Galatasaray ile 4. döneminde bir kez daha şampiyonluk yaşayan Fatih Terim, İngiliz basınına özel bir röportaj verdi ve G.Saray'ın kendisi için önemini anlatırken, futbol anlayışı ile ilgili de mesajlar verdi.
İŞTE TERİM'İN SÖZLERİ...
"Galatasaray'ı 1974 yılında gelip, sözleşme imzaladığım ve profesyonel olarak çalıştığım basit bir yer olarak görmüyorum. Kendimi ait hissettiğim ve kendimi adadığım, beni ve yaşadıklarımı anlatan bir kulüp Galatasaray. Her şeyin ötesinde, unutulmaz başarılar yaşadığım yer burası. Ben öyle görüyorum. Herkes 'ilk kez ayrıldı', 'ikinci dönüşü', 'üçüncü kez döndü' gibi şeyler söyledi ama ben hiçbir zaman ayrılık ya da geri dönme olarak bakmadım. Burası benim için tek yönlü. Fiziksel olarak ayrıldığım doğru ama Galatasaray hep benim içinde bir yerlerde."
"BEN GALATASARAY AŞIĞIYIM"
Hiç 'bu sefer son kez ayrıldım' dediğiniz oldu mu? sorusunu yanıtlayan Terim, "Hayır. Hiçbir zaman böyle bakmadım. Ben Galatasaray'da sadece başarılara imza atan biri değilim, Galatasaray aşığı ve Galatasaray taraftarıyım. Sevdiğin biri için hiçbir zaman 'son kez ayrılacağım' diye düşünemezsin" cevabını verdi.
"HAYAL EDİLEN TEKLİFLER ALDIM"
"Ben hiçbir zaman ayrılmadım. Fiziksel olarak olabilir ama gerçekten ayrılmadım. Hep kaldığım yeden devam ettim. Tabii ki başka teklifler de aldım, ki birçokları tarafından da hayal edilen tekliflerdi bunlar. Ancak bunları kabul etmek, bir şeyleri sadece mantık çerçevesinde görebildiğinizde mümkün olur. Ben hiçbir zaman hayatı sadece mantık çerçevesinde görmedim, aynı zamanda kalbimi ve ruhumu da dinledim. Kalbim ve ruhum her zaman benim kararlarımda belirleyici oldu, bu yüzden buradan hiçbir zaman ayrılmadım."
"EN ÖNEMLİ ŞEY RUH VE KİMLİK"
"İnsan faktörü, futboldaki tüm gelişmelere rağmen en kritik faktör. Ne kadar değişirse değişsin, ne kadar modernize olursa olsun, ne kadar yenilikler gelirse gelsin, insan faktörü önemli. İnsan işin içine girince, sadece gerçekler ve teoriler üzerine konuşamazsınız. Bir kulüp için sadece maddi değer değil, bir ruh ve kimlik ortaya koymak da önemli. Galatasaray'ın bir ruhu var, bir kimliği var. Dünyanın birçok yerinde oynadım ve maçlarda teknik direktörlük yaptım. Atmosferi sağlayan en önemli şeyin ruh ve kimlik olduğuna tanıklık ettim. Kültürü, tarihi, değerleri ve ruhu sayesinde, Galatasaray çok özel bir atmosfere sahip ve bunu da olabilecek en güzel şekilde sunuyor."
"BEN İLK 12 SEÇİYORUM"
"Oyuncular, teknik ekip, yönetim... Bunlar tarihe geçse de en önemli faktör kesinlikle taraftarlar. Bu yıl mesela, taraftarlarımız olmasaydı sonuçlar çok daha farklı olabilirdi. Onlara çok şey borçluyuz. Bir ülkenin kültürü, futbola bakılş açısı, verdiği değer ve takımlara kattığı artı değer de bu tutkuyu getiren ana faktörler oluyor. Fark yaratan, dünyanın dört bir yanına ismini duyurabilen, kazandığımız kupaya imzasını atabilen bir taraftarımız olduğu için minnettarız. Evimizdeki maçlarda ben ilk 11 değil, ilk 12 seçiyorum. İlk forma taraftarlara ayrılmış durumda."
İMPARATOR LAKABININ ÖNEMİ
"Bizim tarih kitaplarında okuduğumuz İmparatorlar, yalnızca savaşları kazanarak tarihe geçmemişlerdir. Her biri yeni bir çağ başlatmış ve ülkelerinin kaderini değiştirmişlerdir. Benim için de taraftarlar tarafından bu şekilde çağrılmak büyük bir onur."
"SADECE BİREYSEL YETENEK YETERLİ DEĞİL"
"Ben sadece kazanmakla ilgilenmiyorum. Futbol eğlence için oynanan bir oyun. Maç izlerken, sen de oynanan oyundan zevk almalısın. İlk günden bu yana buna öncelik verdim. Evimizdeki maçlarda, deplasmandaki maçlarda, Avrupa maçlarında durum bu. Oyuncularımın performansından zevk almaları gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Kazanmak önemli ancak kazandığımızda da, kaybettiğimizde de taraftarlarımızın gurur duyacağı bir grup oyuncu görmeleri gerekiyor. Bir başka deyişle, takımlarının savaşçı ruhu ile gururlanmalılar. Bir asırdan fazla tarihi olan bir kulübün oyuncuları, bu formayı kulübün tarihini, tecrübelerini ve değerlerini dikkate alarak taşımalı. Oyuncularımın sadece bireysel yeteneklerini sahaya yansıtması yeterli değil. Her durumda onlara temsil ettikleri değerin farkında olmaları gerektiğini anlatıyorum. Bu benim için ve Galatasaray taraftarı için önemli."
"APTALCA BİR DÜŞÜNCE VAR"
"Bugün futbol oynayacak olsanız, yine o dönemdeki takımda mı olmak isterdiniz, yoksa bugünün bir takımında mı olmak isterdiniz?" şeklindeki soruya Terim, "Bu zor bir soru. Her dönemin kendi karakteristiği var. Hayatta hiçbir şeyden pişman olmayan biri olarak, futbolu bıraktıktan sonra kendi kendime ,"Keşke şöyle olsaydı" dediğim bir an olmadı. Ve şu ana göre çok genç bir yaşta, 31 yaşında emekli olmuştum. 16 yaşında profesyonel oldum ve 17 yaşında gol kralı oldum. Adana Demirspor'da kaptanlığa yükseldim, 20 yaşında Galatasaray'a geldim. 23 yaşında Galatasaray'da ve Milli Takım'da kaptanlığa yükseldim. Bu kadar erken başlayıp, bu kadar etkili olunca, "Sen hala oynuyor musun?" şeklinde sorular duyuyorsun. "30 yaşındayım ve hala mı diyorlar" diye sormaya başlıyorsun. Geçmişte yaklaşım böyleydi, anlayış şimdi değişti. Şu anda 30 yaşında bir oyuncunun yıllar boyunca oynayacağı düşünülüyor. Bir de, 'Hala iyi durumdayken emekli olmalı' diye aptalca bir düşünce var. İyiyse neden emekli olsun? 'Zirvedeyken emekli olsun'... Niye zirvedeyken emekli olsun. Bu saçma bir yaklaşım."