VAR olsun temiz derbi! - Attila Gökçe / Milliyet 

Temiz bir derbi izledik. İki takım da “oynayarak” kazanmak için elinden geleni yaptı. Terim ve sahadaki vekili Ümit Davala ile ev sahibi Şenol Güneş, ellerindeki -daralmış- oyuncularla farklı sürpriz on birlerle maça başladılar.
 
Cüneyt Çakır’ın da bu maçta bir “VARoluşçuluk” felsefesi ile maçı yönettiğini söyleyebiliriz. Bütün kritik kararlarında VAR’a ve ekrana başvurdu. Oyuncuları sakinleştirerek beklemelerini istedi. Şikayete ve vızıldanmaya yer bırakmadan herkesi yanından uzaklaştırdı. Yine de tartışılabilecek kararları vardı ama adil davranmadığını kimse söylememeli!
 
Beşiktaş’ın golü bir duran top organizasyonuyla geldi. Llajic’in kullandığı serbest vuruşta barajdaki arkadaşlarıyla birlikte sıçrayan Eren Derdiyok, vücuduna yapışık sağ koluyla topu dürtünce Çakır itirazlara fırsat vermeden VAR’la konuşup ekrana koştu ve penaltıyı çaldı. Llajic’in kullandığı penaltıda Muslera topa ayağıyla müdahale etmek istedi ama topun hızına yenik düştü.
 
Galatasaray oyuna 3’lü savunma ile başladı. Formasyonun yanı sıra Ahmet Çalık’a görev vermesi de sürprizdi. Orta alanda Mariano, Selçuk, Fernando ve Nagatomo ile baskılı ve hücuma çabuk çıkan dörtlüyü tercih ettiler. İki kanat oyuncusu Mariano ve Nagatomo’nun işleri gerçekten zordu. Mariano Caner’le, Nagatomo Quaresma ile mücadele ederken zorlandılar. Selçuk ve Fernando çabuk hücuma çıkıp öndekileri gol pozisyonuna sokmaya çalışırken Beşiktaş orta alanının  baskısıyla top kaybettiler. Galatasaray’ın en verimsiz ve etkisiz hattı öndeki Onyekuru Eren Derdiyok ve Feghouli üçlüsüydü. Fatih Terim’in onca eleştirisine ve uyarılarına rağmen bir derbinin gerektirdiği heyecanı yaşayamadılar, katkı sağlayamadılar.

Şenol Güneş’in maça aktif ve dinamik bir oyunla başlamayı tercih ettiğini gördük. Genç Dorukhan’la Güven Yalçın, Ankaragücü karşısındaki performanslarıyla hocalarından güven oyunu almışlardı. Mustafa Pektemek, Caner ve Güven sol kanattan taşıdıkları toplar ve hücum organizasyonuyla göz doldurdular. Güven’in hareketli, mücadeleci ve oyunu kurgulayabilen santrfor kimliği göz doldurdu. Beşiktaş’ın savunmasında Adriano, Necip ve Vida rakip hücumcularını çok iyi kontrol ettiler. Caner ise savunmacıdan çok kanat oyuncusu gibi topu ileri taşıyarak Beşiktaş’ın baskılı oyununa ortak oldu. Dorukhan ve Medel’in de ekstra performans gösterdiğini söylemeliyiz.
 
Şenol Güneş, ilk yarıyı önde kapadıktan sonra ikinci yarıda Güven Yalçın’ı yanına alıp Atiba ile yeni bir oyun formatı denedi: 4-1-4-1. Mustafa Pektemek rakip kale önünde oynayarak Galatasaray savunmasının oyun kurmasını engellemeye çalıştı. Davala’nın oyuncu değişikliklerinde geç kaldığını gördük. Linnes’le savunmayı dörtlemesi beklediği sonucu oluşturmadı.
 

