Galatasaray'ın oynunu sürekli bahane bulan, teknik direktör Fatih Terim'i her zaman yerden yere vuran Hıncal Uluç, sarı kırmızılı takımın Şampiyonlar Ligi'nde Lokomotiv Moskova'yı 3-0 yendiği maçtan sonra yine sert eleştirilerde bulundu.

İŞTE HINCAL ULUÇ'UN TEPKİ ÇEKEN KÖŞE YAZISI

Efendim yenmiş.. Hem de 3-0 yenmiş.. O zaman şişirmek lazım.. Ülkemde gazetecilik bu ne yazık ki..
Çünkü elli yıldır değişmeyen bir kafa var.. "Kazanan eleştirilmez.." Bu bir.. Kazanan Türk Takımı ise, hem de nasıl yaldızlı laflarla parlatılır, şişirilir..
Bu da iki..
Dün sabah heyecanla gazetemi açtığımda Spor Sayfamızın tepesinde "Aslan gibi döndü" başlığını gördüm devasa harflerle..
Nereye gitmişti Aslan da, ordan döndü, merak ettim. Son maçında lideri 4-1 mağlup eden takım nerden dönmüş olabilirdi ki?.
Hemen yazıyı okudum açıklama için..
Yok.. Başlık var ama, yazıda nerden dönmüş Galatasaray yok.. Hangi "Aslan gibi" top oynamış o da yok..
Yazarlarımızı okudum.. Bir tek sert eleştiri yok.. Her şey pespembe..
Şimdi o zaman, başta Fatih Terim'e, sonra da eleştirmenlerimize, ben sorayım..
Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiği zaman, bütün gazetelerle birlikte "Lokum gibi kura" başlığı atmadık mı?.
Bu "Lokum gibi kura"nın en zayıf takımı Lokomotif değil miydi?. En zayıf takımla üstelik kendi sahamızda oynamıyor muyduk?. Son dört lig maçının dördünü de kaybeden ve Rus Liginde yedinci olan rakiple kendi sahamızda demek, Şampiyonlar Liginde Galatasaray'ın en kolay maçı demek değil miydi?.
Peki bu "En Kolay" maçta ne oynadı Galatasaray?.
Lütfen bana bunu yazar, söyler misiniz?.
Futbolun "F"sini oynamayan bir rakip önünde, daha sahaya çıkıştan itibaren savunma ağırlıklı ve Fatih Hocamın evlad-ı manevisi Belhanda merkezli Galatasaray hangi futbolu oynadı?.
Sen bu Lokomotif'ten hem de kendi sahanda korkarsan, sen geçen hafta harikalar yaratan Ozan ve Sinan'ı kesersen, sen Belhanda'nı oynatmak için, Kasımpaşa önünde 10 numarada gösteri yapan Emre Akbaba'yı kanatta öldürürsen..
Emre'yi öldürürken de, Onyekuru gibi müthiş bir kanat adamını kenarda tutar ve takımı sadece soldan atak yapan, savunma ağırlıklı bir "Yengeç" yürüyüşüne mahkûm edersen, zaten nasıl futbol beklersin?.
Sahaya çıkardığı 11, hem de İstanbul'daki hem de Lokomotif maçı için berbattı. Fatih Hocam, "Hücum futbolu"nu artık unuttuğunu, maç boyu kenardaki hamleleriyle de gösterdi.
Oyun kurucu (!) Belhanda'yı alıp, stoper Maicon'u oyuna sokmayı birisi tercüme eder mi bana?. Nedir bunun anlamı, Hocam?.
Belhanda'yı alıp Onyekuru'yu kanada koyup, Akbaba'yı da 10 numaraya çeksen alkışlar, "Hatasını gördü, döndü" derim, çok geç kalmış olsa da..
Belhanda kaybettiği topla takımın en iyisi Ndiaye'nin sarı kart görmesine sebep olduğu anda oyundan alınmalıydı aslında. O kartın sonunda, Ndiaye şimdi Porto Deplasmanında yok.. Ve bu Belhanda'nın kaçıncı sorumsuzluğu ve Galatasaray'ı kaçıncı satışı Hocam.. Yasin'i, Gomis'i sattın ama Belhanda ve Feghouli'ni, camiayı yatıştırmak için "Satar gibi" yaptın. Bunu bilmiyor muyuz?.
İşte ilk Avrupa maçındaki eyleminle gerçek niyetini ortaya koydun.. Şimdi Ndiaye de atılınca, senin manevi evlatlarının Porto maçında yerleri daha garantilendi değil mi?.
Peki, Onyekuru'yu nihayet oyuna alırken, Eren'i çıkarmak ne oluyor?. Gomis gidince, tek kalınca, geri dönmeye ve kendine güvenmeye başlayan, bir de muhteşem frikik golü atan Eren'i desteklemek, ona sahip olmak bu mu?. Oyundan çıkarken Eren'in yüzünü gördün mü Hocam?.
Ya son değişikliğin.. En utanç verici olanı..
Selçuk'u, takımın yarısını oynatmadığın Kasımpaşa maçında dahi oynatmadığın kaptanı gene unuttun. İlk 11'de unuttun.. Belhanda'yı oyundan alırken unuttun.. Ne zaman oyuna soktun..
Alay eder gibi 90'ıncı dakikada.. Uzatmada vakit geçirmek için kullandın, Galatasaray'ın önce körlettiğin, sonra unutturduğun kaptanı ve liderini..
Nedir bu Selçuk nefretin Fatih Hocam?.
Lokomotif gibi beşinci sınıf top bile oynayamayan o takım biraz şanslı, biraz becerikli olsa, Galatasaray'ı yenebilirdi bile.. Bir örnek. Hemen ayni yerden, ayni şutu attı iki takım da.. Kaleciler de ayni müdahaleyi yaptı. Bizim şut kalecilerinin ayağına çarpıp ağlara gitti.
Onlarınki, kalecinin ayağına çarpıp kornere..
Tamamen tesadüf değil mi?. Tersi olsaydı peki?.
Rodrigues'in tamamen kişisel gayretle attığı gol, bir.. Emre Akbaba'nın "Aldığı" iki duran toptan gelen iki golle de, üç!.
Maçın skorunu belirleyen "Aslan döndü" dedirten 3 golün üçünde de, takım oyunu, geliştirilmiş bir atak, hoş gelen bir futbol yok.. Ötesinde zaten bir şey yok..
Bak Hocam!.
Bu kafa ve bu futbolla "Lokum gibi" gurupta işimizin ne kadar zor olduğunu gösterdin.
En kötüsü de ne?.
Maçın ardından takıma oynattığın bu berbat futbolu övdün. Galatasaray'ın "Futbolsuz" futbolunu beğendiğini söyledin.
Yani "Yanlış oynadık. Hata yaptım. Porto ve Schalke maçları için ders aldım" demedin..
Bu kafayla gidersen askere hocam, eline teskereyi çabuk verirler, Avrupa'dan bilesin..
Sen bu yaldızlı manşetlere, parlatılmış köşelere bakma hocam.. Bu "Lokum" guruptan çıkamazsan, neler yazacaklar bir tahmin et!.
Daha evvel yaşadın sen o "Kara" günleri bilirsin..
Dost acı söyler Hocam..
Şunu bil.. Benden iyi dostun yok!.