Hiçbir mağlubiyet sıradan mağlubiyet olmaz. Kimse sahaya yenilmek için çıkmaz veya normal koşullarda yenilgiyi kabul etmez kimse. Bugünü farklı kılan unsurlar sahadaydı. Pskolojik olarak, mental olarak tükenmiş bir Galatasaray gördük. Reaksiyon gösterecek hal bulunmadığı gibi birbirinden habersiz 11 kişiyi görmeye biz alışık değiliz. 4-2-3-1 olsa ne olur? 3-5-2 olsa ne olur? 4-4-2 olsa ne olur? Sadece şampiyonluk yarışından uzaklaşmaya bağlı bir sorun olamaz bu çünkü önümüzde bir Lazio maçı var. Mersin İdman Yurdu  lehine 2-0 maç devam ederken maçın spikeri Galatasaray 10 kişi kalmış olsa bile’’ Mersin İdman Yurdu yükleniyor’’ cümlesini kuruyorsa hasar çok büyük demektir. Geçen hafta da ifade etmeye çalıştık. Galatasaray yaraları kapatmak yerine daha çok yara açtı vücudunda. Basketbolda şartlara göre ne kadar doğru bir idare varsa futbolda ise o kadar yanlış var. Yoksa Lasme gibi daha bu sene gelmiş yabancı bir basketbolcuyu 40 dakikaya yakın kendisine istediğiniz motivasyonu yapın O’nu oynatamazsınız.

 

 

Kazanmak nasıl bir alışkanlıksa kaybetmekte bir alışkanlıktır. Bu çok büyük bir tehlikedir. Tarihinde ilk defa 10 kişi kalmadı Galatasaray veya ilk defa 2 farklı geriye düşmedi fakat yine kaybedeceğiz pskolojisi yani ne yazıkki devreye girmeye başlayan kaybetme alışkanlığına rağmen Mersin’in farkı arttırmayı düşünmemesi bizi maçta tuttu. Galatasaray bunu en son 2010- 2011’de yaşamıştı. Maça gayet motive başlanır, işler iyi giderse gider, 1 gol yendiği zaman teslim bayrakları çekilirdi. Çünkü oyuncu, teknik kadro bilirdi ki bizim kadromuz yetersiz ve bu güvensizlik her tarafa yansırdı. Şu anda da mesela öyle bir hal aldı ki takım elde kalan tek santrafor Umut topu ceza sahası içinde alıp topla beraber taca çıktı. Ben böyle bir şeyi ilk defa gördüm. 2011’de sadece bir sportif başarısızlık vardı , yeni gelen Aysal yönetimi ve teknik ekip yapması gereken kadro değişimini yapmıştı. Şimdi bu büyük kadro değişimini yapmak imkansız malum sebeplerden dolayı. Oyuncuları kaybetmenin yanında bonservisi elinde iyi oyuncu bile alamamak bu kadro sıkıntısını bize doğurdu. Lazio maçının farklı motivasyonu umarım bize iyi bir neticeyi getirir.

 

 

 

Sene başından beri İbrahimovic ile başlayan masallar sinsilesi bugün gerçeklerin karşımıza çıkmasını engellemedi maalesef. Şampiyon olduktan sonra yeni seçilen Özbek Yönetimi’’ durumumuz ortada. Tabiki Şampiyonluğa oynamak isteriz ama bir süre bazı şeylerden fedakarlık etmemiz gerekiyor’’deseydi ama 2001- 2002’deki gibi imkanlara göre ortaya bir düzen konsaydı aklı başında kimse sesini çıkarmazdı. 2002’deki durum şu andan daha kolay değildi hatta o zaman 12-13 kiralık oyuncuyla efsane bir sezon yaşanmıştı. Yaz sezonunda buna benzer bir sisteme başvurması gerek bence Galatasaray. 12- 13 kiralık oyuncu olmaz bu tabi de mesela sözleşmesi bitecek oyunculardan belli sayıda bir inceleme yapılabilir ki zaten böyle bir sisteme gidilmek zorunluluğu var bana göre.

 

 

Yönetimin durumu, Mustafa Denizli’nin durumu ile ilgili yorum yapmak çok zor. Şu anki yönetim transfer bittikten sonra Burak’ı satarak kucağına yine büyük bir bomba aldı, büyük bir hata daha yaptı. Mustafa Denizli’nin önümüzdeki sezon kalıp kalmayacağı da büyük önem arz edecek.

- - - -