Çakır’ın kararlarına gelince... Beşiktaş’ın kazandığı penaltıda karar doğruydu. Galatasaray atağında Medel’in ayğından çıkan topun Vida’nın eline temas etmesi tartışmalıydı. Çakır, penaltı vermedi ama VAR’a (ve ekrana) başvurdu yine. Bizce mesafenin kısalığını ve topun takım arkadaşından gelişini dikkate alarak penaltıya gerek olmadığını işaretledi. Bir de Medel -Selçuk mücadelesinde Medel’e ikinci sarıyı (ve kırmızıyı) gösterebileceğini düşündük. Ancak ikinci sarılar VAR protokolunda ele alınmıyor. Tecrübeli hakemlerle konuştum, Vida’nın eliyle topa temas etmesine penaltı verilebileceğini, ancak bunun hakemin takdirine bağlı olduğunu söylediler.

Her neyse... Bu maçta olsun, hakem gündemiyle kendimizi yormayalım!
 
Beşiktaş, 2-0’dan 3-2’ye dönerek Sapsborg karşısında yaşadığı muhteşem başarının moralini Vodafone’daki maça da taşıdı. Hem takımın hem de seyircinin coşkusuna tanık olduk. Galatasaray’da ise 41 bin kişinin koşa koşa gelip takıma aşılamaya çalıştığı sevgi, coşku ve heyecan takımdan karşılık bulamadı.
 
Dünkü maçın kalite terazisinde bir ağırlığı olmadı. Ancak yoğun rekabetle daha geniş bir zirve mücadelesine tanık oluyoruz. Zirvede kartlar yeniden dağılırken heyecan da artıyor. Kimin ne yapacağını kimse bilmiyor...
 
Şikayetimiz yok, memnunuz... Süper Lig’i seviyoruz.

Sıkıcı ötesi derbi - Ali Ece / Fanatik

Beşiktaş derbiye baskılı başladı. Maç başında 3 stoperli formasyonu geride 5 kişiyle oynama anlayışından da kaynaklanan nedenlerle fazla gömülen Galatasaray ilk 10 dakikadan sonra bu kez önde baskı yapmaya çalıştı. Adriano sol ayağı da sağı kadar iyi bir oyuncu olması sayesinde sağ bekte soluyla Llajiç’i çok akıllı bir pasla rakip savunma arkasına kaçırdı. Beşiktaş bunu daha çok yapmalıydı ancak ilk 11’inde Adriano ve Llajiç hariç bunu yapmayı düşünen oyuncusu olmadığı için penaltıdan öne geçtikten sonra kaotik bir oyuna ortak oldu. Sadece önde karşı pres yaparken etkili oldu, topun arkasına geriye çekilince telaşlı ve panik bir görüntü çizdi. Ozan’ın direkten dönen korner sonrası vuruşu ve Galatasaraylı oyuncuların penaltı diye itiraz ettiği Vida’nın eline çarpan top hep bu geriye çekilince yaşanan paniğin ürünüydü. İkinci yarıda Atiba girince panik seviyesi biraz azaldı ama o girerken Güven’in çıkması hücumu iyice kısırlaştırdı. Son anlarda Caner ve Quaresma’nın daha müsait durumunda arkadaşları varken şutu zorlaması saçmalıktı.

Gecenin sorusu
Bizim ligde ne kadar kötü bir futbol oynandığını farkında mısınız? Derbi bir ara Catania Bari maçı kadar sıkıcıydı.

Maçın starı
İki genç, Dorukhan ve Ozan çok iyi mücadele ettiler, o kadar!

Maçın olayı
Dünyanın en ünlü hem de VAR destekli Türk hakemine sahadaki kimsenin güvenmemesi.

Kısa mesaj
Beşiktaş sadece kazanmayı başardı, oyun olarak iç sahada daha iyisini oynayabilecek güçte.

Sorumsuz Eren! - Levent Tüzemen / Takvim

GEÇMİŞ yıllarda VAR sistemi devreye girseydi bir çok derbi maçın sonucu farklı olurdu. Vodafone'da VAR'ın ağırlığını koyduğu ve etkili olduğu bir derbi izledik.

