Fatih Terim, Göztepe maçında ilk geldiği zaman 2017’de kendi oyun anlayışını özetlemişti. Top rakibe geçtiği zaman rakibin oynadığı, Galatasaray’a geçtiği zaman Galatasaray’ın oynadığı bir oyunu istemediğini söylemişti. Aralık 2017’den Nisan 2021’e geldiğimiz bu dönemde, oynanan oyunun tam da Terim’in istemediği gibi olduğunu görüyoruz. Hoca genelde basına konuşurken kötü oynadık demez ama ilk yarı için kötü diye bahsetti. Hatay maçının bir benzeriydi. Tek fark, Muslera’nın skoru 0-0’da tutması oldu. Babel ve Feghouli hiçbir etki gösteremeyince adeta Galatasaray 9 kişi kaldığı anları yaşadı. Trabzonspor oyunu istediği gibi yönlendirdi. Top rakipteyken bizim gibi oyunu izleyen 2 oyuncuyu artık günümüz futbolu kaldırmaz.
Önce Halil, sonra Akbaba girdikten sonra Galatasaray için oyun heyecanlı hale gelmeye başladı. Trabzonspor’un da yorulmasıyla gole Galatasaray daha yakın olmaya başlamıştı ki sahneye yine, yeni, yeniden Luyindama çıktı. Bölüm sonu canavarları gibi gol yediren bir hareket yapıp, her şeyi bitiriyor. Artık tepki de veremiyoruz. Hep aynı şey oluyor çünkü. Gol yedirdiği maçlar var, ayrıca top kaptırıp gol olmayan maçlar var. Ofansif olarak böyle gol pası veren futbolcu uzun zamandır çok fazla yok Galatasaray’da. İnanılmaz gerçekten. Topu vurmaması gereken tek yer orasıydı ve oraya vurdu Luyindama. Son saniye golü açıkçası şans golü oldu. Koskoca Galatasaray son saniyede frikik kazanıyor, topun başına Ömer Bayram geçiyor, direkt vuruşla gol atamayacağını kendisi bile bildiği için paslaşıyor takım. Hoca da oyuncusunun oradan gol atamayacağıını bildiği için Marcao’yu gönderiyor boş bölgeye. Galatasaray’a ‘’sensiz yarış olmaz, gel’’ diyorlar. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe’ye’’ siz ne yaparsanız yapın, ben yokum’’diyor.