maceralı oldu galiba? Evet.... Önce kulübüyle İstanbul'da görüştüm. Açıkçası hiç sorun çıkarmadan oyuncunun bonservis bedelinde ufak tefek pazarlıklar sonucu anlaştık. Feghouli de zaten onay vermişti. Ama Feghouli'nin menajeri sürekli bize teleplerle geldi. Bir ara başkanımız ve yönetim bu transferden vazgeçmeyi bile düşündü. Kamuoyuna da bu transfer haberi sızmış, Feghouli'nin Galatasaray'a geleceği duyulmuştu. Ne yapıp edip bu transferi bitirmek ve finalize etmek gerekiyordu. Yazışmalar sonuç vermeyince menajeriyle yüz yüze konuşmak için Paris'e gittim. Beni orda da zorlu bir süreç bekliyordu. Paris'e indiğim gün "Tour de France" bisiklet yarışının final günüydü… Tüm yollar kapatılmıştı. Şehir içinde bir yerden bir yere gitmenin imkan ihtimali yoktu. Taksiye atladım. Paris'i dışardan turlayarak bir uçtan diğer uca gidip menajeriyle buluştum. Sıkı bir pazarlık sonucu onu da ikna ettim ve Ve Feghouli artık Galatasaray'daydı.
BADOU'NUN BABASINI İKNA İÇİN SENEGAL'E UÇTUM
Badou Ndiaye'nin transferinin kolay olmadığını belirten Cenk Ergün ilk önce Senegal'e gittiğini ve yıldız futbolcunun babasıyla görüştüğünü söyledi. Ergün, transferi şöyle anlattı: "Oyuncunun aklı İngiltere'deydi. Babası ile kontakt kurup onu ikna etmek gerektiğini düşündüm. Senegal'de Badou'nun babası ile buluştum. Badou'nun peşinde koşan çok takım vardı. İngiltere'den istiyorlardı. Dakar'daki Fransa Kültür Ateşesi'nin evinde öğle yemeği yedik. Oradaki konuşmalarımdan babası oldukça etkilendi. Ona Galatasaray'ı ve kulübün tarihini detaylarıyla anlattım. Zaten Badou da Galatasaray'ı iyi biliyordu. Benimle karşılıklı konuşunca babasının transfere olan inancı arttı ve hemen telefonu eline alıp oğlunu aradı. 'G.Saray'a gidiyorsun' dedi...
BAŞ DÖNDÜREN BİR HAFTA
O kadar yoğun bir trafik yaşadık ki hiç unutmuyorum. Bir hafta içinde her gün başka bir şehirdeydim. Pazartesi, İstanbul-Paris, salı: Paris- Madrid, çarşamba: Madrid- Lyon, perşembe: Lyon-Londra aynı akşam Londra- Istanbul… Cuma: Takımla İstanbul- Antep seyahati…
İŞTE CENK ERGÜN'ÜN DÜNYA TURU
Fas
Senegal
Brezilya
İspanya
Fransa
İngiltere
İtalya
Belçika
Almanya
İsviçre
Avusturya.