Zaman zaman böyle maçları büyük takımlar yaşar. Galibiyet alamama süresi uzadıkça oynanan maçlar yorucu ve stresli olabiliyor. Oyun olarak büyük bir gelişme yoktu ama biraz daha mücadele gücü fazla bir Galatasaray izledik. Geçen hafta kötü bir oyunla kaybedince bir reaksiyon gösterilmek zorundaydı. Geçen hafta da söyledim. Galatasaray’da huzurlu bir dönem ben hatırlamıyorum. Böyle yaşamaya alıştık. Pskolojik ve moral motivasyon olarak oyuncular sahaya sıkıntısız çıksalar bu maçta sonuç daha farklı olabilirdi. Erzurumspor geniş alanlar bıraktı Galatasaray’a. Galatasaray bu imkanları kullanamadı. Üzerine Marcao’nun devre sonunda yaptığı akıl almaz penaltı eklenince daha da zor bir ikinci yarı yaşandı.

Elinizde Falcao varsa Falcao’ya göre takım kurmak zorundasınız. Falcao zaten artık pres yapmakta iyice zorlanan ve ikili mücadelelerde problem yaşayan bir oyuncu. Bu eksiği gidermenin yolu Falcao’nun yerine de koşacak, Falcao’yu ceza sahası içinde topla buluşturacak oyuncu kadrosunu oluşturmaktır. Ceza sahası içinde iki defa topu aldı. Biri direkten döndü, diğerinde golü attı. Hayatımda gittiğim ilk Galatasaray maçı aklıma geldi. Sturm Graz maçıydı. Jardel’in önünden top geçti, Jardel müdahale bile etmedi. Yanıımdaki insanlar büyük tepki gösterdiler ama Jardel’in gol yüzdesi çok yüksekti. Falcao da aynı tip oyuncu. Gerekirse Falcao yerine de koşmak lazım. 2-1 sonrası işte o dediğim stesli ve yorucu durum tamamen gözüktü. Maçı bitirme düşüncesi haklı olarak ağır bastı. Arda Turan’ın oyuna girdikten sonra topu ileride tutması önemliydi. Falcao atıldıktan sonra Donk’un oyuna girmesi de doğru bir hamle oldu.