VAR olmasaydı Cüneyt Çakır bir çok pozisyonda verdiği kararlarda geri adım atmamış olacaktı. Bir puanın bile kıymetli olduğunu 22 oyuncu arasında Eren Derdiyok anlamamış. İsviçre Milli Takımı'nda yıllarca santrfor oynayan bir oyuncu kör gözüne parmak sokar gibi böyle ucuz penaltı yapar mı ve takımını yakar mı? VAR uçanı kaçanı yakalıyor, Eren bunu biliyor, gol olmayacak vuruşu penaltıya döndürüyor. Ben, Fatih Terim'in yerinde olsaydım bu ucuz penaltıyı yapan Eren'i ibret olsun diye oyundan alırdım. Çünkü o Eren, Porto'ya gitmedi ve kritik derbide takımını yakan penaltıyı yaptı.

SADECE 25 DAKİKA
Galatasaray ilk 25 dakikalık süreçte Beşiktaş'ın ciddi baskısını hissetti. Ancak Ozan'ın direkten dönen vuruşundan sonra cesaretlenen Galatasaraylı oyuncular Beşiktaş'ın üzerine skoru değiştirmek için gitti. Ama kalitesizlik bir yerde Galatasaray'ı frenliyor.
Onyekuru çabuk ve hızlı bir oyuncu ama cılız ve güçsüz bacakları nedeni ile etkili şut atamıyor.
Nagatomo ve Mariano kanatlardan etkili ataklar yaptı. Ama Eren pozisyonlara hazırlıklı olmadığı için gol üretemedi.

MAÇIN EN İYİSİ: OZAN
Genç oyuncu arkadaşlarına göre iyiydi.

MAÇIN EN KÖTÜSÜ: EREN
Galatasaraylı Eren kötü bir maç çıkardı.

Düşük kalite yüksek mücadele - Mehmet Demirkol / Fanatik

Düşük kalite yüksek mücadele - Mehmet Demirkol / Fanatik

Beşiktaş, maça geniş alanda sert bir baskı oyunuyla başladı. Savunmasını öne çıkardı. Galatasaray’ın muhtemel pas bağlantılarını kesti. Topu kaptıkları anda hemen geniş alana çizgiden çizgiye yayıldılar. Topu verdiklerinde alanı hemen daralttılar. Ama kalite eksik kaldı. Dolayısıyla çabuk top kaybettiler. Şenol Güneş, Atiba’yı oyuna alarak orta sahayı ele geçirmek istedi. Ancak olmadı. Savunmadan oyunu kuramadılar. Atiba, Dorukhan, Medel üst üste bindiler akın geniş yaratamadılar. Quaresma ve kanada giden Ljajic de takımdan kopuk kaldı. Mustafa ise sadece mücadele etti. Ama Fernando topu her seferinde çıkardı. Forse ettiler rakip alana gittiler ama yine Maicon’u ileri sürene kadar elle tutulur bir plan üretemediler. Hem oyuncu hem de plan olarak düşük kalitede yüksek mücadele oldu. Çok enerji sarf edildi... Kontrolsüz bir sarfiyat...

Gecenin sorusu
Verilen verilmeyen penaltılarda Necip- Onyekuru kararına itiraz edebilirim. Faul elle oynamadan az da olsa önce. Çakır bunu nasıl yorumladı merak ediyorum. Öte yandan Onyekuru’ya da sormadan edemeyeceğim: Orada kolunu uzatmaya ne gerek var?

Maçın starı
Yıldız statüsünde bir oyuncu bulmak kolay değil. Görevlerini yapmaya çalışan bir kaç oyuncudan bahsedilebilir. Pektemek’in, Vida’nın çabası, Fernando’nun 2. yarıda topu çıkaran adam olması vs. Ama yıldız performansı? Hayır yoktu.

Maçın olayı
Geçen sene sonunda birisi çıkıp ‘Beşiktaş ve Galatasaray, Vodafone’da karşılaşacak ve biz bu oyunu mücadele üzerinden anlatacağız’ dese dalga geçerdik. İyi baskın oyunu oynayan bir ekiple iyi pas oyunu oynayan iki takımın 5 ayda bu noktaya gelmiş olması inanılmaz.

Kısa mesaj
Kontrolsüzlüğü maçın sonunda Galatasaray tüm riskleri almışken Caner ve Quaresma’nın kaçırdığı kontralardan daha net ne anlatır?

