Bu cümleyi sevdiğim insanlarla konuşurken zaman zaman kuruyorum. Bu sefer artık bu duygunun doruklarına çıktım. Maçın yaklaşık 60 dakikası çok samimi söylüyorum Galatasaray maçı olmasa uyurdum. Hazırlık pası yapan savunmalara baskı yapmayan iki takım, atak sonuçlandıramayan, kendi aralarında gereksiz pas yapan bir Galatasaray takımı. Hele hele üst üste 5 köşe vuruşu kullanıp, hepsini aynı şekilde kötü kullanmak unutulacak gibi değildi. Fatih Hoca yine bir değişiklik yapmak istedi. Halil- Mohamed ikilisini denedi ama geçen maçta iyi oynayan sistem yine bozuldu. Nitekim Emre Akbaba girince oyun yine tempo ve rakip kaleye baskı kazandı. Elbette bu baskının oluşmasında Geriden topu öne doğru başarılı oynayan bir Taylan takviyesi de büyük etken oldu. Oyunun biraz olsun heyecanlı hale gelmesi 60.dakika civarını buldu. Halil, Antalyaspor maçında çok gol kaçırdı diye eleştiri alınca, Hoca ısrarla Halil’i dün sahada tuttu. Mohamed’i çıkarma riskini bile aldı. Bu risk doğal olarak sonuç vermeyince Falcao hamlesi geldi. Gol yine Donk ileri gidince geldi. Bu takımın santrafor seçeneklerinden birisi Donk’tur. Bunu sadece maç sıkışınca ileri göndermek için söylemiyorum. Maç başlarında 11’de santrafor oynama şansı olsa Donk’un ben gerçekten başarılı olacağını düşünüyorum. İleride öyle bir tehlike olunca, Babel yine boşluğu buldu ve şut attı. Halen Babel sağ çekip vursun diye maç izliyor olmamız da aslında hoş bir şey değil. Başka şut atan oyuncu olmadığı için sürekli Babel şut deniyor. Emre Akbaba’nın golü, Galatasaray’a hafta sonuna kadar hesap yapmaya devam etme şansı verdi.
Az önce bir şey gördüm, Federasyon bir yazı yayınlamış. Fatih Terim dışında hangi teknik direktöre karşılık olarak cevap verilmiş? Hiç kimseye verilmemiş. Söz konusu Galatasaray, söz konusu Fatih Terim olunca böyle bir deklerasyon yayınlandı. Baktılar ceza verecek bir şey yok, bu sefer böyle bir yol izlediler. Taraftsız bir kurumun, böyle bir deklerasyon yayınlaması kabul edilemez.