Tüm Galatasaraylıların sinirlerinin bozulduğu haftayı geride bırakmıştık. Ben de bilerek kazanılan bir maçı bekledim ki daha sakin yazı yazayım. Alanya maçında beklentinin altında kalan oyunda beraberliği de koruyamamak Kayseri maçına da çok olumsuz yansıdı. Bu olumsuzluk Kayseri’de farklı mağlubiyete sebep oldu. Dün de aslında problemli bir maçtı. Oyuncularda büyük bir özgüven kaybı var. Özgüven kaybını içeride toparlayacak tecrübeli oyuncu eksikliği çok belli oluyor. Muslera sahanın en gerisinde kalınca, Muslera’nın da bu konuda bir desteği genç oyunculara olamıyor. Galatasaray kadrosundaki en yaratıcı oyuncu olan Morutan’ı da Fatih Hoca’nın önceki maçlarda oyundan erken alması takımı iyice bozmuştu. Bireysel yeteneklerle veya rakip kalecilerin hatalarıyla sonuç alan bir takım haline geldi Galatasaray. Bu durumun değişmesi gerekiyor. Oyuncular çok rahat yapabilecekleri atak organizasyonlarını yapmakta zorlanıyorlar. Dünkü maç özelinde net görülen bir tablo vardı. Ters kanatlara atılacak her top pozisyon olacaktı. Bu kadar kopuk bir Göztepe savunma anlayışına karşı ilk yarı cöpe gitti. Yenen gol maçı kazandırdı. İlk defa yenen bir gole Galatasaraylılar sevindi. Muslera kırmızı görecekti, bu maç hariç iki maç daha olmayacaktı ve yedek kaleci sorunu zaten mağlum. Hem maç tehlikeye girecekti, hem de diğer en az iki maçın zorluk derecesi artacaktı.. Çok büyük bir şans ile top gol oldu. Luyindama hakkında artık konuşmayacağım. Ne desek boş. Değişmiyor kendisi.

İkinci yarı Diagne’nin girmesi şarttı. Diagne’yi oyuna alarak sahaya tek bir santrafor dahil etmediniz. Halil’i de markajdan kurtardınız ve rahatlattınız. Savunmanın dengesi bozulunca kim boş kaldı bu arada? Morutan. Bu kadar basit. Fatih Terim, geçen sezonun son hafta maçında bu dizilişe dönüp başarılı olduğu halde, Alanya maçında niye Mohamed’i oyuna alırken Halil’i çıkardı? Anlamış değilim. 2-1’den sonra fark daha da açılabilirdi ama verilmeyen penaltı ve verilmeyen kırmızı kart buna izin vermedi. Alpaslan’a yapılan penaltının verilmemesinden çok daha vahim olan, Yedlin’e yapılan harekete faul bile verilmemesini kabul etmiyorum. O hareket direkt bacak kırmaya teşebbüs. Gelişi zaten kırmızı kart. Peki Ali Şansalan ne yaptı? Devam dedi. Trajikomik bir hakem kararı.

27 Eylül, Galatasaray Tarihi için zor bir gün. Her zaman hatırlanacak olan, değerli Galatasaraylı Alpaslan Dikmen’i maalesef 13 sene önce kaybettik. Taraflı tarafsız herkesin sevdiği, örnek bir insan. Kendisiyle bir defa aynı ortamda bulunma şansım oldu. O ortam, belki de en özel ortamdı çünkü Anıtkabir’deydik. Kötü haberi aldığımda yaşadığım üzüntüyü dün gibi anımsıyorum. Ruhu şad olsun.