Bu sezon başıyla ilgili Galatasaray için en olumlu gelişme iç sahadaki kendine güvenini tekrar kazandı. Üç büyükler kendi evlerindeki maçlara çoğunlukla pskolojik olarak 1-0 önde başlar. Bu pskolojiyi kaybettikleri yıllarda sürpriz neticeler oluyor. Geçen sene hem Galatasaray hem Fenerbahçe bunu yaşadı. Galatasaray normale dönmüş gibi gözüküyor. 2001- 2002 sezonunda Ali Sami Yen’de oynanan avrupa dahil 25 maçta 21 galibiyet, 3 beraberlik, 1 mağlubiyet vardı Galatasaray’da. O bir mağlubiyet ofsayt golle kaybedilen Barcelona maçıydı. Ligde tüm maçları kazanma gibi bir seri olması çok zor ancak içerde pek sorun olmaz.

Kasımpaşa Takımı oyunu çirkinleştirmeyen bir oyun ortaya koyunca izlemesi keyifli bir futbol oldu. Galatasaray’un kurmasını beklediğimiz baskı 25.dakikadan sonra geldi. Bu baskı oluştuğu zaman rakipler mecbur kalıyor kendi ceza sahasında kalmaya. Eskiden böyleydi. Tekrar bu sahneler yaşanmaya başladı. Bir pozisyonda uzun topla çıkmak istedi Kasımpaşa ama Muslera libero gibi çıkıp atağı tazeledi. Devre sonu gelen gol son dakikada sıkıştırılmış bir golden ziyade bağıra bağıra gelen bir goldü. Devre golsüz bitse bile herkes takımı eminim alkışlardı.

Kasımpaşa sezonun en çok gol atan takımlarından biri. Porto’yu deplasmanda yenen Beşiktaş’a 2 gol attılar ve 1 puan aldılar. Gereksiz duran top imkanları verildi fakat bu sefer Galatasaraylılar duran top kabusunu yaşamadı. Şu ana kadar hareketli oyunda gol yemeyen bir Galatasaray var. Kasımpaşa’nun en ne hatta tek net pozisyonu Muslera’nın boşa çıktığı pozisyon. Gomis 3-4 sene kalırsa unutulmazlar arasına girecek. Böyle bir ceza sahası içi golcülüğü inanılmaz. Gol olmayan pozisyonlarda bile vuruşları kalite. Son vuruşların yanında assist yapma özelliği de var ama arkadaşları tam bu özelliğini keşfedemedi. Belhanda dün daha etkiliydi. Paslarından biri asist oldu. Lato ilk maçına göre çok iyiydi. Diaye- Fernando ikilisi zorunlu olmadıkça bozulmaması gerektiğini gösterdi. Mariano böyle giderse tarihe geçen bir sağ bek olacak. Kaç defa bindirdi ben sayamadım.

Genellikle 13 Eylül’de Galatasaray maçı olurdu. Bu sefer olmadı. Metin Oktay’a 16 Eylül’de bile olsa 2 gollü bir selam gitti diye düşünüyorum. 26 sene olmuş. Biz yetişemedik Taçsız Kral’a. Metin Oktay tüm ülkemizin bir kıymetidir. Ruhu şad olsun.