Büyüklerimiz bu performanslara uzun yıllar şahit olmuşlar. Biz kuşak olarak çok güzel zamanlara denk geldik. Hal böyle olunca daha Ekim ayında avrupa dışında kalmanın üzüntüsü bizim için çok daha büyük. Son yıllarda maalesef Temmuz faciasını da görmüştük. Galatasaray’ın doğum günüydü. Elendik ama kazanmak için her şeyi yaptık demeyi çok isterdim. Buradaki en şanssız kuşak, bizden sonraki kuşak. Kardeşler açıyorlar interneti, Galatasaray iki Avrupa Kupası almış gelmiş. Final maçlarında yendiği iki takım; Arsenal ve Real Madrid. Şampiyonlar Ligi’nde Çeyrek finalde iki defa Real Madrid’e elenmiş, ikisinde de kendi sahasında üç atmış. Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nde Sevilla’yı eleyip çeyrek finale, UEFA’da Lazio’yu eleyip yarı finale kalmış. Elendikleri Chelsea ve Benfica’yı kendi sahasında yenmiş. Beşiktaş iki defa UEFA çeyrek finali görmüş. Son elendiği Lyon ile kafa kafaya futbol oynamış. Daha Milli Takım’ı söylemiyorum bile. Iki büyük turnuvada şampiyonluğun kıyısından döndük. Buralardan geldik ve yine fiyasko günlere dönmeyi başardık! Tebrikler! Tek umudumuz Milli Takım kaldı çünkü çoğu oyuncumuz dışarıda oynuyor artık. Yüzümüz gülecekse oradan gülecek ama onu da bitirmek isteyenler var. Yabancı sınırı getirmeye çalışıyorlar.

Maça gelecek olursak gerçekten üzüldüm. Özellikle Hoca’’ Şampiyonlar Ligi ayarında bir takım ile oynadık’’ deyince daha çok üzüldüm. Hoca ile başka bir maç izledik sanıyorum. Eğer Hoca haklı ise durum daha da vahim. Demek ki Rangers, ikinci yarının ilk bölümünde biraz gaza bastı, 2-0 yaptı gibi bir sonuç çıkıyor o zaman ki bu daha da can sıkıcı bir durum. Hoca da eski Terim değil. Eskiden yenik durumdayken Ömer Bayram tipi oyuncuları oyuna asla sokmazdı Hoca. Gerekirse Donk’u alır, onu da santrafor yapardı. Beşiktaş Tarihinin en çok tartışıldığı kalecilerinden birine, kendisini zorlayacak bir elin parmakları kadar şut atmadık. Marcao’nun golünde nasıl bir kaleciye karşı oynadığımız ortaya çıktı. Hücuma çıkarken rakibin hızı ile bizim hızımız arasındaki fark zaten her şeyi anlatıyor. Arkadaşlar arasında konuşurken söyledim, burada da bu düşüncemi paylaşmak isterim. Galatasaray Takımı’nın oyuncu özellikleri olarak bir orta noktası olmaz. Ya çok müthiş maçlar çıkarır, veya dibi görür. Ne katkı vereceğini kestirmek mümkün değil. Savunma dörtlüsü tamam. Biliyorsun ne yapacaklarını da özellikle Taylan’ın önündeki oyuncuların neredeyse tamamı bulmaca gibi oyuncular. Babel, Feghouli, Belhanda, dün yoktu ama Arda, Falcao ve Diagne. Sayarken yoruluyor insan. Diagne’yi oyuna sokuyoruz, 2.dakikasında ceza sahasında düşüyor. Falcao’nun zaten artık bu kadar fizik gücü yüksek stoperlere karşı işi gerçekten zor. Falcao’ya ceza sahasında top kim atar diye bakıyoruz, az önce saydığım oyuncular. Muazzam paslar da verebilirler, takımın el freni de olabilirler. Burada bir tek enerjisi yüksek Emre Kılınç var, o da sorumluluk almaya korktu dün hata yaparsam diye. Bir tane çok güzel ps çıkardı Feghouli’ye, Feghouli çok kötü vurdu. Maalesef artık avrupa kupaları bizi aşmaya başladı. Artık çoğu takım bizi herkesin oynadığı basit oyun anlayışlarıyla, ne yaptıkları belli olan oyun planlarıyla bizi eliyorlar.

Alpaslan Dikmen’in vefat yıldönümünde derbi kazanılamadı, Galatasaray’ın doğum gününde avrupa vedası oldu. Çok farklı yazılar yazma düşüncem gerçeğe dönüşmedi. Bu arada da Muslera’nın Annesi vefat etti. Galatasaray için kötü bir hafta. Hem sevgili Alpaslan Abi’yi, hem Nando’nun kıymetli annesi Norma Muslera’yı saygıyla selamlıyor, Galatasaray’ın doğum gününü kutluyorum.