Galatasaray'a maç kaybettirildi - Ahmet Çakar (Sabah)

Derbide VAR'a rağmen G.Saray'a hakem tarafından puan kaybettirilmiştir. Kritik 3-4 pozisyon var. Bunların bazılarında VAR'a gidildi, bazılarında protokol gereği zaten gidilemezdi. Beşiktaş, penaltı öncesi bir çift vuruş kazandı. Cüneyt Çakır'a göre kafadaki topa ayakla müdahale vardı. Ama değerlendirme yanlış. Top kafayla oynanacak mesafede değildi. Bel hizasındaydı.
Beşiktaşlı oyuncu kafayı bel hizasındaki topa sokuyor, G.Saraylı oyuncu da rakibe temas etmeksizin topa vuruyor. Burada ihlali yapan kafasını ayakla oynanacak mesafeye sokan Beşiktaşlı oyuncudur.
Bu yanlış çift vuruştan sonra haklı bir penaltı geldi. Eren'in amatörce yaptırdığı penaltı Beşiktaş'ı öne geçirdi. Pek tabii ki bu penaltıyı Cüneyt değil VAR hakemi verdirdi.
Yine ilk yarıda kritik penaltılık bir pozisyon daha yaşandı. Medel'in vurduğu top, Vida'nın açık koluna çarptı. VAR hakemi Mete Kalkavan, Çakır'a 'Git, tekrar bak' dedi. Ama bence Cüneyt, burada doğru karar verdi. Medel'in amacı topu kalesinden uzaklaştırmak. Vida'ya mesafesi çok yakın.

Bu beklenmeyen top, Vida'nın açık koluna çarpıyor. Bence de penaltı değil.
Ve maçın en kritik pozisyonu ikinci yarıda yaşandı. Onyekuru-Necip mücadelesinde hakem penaltı noktasını gösterdi. VAR, "Git, bak" dedi. Çakır, bu sefer de "Onyekuru elle oynadı" diyerek penaltıyı iptal ettirdi.
Bence bu yanlış bir karar. Necip ayağını kaldırıp Onyekuru'yu çelmeliyor ardından da Onyekuru topu elle oynuyor. Yani önce penaltı olayı yaşanıyor ve Çakır burada korkunç hatalı bir değerlendirme yapıp G.Saray'ın penaltısını hiç ediyor. Bu iş böyle gitmez! VAR belki Türkiye Ligi'nde hataları azalttı ama bu azalmış hatalar yaşandığında da ortaya büyük bir kaos çıkıyor.

Göçek'in günahı ne? - Ömer Üründül (Sabah)

Beşıktaş, ilk 30 dakika müthiş bir presle Galatasaray'ı sahasına hapsetti.
Bu yoğun baskıda penaltı golü dışında sadece Güven'in kafa vuruşunun Muslera'nın üstüne gitmesiyle tek net pozisyon vardı. Bunun da en önemli nedeni, değişik kadro yapısınınkollektif yetersizliği ve Quaresma'nın Nagatomo ile Ahmet karşısında çok etkisiz kalışıydı.
Devrenin son 15 dakikasında G.Saray oyuna hakim olmaya başlayınca Beşiktaş maçtan koptu. Hiç topa sahip olamayıp ciddi kale önü tehlikeleri yaşamaya başladı. Bu tehlikeler bilhassa duran ve yüksek toplardan kaynaklandı.
Zaten Beşiktaş'ın en büyük zaafı da burada yatıyordu. Çünkü Vida hariç rakiple eşleşmelerde hep kısa boylu oyuncular vardı. Bu 15 dakikalık süreçte, Beşiktaş'ın top kullanamadığını gören Şenol Güneş, doğru bir değişiklik yapıp Atiba'yı oyuna alarak Güven'i çıkardı. Yalnız tartışılacak konu Güven mi çıkmalıydı, yoksa Mustafa mı? Bana göre Mustafa olmalıydı.

