Maçtan önceki beklentimiz sonuçtan ziyade oyundu. Netice ne olursa olsun kendimizi gösterecek bir performans bizleri mutlu edecekti. Oyuncularımız bize her türlü mutluluğu yaşattılar. Biz kendimiz gibi olduğumuz zaman Milli Takım’ın peşinden her zaman gider bizim ülke insanlarımız. Bu birliktelik dünkü tarihi Fransa galibiyetini getirdi. Oyun galibiyete yetmeyebilirdi. Futbol bu ve her şey olabilir ama işte bizim Milli Takımımız budur, bu olmalıdır.

2 gol attık, daha fazlasını kaçırdık. Kalecimiz Mert yere yatmadı. Stoper Merih Demiral asist yaptı, stoper Kaan Kanak gol attı. Sanki sahada 20 kişiydik. Fransa topu nereye çevirse karşısında en az 2 kırmızı renkli oyuncu buldu. En büyük kozları Mbappe’ye özel set hazırladılar ilk 20 dakika. Ters top atıp teke tek bırakmak istediler ama mümkün olmadı. Şenol Güneş ve ekibi dersine çok iyi çalışmıştı. Top kendisine gelince Mbappe’nin karşısında hem Hasan Ali Kaldırım, hem Kenan Karaman hem de İrfan Can Kahveci çıktı. Fransa’nın tek kozu Giroud’a yüksek top oynamak kalmıştı. Bir pozisyon dışında Giroud neredeyse kafa topu alamadı. Dorukhan Toköz, Mahmut Tekdemir zaten Fransa orta sahasını adeta süpürdü. Burak Yılmaz bile müthiş hücum presler yaptı. Bu kadar savunma önleminin yanında korkmadan rakip kaleye de gittik. Biraz daha sakin olabilsek ilk yarıya çok enteresan bir skorla önde girebilirdik. Hatta maçı da çok enteresan bir skorla kazanabilirdik. Attığımız 2 gol de çok organize gollerdi. Bu da çok sevindirici.

2.yarıya başlarken soğuk terler dökeriz diye düşünürken 55, 60’tan sonra artık olay keyif almaya döndü. Mahmut 30 metreden şut attı mesela. Cengiz Ünder’in son anlarda yürüyecek hali kalmamıştı ama halen koşuyordu. Sakat sakat topa giriyordu oyuncularımız. Maç sonunda her tribüne farklı genç oyuncumuzun üçlü çektirmesi de harikaydı. İzlanda maçından da mağlup olmadan dönersek yolumuz çok açık. Yabancı sayısı fazla olduğu için yerli futbolcu yetişmiyor diyenlere bir cevap daha geldi bu galibiyetle. Ne güzel oldu.