İkinci yarı bütün oyunu Galatasaray domine etti. Beşiktaş ileride top tutamıyor, oyunu kontrol altına alamıyordu. Ama geri dörtlü önlerinde Atiba ve Dorukhan'la büyük konsantrasyon ve gayretle kalelerini savunmaya çalışıyorlardı. Gecenin başarılı ismi Caner'in, son dakikadaki kontratakta bomboş Vagner Love'ı görmeyişi, maçın o dakikada bitmesini engellemiş oldu. Sonuçta Beşiktaş çok kritik derbide 60 dakika büyük sıkıntılar yaşasada 3 puanı kazanmayı bildi. Üstelik de hiçbir şey yapamayan Quaresma'yla birlikte, maçı 10 kişi oynamasına rağmen!
G.Saray eksik kadrosuna rağmen elinden gelen mücadeleyi yaptı.
Ama beraberlik için yeterli olmadı. Ben dün en çok sınırlı kapasitesine rağmen gönülden oynayan Necip'i beğendim.
Hakem Cüneyt Çakır, görmediği penaltıyı VAR'la verdi. Verdiği yanlış penaltıyı da VAR'la düzeltti.
Hüseyin Göçek'in günahı ne?

Sahada futbol adına hiçbir şey yoktu - Erman Toroğlu (Sabah)

Sahada futbol adına hiçbir şey yoktu - Erman Toroğlu (Sabah)

Eğer bu iki takımdan birisi bu futbolla şampiyon olacaksa yuh olsun bu işe! Kendi aramızda ite kaka futbol oynuyoruz. "Pozisyonlar" diyoruz, "Bilmem ne" diyoruz... Sonra Avrupa'ya çıkıyoruz.
Önüne gelen takım bizi tokatlıyor.
Allah aşkına sahadaki futbolcuların aldıkları paraları bir üst üste koyun, sonra yaptıkları mücadeleye, oynadıkları futbol kalitesine bir bakın. Bunu iki takım futbolcuları için de çok rahatlıkla söyleyebilirim.
Şimdi herkes "Pozisyon" diyecek, "Penaltı mı, değil mi?" diyecek. Eren Derdiyok diye bir futbolcu oynuyor, fiziği iyi. Bakıyorsun bu adam çıkıp süper mücadele eder diyorsun ama bir penaltı yapıyor inanılır gibi değil. Üstüne ve vücuduna gelen topta dirseğini çıkarıp vurmasatop üstüne çarpacak penaltı olmayacak.
Bu penaltıyı yapan futbolcunun hem beyin kontrolüne hem de yürek kontrolüne bakmak lazım.
Dün akşam çok 'VAR'lık pozisyon oldu. Beşiktaş'ın kazandığı penaltı net. Hiçbir şekilde yoruma açık değil. Penaltıdan evvel endirekt vuruş var mı? Burada futbolun ruhu şunu diyor: Top ayakla oynanma mesafesindeyken rakip futbolcu kafayı sokuyorsa, kafayı sokan futbolcunun aleyhine endirekt vuruştur. Top kafayla oynama mesafesindeyse diğer futbolcuayağını sokuyorsa, o zaman ayağını sokan futbolcunun aleyhine endirekt vuruş verilir.

Öyle bakarsanız hakemin kararı doğru mudur? Topun ayağa veya kafaya teması anında durdurup baktığınızda bunun kararını verirsiniz.
Peki Vida'nın pozisyonu? Top kendi arkadaşı tarafından ileri doğru vuruluyor.
Mesafe kısa. Eğer bu vurulan mesafede sizin vücudunuzdaki kollar normal bir açıklıktaysa ve siz hiçbir şekilde topa hareket yapmıyorsanız bu penaltı olmaz. Ama arkadaşınız topla son oynadığı anda kollarınız kapalı, top gelirken kolunuzu açıp topa müdahale ediyorsanız; ozaman penaltıdır.
Gelelim Onyekuru'nun pozisyonuna. Eğer G.Saraylı oyuncu, Beşiktaşlı oyuncuyu geçerken beyazlı oyuncu, kırmızılı oyuncuya müdahale ediyorsa bu müdahaleden sonra kırmızılı oyuncunun top koluna geliyorsa pozisyon penaltıdır. Ama kırmızılı oyuncu, beyazlı oyuncunun yaptığı darbeden önce koluyla oynuyorsa o zaman penaltı değildir. TV'deki görüntüde sanki ilk pozisyon kırmızılı oyuncu darbeyi alıyor, sonra top koluna geliyor. Yani sanki görüntü penaltı.

Ajansspor